Bakırhan: Sözle süreç ilerlemez, sözleşmesi olmalı

ANKARA - Kürt meselesinin anayasal bir mesele olduğunu ve inkarın anayasal düzeyde başladığını belirten DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Tarafların birbirine verdiği sözler ile bu mesele çözülmez. Bunun bir senedi ve sözleşmesi olması gerekiyor. Meclis sorunun çözümünün ana merkezidir” dedi. 

 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın ardından PKK 12. Kongresi’ni toplayıp çalışmalarını sonlandırma kararı aldı. Ancak devlet ve iktidar bugüne kadar herhangi bir somut adım atmadı. Bunun yanında sürecin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için Meclis’te komisyon kurulması çağrıları ise bugüne kadar sonuçsuz kaldı.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, devam eden süreci, bu süreçte Meclis’in görev ve sorumlulukları ile Ortadoğu’da yaşanan gelişmelere ilişkin Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtladı.
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan çağrı yaptı, PKK adım attı ama halen devlet ve iktidar tarafından somut bir adım atılmış değil. Çağrı ve kararın düzeyine uygun devlet veya iktidar ise ne tür adımlar atılacak?
 
27 Şubat çağrısı, peşine 12 Mayıs’ta PKK’nin kongre sonuçları çok tarihi idi. Sonuç bildirgesi, açıklamalar çok kıymetliydi. Kürt cephesinde bir ortak duygunun, yaklaşımın süreci ilerletmek için çok samimi, niyetli bir durumun olduğu tespitini sürekli yapıyorduk. Bu süreç tek taraflı yürüyecek bir süreç değil. Muhtemelen önümüzdeki günlerde iktidar da bu atılan adımlar karşısında üzerine düşen gereklilikleri yerine getirecektir.
 
Sayın Öcalan’ın devlet ve iktidar ile yürüttüğü süreç, önceden planlanmış başlıklar, üzerinden anlaşılmış ve imza altına alınmış bir süreç değil. Sayın Öcalan, demokratik bir Türkiye’den söz ediyor. Kürt sorununu, kadın, ekoloji ve ekonomik adaletsizliği çözmüş bir Türkiye’den söz ediyor. Alevilerin eşit yurttaşlık, LGBT’lerin kimlik sorunu ve pek çok sorunu çözmüş bir Türkiye’den söz ediyor. Bir nevi bu sorunları dile getiren sınıfların, çevrelerin, kimliklerin taleplerinin sonuca yansıdığı bir süreçten bahsediyoruz. Bir al ver süreci değil. Demokrasi için gerekli olan koşulların yerine getirilmesidir. Henüz başındayız. Tek taraflı irade ortaya konuldu. Bu çok kıymetlidir. Sadece Sayın Öcalan ve kendi örgütü değil Türkiye’de yaşayan Kürtler, Aleviler, emekçiler… En önemlisi geçmişten bugüne kadar bize eleştirel yaklaşan kimi Kürt çevreleri de bu süreci desteklediklerini dile getirdi. Bu sürecin başarıya ulaşması aslında herkesin yararına olur. Tarihi adımlar var ama bunlara denk adımların hızlandırılması gereken bir süreci yaşıyoruz. Dikkat ederseniz biz de iktidara; ‘Evet bir tarafın çok önemli, tarihi adımları var ama diğer taraftan henüz pratik, somut, Kürdün, Alevi’nin yaşamına dokunan bir şey yok’ diyoruz. Bunu hızlandırmaya çalışıyoruz. Süreç tıkanmış değil ama çok hızlı da gitmiyor. Ancak çok iyi çok hızlı gidiyor da diyemeyiz. Onun için de hızlandırmak gerekiyor.
 
İktidarın adım atması için neler yapılmalı?
 
Toplumun demokratik basıncını artırmak gerekiyor. Sadece Kürtler ile sınırlı bir basınçtan bahsetmiyorum. Sayın Öcalan’ın demokratik toplum tarifi, 86 milyonu kapsıyor. Emek, aş, iş, çevre, kimlik, cinsiyet ve bütün meseleleri kapsadığı için herkesin meselesidir. Biz de bu süreci örgütlemeye çalışıyoruz. 7/24 bütün arkadaşlarımız ile birlikte sahadayız.
 
