Suriye topraklarında 'Türk şefkati'
Türkiye’nin Cerablus, Azez, Bab ve Efrîn topraklarındaki varlığı devam ediyor. Eğitim kurumları üzerinden bölgenin dokusu değiştiriliyor. Eğitim hakkının kutsallığı adı altında yayılmacı bir politika izleniyor.
Türkiye’nin Cerablus, Azez, Bab ve Efrîn topraklarındaki varlığı devam ediyor. Eğitim kurumları üzerinden bölgenin dokusu değiştiriliyor. Eğitim hakkının kutsallığı adı altında yayılmacı bir politika izleniyor.
Afganistan’da ABD’nin çekilmesini fırsata çeviren Taliban yönetimine toleranslı yaklaşan devletlerin başında gelen Türkiye’nin radikal İslamcı örgütlerle kurduğu bağ dikkatleri yeniden üzerine çekti.
Türkiye, KDP aracılığıyla Federe Kürdistan’da boşalttığı köylere Suriye’den getirttirilen SMO üyelerini ve ailelerini yerleştiriyor. Operasyonlarla kurmak istediği üslerle bölgenin demografik yapısını değiştirmeye çalışan Ankara’ya KDP destek sağlıyor.
Kuzey ve Doğu Suriye Yönetimi 9 yıldır sürdürdüğü kararlı, sabırlı ve inatçı mücadelesiyle resmî bir statüye kavuşacağı mesajını tüm taraflara veriyor.
Afganistan’ı Taliban’a teslim edercesine güçlerini çeken ABD ve NATO’nun hedefinde İran’ın olduğu tartışmaları daha fazla gündem olmaya başladı. İran’ın Afgan sınırına askeri yığınak yapması da bu sürece dayanak yapılıyor.
DAİŞ'in soykırımına terk ettikleri Êzidîlerin statü kazanmasını engellemek isteyen Irak ve KDP yönetimleri, Türkiye'nin ABD'nin örtük onayıyla gerçekleştirdiği saldırılarla Şengal'i savunmasız kılmasını ve kendilerine muhtaç bırakması beklentisinde. Uluslararası toplum ise, TSK'nin Şengal'e dönük son hava saldırılarına öncekiler gibi sessizlik içerisinde.
Türkiye ve Belarus’taki mülteci politikaları benzerlik gösteriyor. Otokratların çiğnediği sakız değişmiyor. Her iki taraf da Batı karşıtlığı üzerinden hareket ediyor ve mülteci tacirliği yapıyor.
Bölgesel, siyasi, askeri ve ekonomik kılıçların çekildiği Irak’ta 10 Ekim’de yapılacak seçimde, tüm güçler Kürtler üzerinden hesap yapıyor. Çatışır gibi görünen ABD, İran, Türkiye, Irak ve KDP, Mahmur ve Şengal’de aynı safta duruyor.
Metîna, Zap ve Avaşîn operasyonunda KDP desteğine rağmen ilerleme kat edilmezken, bombardıman sonucu insansızlaştırılan bölgelere Türkiye’deki petrol arama şirketleri göz dikti.
ABD'nin Irak’taki muharip güçlerini çekme kararı sahayı hareketlendirdi. İran, Türkiye, Rusya ve Çin gibi bölgesel ve küresel güçlerin hareket alanlarını genişletme çabaları, ABD’nin kolay kolay çekilmeyeceğine işaret ediyor.
Metîna, Zap ve Avaşîn’de yoğun teknik kullanımına rağmen sonuç alamayan TSK’nin planına dahil olan KDP, tepkiler azalınca yeni alanlara mevzilenmek için yeniden harekete geçti.
Sınır ötesi operasyondan sonuç alamayan Türkiye, KDP üzerinden köy boşaltma ve yayla yasaklarını yaygınlaştırıyor. Son 2 ayda 4 kez bir araya gelen Şırnak Valisi Ali Hamza Pehlivan ile Duhok Valisi Ali Tatar, 38 köyün boşaltılması, 300 kişinin göç ettirilmesine karar verdi.
NATO Liderler Zirvesi’nde Erdoğan’ın yaptığı görüşmeler, “dışarıda kriz-içeride konsolide” denkleminin sona erdiğini gösteriyor. Zirvedeki başarısızlık, Cumhur İttifakı’ndaki çatlağı da derinleştirecek.
ABD’nin Biden döneminde hegemonik pozisyonunu korumayı esas alıp, hedefleri doğrultusunda hareket edeceği son NATO Zirvesi’nde az da olsa açığa çıktı. NATO içerisinde yeni pozisyon alma isteği sergileyen Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler gerilirken, bu hareketin NATO’nun Rusya’yı kuşatma planının bir parçası olduğu anlaşılıyor.
Sovyetler Birliği’ne karşı “savunma” amacıyla kurulan NATO, soğuk savaş sonrası kuruluş ilkesinden saparak, bir “saldırı” örgütüne dönüştü. Saldırı konsepti, bugün sadece askeri değil, ekonomik ve siyasi olarak da genişletiliyor.