WAN - Sivil toplum örgütü temsilcileri, 7554 sayılı kanun ile Zîlan Deresi gibi koruma altındaki alanlarda maden arama faaliyetlerinin önünün açıldığını belirterek, yasanın iptal edilmesini talep etti.
Wan Barosu, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Şubesi, Zilan Ekoloji Platformu, İnsan Hakları Derneği (İHD) Şubesi ve Ekoloji Derneği (EKO-DER), yürürlüğe giren “7554 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna” ilişkin Zilan Deresi’nde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada, “Toprağımızı vermiyoruz”, “Yeşil maskeli yasa değil, toplumsal değişim” yazılı pankartlar ve “Zilan’da ikinci bir katliama geçit yok”, “Doğa talanı yasa ile aklanamaz” yazılı dövizler açılırken, sık sık “Be xweza jiyan nabe” sloganı atıldı.
‘ANAYASAYA AYKIRI’
Sivil toplum örgütleri adına açıklama yapan avukat Mesut Işık, söz konusu yasanın çevre hukukunun temel ilkelerini zedelediğini, doğa koruma mücadelesini zayıflattığını ve kamusal alanları sermaye lehine düzenlediğini belirtti. Işık, “Kamuoyunda oluşan tepkiye, çevre örgütlerinin, meslek odalarının, baroların ve yurttaşların tüm itirazına rağmen, Anayasa’ya açıkça aykırı olan ‘Maden ve Zeytinlik Yasası’ TBMM’den geçirilmiştir. Bu yasa, yalnızca doğayı ve halkın ortak yaşam alanlarını değil, aynı zamanda temel hakları, hukuk güvenliğini ve Anayasal ilkeleri tehdit etmektedir. Bu yasa ile birlikte çevresel denetim ve koruma mekanizmaları fiilen işlevsiz hale getirilmiş, ormanlar, zeytinlikler, fındık, çay, pamuk gibi birçok stratejik ürünü de dahil tarım alanları, meraları, sulak alanları, kültür varlıkları ve doğa koruma alanları maden ve enerji yatırımlarına, birtakım yabancı sermayenin ve şirketlerin tasarrufuna bırakılmıştır” dedi.
‘ÇED SÜRECİ ETKİSİZLEŞTİRİLECEK’
Bu Kanunla birlikte Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecinin büyük ölçüde etkisizleştirildiğini vurgulayan Işık, “Bu durum, bilimsel değerlendirme mekanizmalarını devre dışı bırakarak, projelere otomatik izin verilmesini sağlamaktadır. Yeni düzenlemeyle, zeytinliklerin taşınmasına veya yok edilmesine izin verilerek bu alanlarda madencilik yapılmasının önü açılmıştır. Yine ormanlık alanlarda bedelsiz izin, mera alanlarında enerji yatırımları gibi uygulamalarla, doğal varlıklarımızın sermaye eliyle yok edilmesinin önü açılmıştır. Kanunla birlikte stratejik maden, kritik maden gibi tanımlar getirilmiş ve bu madenler için acele kamulaştırma yolu açılmıştır. Bu durum, yerel halkın rızası olmadan, tarım arazilerinin ve yaşam alanlarının zorla projelere tahsis edilmesine zemin hazırlamaktadır” şeklinde konuştu.
‘BU YASA İPTAL EDİLMELİ’
Wan'ın Erdîş ilçesindeki Zîlan Deresi ve çevresinin, doğal yaşamın, kültürel mirasın ve ekolojik dengenin nadide alanlarından biri olduğunu söyleyen Işık, bu yasa ile birlikte, Zîlan gibi koruma altındaki alanlarda maden arama ve işletme faaliyetlerinin önünün açıldığına dikkat çekti. Işık, “Zîlan Deresi çevresinde toprak analizlerinin yapılmaya başlanması, yasa geçmeden dahi bu tehdidin fiilen başladığını göstermektedir. Bu kanun Anayasa’nın 17, 35 ve 56. maddelerine aykırı olup, çevrenin korunması yerine tahribatına zemin hazırlamakta, çevreyi önceleyen devlet yükümlülüğünü açıkça ihlal etmektedir. Anayasa Mahkemesi’ni bu konuda göreve çağırıyoruz. Bu yasa iptal edilmeli; doğanın, halkın ve yaşamın tarafında bir hukuk düzeni inşa edilmelidir. Anayasa Mahkemesi, yaşamı yok eden değil, yaşamı savunan bir hukuk düzeninin tarafı olmalıdır. Bizler, Zîlan Deresi başta olmak üzere her karış toprağımızı, her damla suyumuz ve her canlının yaşam hakkı için hukuki mücadelemizi sürdüreceğiz” diye ifade etti.