Bu sürece rağmen PKK’ye yönelik saldırılar hiç durmadan devam ediyor ve bu saldırılarda kimyasal silah dahil her türlü silahın kullandığına dair bilgiler var. Sürece rağmen bu saldırılar neden yapılıyor ve bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Devlet dediğimiz şey tek parça değil. Muhtemelen kendisini sürecin karşısında konumlandıran belki de pratikleri ile bozmaya çalışan bir çevre var. Ama tabii biz bundan da emin değiliz. Bunun ismi, cisminin ne olduğunu da çok bilmeyiz. Ama devletin ağır gittiği, süreci, Ortadoğu’daki gelişmeleri, ABD’nin tutumunu, özellikle İsrail ve İran arasında yaşanan çatışmalar nedeniyle izleme konumuna geçtiğini biz de görüyoruz. Ama tam tersini yapmalıydı. Sayın Öcalan Ada’da; İsrail’in yayılmacı, bölgesel planlarının yeni çatışmalar yol açacağını ifade etmişti. Bunu önleme yolunun da ülkelerin kendi içinde demokratikleşmesinde görüyor.  Sorunlarını çözerek, yaşayan bütün kimliklere ve inançlara eşit yurttaşlık hakkı vererek alabileceğini söyledi. Devlet, muhtemelen okumalar yapıyor ve bu meselelerde devletin genel karakteri şöyledir; En aza razı etme. Ama bu süreç dünya örneklerine benzeyen bir şey değil. Bölgede 50 milyon insandan yaklaşık 30 milyonunun gönül bağı olduğu, desteklediği, sorunun çözümü için de taraf olduğu bir meseleden bahsediyoruz. Devletin ne düşündüğü ayrı bir mesele ama bu düşüncenin örgütlü Kürt yapısına, güce çarpacağını çok iyi biliyorum. Devletin yüzyıl alışa geldik politikaları var. Devlet yüzyıllık kodlarını değiştirme konusunda henüz isteksiz görünüyor diyebiliriz.
 
Saldırıların sürece etkisi nedir?
 
 
Bu süreci sabote eder. Bu bir provokasyondur. Türkiye’nin demokratikleşmesini sağlayacak bu kadar önemli kararlar varken iken silahla, topla veya saldırılar ile yanıt vermesi doğru değil. İsrail-İran savaşından dersler çıkarmamız gerekiyor.
 
En başta şunu söyleyeyim; Saldırıların karşısındayız. Bir taraftan diyalog bir taraftan saldırılar… Bu süreci sabote eder. Bu bir provokasyondur. Türkiye’nin demokratikleşmesini sağlayacak bu kadar önemli kararlar varken iken silahla, topla veya saldırılar ile yanıt vermesi doğru değil. Bunların da bu ağır aksak gidişin de artık durdurulup sürecin ileriye taşınması için adımlar atılması gerekiyor. İsrail-İran arasında çatışmayı görüyoruz. Kimsenin kazanmadığı bir savaş var. Bu kör savaş yerine oturup konuşmayı ve meseleyi tartışıp çözmeyi bilmek gerekiyor. Sayın Öcalan, Türkiye zemininde bunu başlatarak Ortadoğu’ya da bir mesaj verdi. Bir protokol ve anlaşma yok iken silahları bırakma çağrısı yapma çok tarihidir. Bu da şunu gösteriyor; demek ki Sayın Öcalan ve örgütü değişime açık ve iyi niyetli.  Diğer taraftan ise yüzyıllık kodlar ile hala bir tutuculuk var. Diyalog, müzakere var ise savaş niye? Devrimci bir iyi niyet karşısında operasyonlar ile yanıt vermek doğru değil. Zamanla bunların aşılması gerekiyor. Bütün mücadelemiz de budur. Sorunlarını çözmeyen ülkeler, bir şekilde uluslararası hegemonik güçlerin oyun sahası haline geliyor. Sorunları kaşıyarak büyütmeye çalışıyorlar. Mevcut ülkeleri güçten düşürüyorlar. İsrail-İran savaşından dersler çıkarmamız gerekiyor.
 
Abdullah Öcalan, başlattığı süreçlerinde hepsinde sürekli Meclis’i işaret ediyor. Meclis’in bu sorunu ele alması gerektiğini söylüyor. Meclis’in rolü nedir?
 
Kürt meselesi; yasal ve anayasal bir meseledir. İnkârcı yasa ve anayasalar ile başlayan bir meseleden bahsediyoruz. Dolasıyla bu sorunun çözümü de yasal ve anayasal değişikliklerden geçiyor. Tarafların birbirine verdiği sözler ile bu mesele çözülmez. Bunun bir senedi ve sözleşmesi olması gerekiyor. Dolasıyla Meclis önemli bir konumda. Meclis sorunun çözümünün ana merkezidir. Yine bu aşamada Anayasa demek çok erken. Anayasa’ya gelinceye kadar çok yol kat etmemiz gerekiyor. Meclis bu konuda bir sorumluluk alabilirse, bu meseleyi tüm siyasi partilerin katıldığı bir komisyon ile çözme, hızlandırma, sonuç alma niyeti ile hareket ederse yol alınabilir. Kürt sorunun ortaya çıkardığı sonuçlar var. Sorunun inkârı bir şiddet ortamını ortaya çıkardı, silahı ortaya çıkardı. Silah ortadan kalkacak ise silahı eline alan insanların normal, siyasal yaşama dönmesini sağlamak gerekmiyor mu?
 
Dolasıyla işin biraz ağır gitmesinin sebeplerinden birisi Meclis’te hala bir komisyonun kurulmamasından kaynaklanıyor. Bir komisyon kurulsa belki de şunu diyeceğiz; Silahların bırakılmasını mı istiyorsunuz? O zaman buyurun bir alt komisyon oluşturalım, gitsin orada gözlemci olsun. Bırakılıyor mu bırakılmıyor mu? Yürüyor mu yürümüyor mu? Dolasıyla öncelikle kimi yasal düzenlemeler lazım. İnkârcı, tekçi yaklaşımların bırakılması gerekiyor. Cezaevleri kanayan yara. Ağızını açanın içeri girdiği, Kürdüm diyenin yüksek cezalar aldığı bir ortamda bir yasal düzenlemeye gerek yok mu? Var. Hasta tutsaklar var. Kayyımlar atanıyor. Bir yasal düzenlemeye ihtiyaç yok mu? Dolasıyla bu meselenin kendisi Meclis’in bir meselesi. Ancak Meclis henüz komisyon oluşturmadığı için bir ağır aksak gitme durumu söz konusudur. Olumlu yanı şu; bugüne kadar yürüyen süreçlerde Meclis bu çoğunluğu ile yanında durmamıştı. En azından karşısında değil. Meclis’in yüzde 90’nı Meclis’te bir komisyon oluşturulmasını istiyor. Yaptığımız bütün turlarda böyle bir şey ortaya çıktı.
 
Süreç boyunca dil konusunda rahatsızlıklarınızı dile getirdiniz ve hala aynı noktadasınız. İktidarın bu sürece koyduğu, “Terörsüz Türkiye” ismi de özellikle Kürt toplumu tarafında rahatsızlık yaratıyor. Siz bu durumu nasıl görüyorsunuz?
 
Bu süreç dil ile başlar. En ön şartımız dildir. Biz dil konusunda çok hassas davranıyoruz. Bu sürecin ilerlemesini istiyorlarsa dile dikkat etmeleri gerekiyor. Bu zehirleyici dili kabul etmeyiz. Bunun kısa sürede aşılmasını bekliyoruz.
 
Tek taraflı, olumsuz, negatif bir yaklaşım olarak görüyoruz. Onların söylediği gibi yaklaşmıyoruz. Biz “Demokratik Türkiye, Demokratik Toplum” şeklinde yaklaşıyoruz. Herkesin kimliğinin, inancının eşit olduğu, dışlanmadığı, aidiyet duyguları ile bağlı olduğu bir Demokratik Cumhuriyet’ten bahsediyoruz. Bu nedenle bu konuda eleştirilerimiz var ve dile getiriyoruz. Söyleminiz ve diliniz Kürdü rencide eden, kıran, onurunu kıran bir dil olmamalı. Biz çok dikkat ediyoruz. Türkiye’nin dört bir yanında toplantılar yapıyoruz ve kapsayıcı hareket ediyoruz. Eğer bir sorun çözülecek ise dilden başlanır. Dil bozuksa, yüzyılın kodları ile konuşuluyorsa, sorunu çözmeyen söylemler tekrar ediliyorsa, kuşku doğar. Türkiye’de bu sürece tereddütle yaklaşanların büyük bölümü kullanılan dili, medya dilini, muhalefet dilini örnek gösteriyorlar. Bu süreç dil ile başlar. En ön şartımız dildir. Biz dil konusunda çok hassas davranırken, bu sürecin ilerlemesini istiyorlarsa dile dikkat etmeleri gerekiyor. Dilleri kırıcı, ezberleri tekrar eden, toplumun kaygılarını gidermeyen geleceğe dönük umut vat etmeyen bir yaklaşım var. Bunun kısa sürede aşılmasını bekliyoruz. Bu zehirleyici dili kabul etmeyiz.  Dilin ‘terörden’, ‘Bizim insanlarımız, bizim kardeşlerimize dönmesi gerekiyor. Dili kurmadan yol almak imkânsız.
 
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bu sürecin neresinde duruyor?
 
Kalabalık bir heyet olarak İmralı’da yaptığımız görüşmede Sayın Öcalan’a, “Bu sürecin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yansımaları ne olacak?” şeklinde bir soru sormuştum. Bu konuda çok net bir düşünce var; Sayın Öcalan her yerde olduğu gibi burada da yapıcı bir formülasyon arayışında. Rojava halkının sorunun merkezi Ankara değil. Tabii ki de buradaki sorunun çözümü orayı pozitif etkileyecektir. Rojava’ya çok katkısı olacaktır ama oradaki sorun Qamişlo ile Şam arasındadır. Türkiye’yi ilgilendirmiyor mu, ilgilendiriyor. Türkiye’nin bu konuda güvenlik kaygıları var mı? Var ama yersiz kaygılar. Kürtlerin kaygıları var mı? Çok büyük kaygıları var. Süreç öncesi oraya defalarca top atışları yapıldı. İnsanlara yönelik saldırılar oldu. Süreç olumlu giderse tabii ki de olumlu etkiler. Kürtlerin statüsünü koruyan, Türkiye’nin güvenlik kaygılarını da gideren bir çözüm olabilir.
 
Şu anda vuku bulmaya başlayan İsrail-İran çatışması sonrasında dengeler Türkiye’nin lehine gelişirse, Türkiye’nin şu andaki “Süreç” pozisyonundan başka bir pozisyona geçme ihtimali var mı? Yoksa, “Biz bu sürece başladık ve bu şekilde bu sorunu çözeceğiz” noktasında ısrarcı mı olacak?
 
Bu, çok önemli bir soru. İran-İsrail arasında çatışma başladığı sırada biz de MYK’de bir araya geldik. Temel gündemimiz bu soruydu. İran-İsrail arasında yaşanan çatışma acaba buradaki süreci engeller mi? Farklı bir yaklaşım getirir mi? Acaba devletin, iktidarın kendisi geri adım atar mı? Bence tam tersi olur. Bizim tespitimiz şudur; oradaki saldırılar burayı uyarıyor. Demokratik olmayan ülkeler bir biçimde saldırıya uğruyor. İç demokrasisini sağlayan ülkeler daha güvendeler. Bu nedenle oradaki çatışmaların buradaki süreci engelleyeceğini düşünmüyorum. Tam tersi süreci hızlandırabilir.
 
İsrail-İran çatışmasının başlamasıyla birlikte bazı şahıslar farklı tezler dillendirmeye başladı. Bu kapsamda ulus-devlet inşa etmekle var olan sorun veya sorunlar çözülür mü?
 
Demokrasi ve refahın olduğu bir ülkede ulus devletin olup olmamasının bir anlamı ve önemi yok. Ulus devletsin ama huzur, demokrasi ve güvenlik yok… Bunun sana sağlamış olduğu fayda ne olur? Hegemonik güçler altın tepsinde kime devlet sunuyor?
  
Konforlu, rahat ortamlarda devlet kurmak çok kolay. Yönetmek ve yıkmak da çok kolay. Ama sahanın kendisi başka bir şey. Devlet, Ortadoğu gibi bir yerde,  hegemonik güçlerin her söylemde her eylemde kendi hakimiyetlerini oluşturmaya çalıştığı bir dönemde çok zor. Bunu dile getirenler için söylüyorum; Eğer ulus-devlet bir çözüm ve bir çare olsaydı dünyanın en zengin yer altı kaynaklarına sahip ülkesi İran’dır, niye açlık ile savaş ile boğuşuyor? Niye insanlar mutlu değil? Kapısı açıldığında insanlar niye o ülkeyi terk etmek istiyor? Irak da Libya da bir ulus devletti. Bizim sorunumuz; inkarcı sistemlerin, yönetimlerin dilimizi, kimliğimizi ve yerel demokrasimizi inkar etmesidir. Hegemonik güçlerin cetvel ile çizdiği yapay sınırlar ile ulus devlet kurdurttuğu o ülkeler çözülüyor. En başta ulus devlet Avrupa’da neredeyse yok. Sınırlar kalktı, para birimi bir oldu. Bir günde beş altı ülkeyi geçiyorsun ama hangi ülkeyi geçtiğinin farkında değilsin. Demokrasinin, refahın olduğu bir ülkede ulus devletin olup olmamanın bir anlamı ve önemi yok. Ulus devletsin, huzur yok demokrasi yok güvenlik yok… Bunun sana sağlamış olduğu fayda ne olur?  Suriye’den al İran’a, Lübnan’a… Devlet herkesin olduğu gibi seninse sana da eşit davranıyorsa yasası, zihniyeti, pratiği, eylemi de o eşit, kardeşlik hukukuna göre ilerliyorsa kimsenin ulus devleti olmasın. Dünya tek başına bir devlet olsun. Herkes kendi dilini kimliğini özgürce yaşasın, konuşsun. Şunu söylüyorum; her kargaşada, çatışmada “Aaa işte bize de”… Hegemenik güçler altın tepsinde kime devlet sunuyor? Ortadoğu gibi bir yerde bu koşullar gerçekten var mı?  Bu tür eleştirileri yapanlar barut ve kan kokusu almamışlardır. Uzaktan izleyen, konforlu yerden yorum yapanlar her şeyi çok kolay yıkıp kuruyorlar. Bir de beğenmiyorlar. Sayın Bahçeli’nin deyimi ile “40 yıldır denemediğimiz yol ve yöntem kalmadı, geldiğimiz nokta bu” dedi. Bu ne anlama geliyor? Her şeyi denedik ama bitmedi.
 
Emperyalist güçler de artık yürütemiyor. Dikkat edin savaşlar da artık karadan karaya yapılan savaşlar değil. Neredeyse yapay zekâ üzerinden yürütülen savaşlar var. Onlar da bir tıkanıklık yaşıyor. Nereye kadar İran’ı vuracaklar? Meselenin kendisi nedir? Vurma yerine sorun yaşayan ülkelerin diyalog ile müzakere ile sorunların çözmesine odaklanmalılar.
 
Bu noktadalar mı?
 
Kuzey ve Doğu Suriye, Sayın Öcalan’ın paradigmasına uygun bir şekilde 13 yıldır ayakta duruyor. İnşa süreci yaşıyor. Onların yüzyıldır oraya giydirdiği deri gömlek sonuç almadı. Şiddet bitmedi bir türlü. Onlar şu anda izliyor; şu anda “Arap, Kürt, Alevi, Çerkez, Êzidî hepsi bir arada yaşayabiliyormuş, Demokratik bir zemin oluşturabiliyormuş” diyorlar.  Kuzey ve Doğu Suriye’deki işleyiş dünyaya örnek oluyor. İşleyişi yakinen takip etmesinin nedeni budur. Dünyanın kendisi bir tıkanıklık yaşıyor. Döv ama nereye kadar? İran’ı dövüyorlar ama petrol, doğalgaz ihracı kesilirse dünya etkilenir. Bir taraftan dövüyor bir taraftan oradaki ham maddeye ihtiyaçları var.
 
Bahçeli de Erdoğan da, “Nihai hedef Türkiye” dedi. Ortadoğu’da yaşananların buraya sıçramaması için neler yapılmalıdır?
 
Biraz yoğunlaşmamız gerekiyor. Bu süreci biraz hızlandırmamız gerekiyor. Sayın Bahçeli’nin dediği gibi İsrail buradaki süreci hedefleyerek çatışma başlatmış ise o zaman burayı hızlandırması gerekiyor. Hükümet ortağını hızlandırması gerekiyor. Bu sürecin başarıya ulaşması için herkesin sorumluluk alması gerekiyor. Sayın Öcalan büyük bir sorumluluk aldı büyük bir risk de aldı. Henüz bir gelişme yok iken “Bahane silah ise hadi feshediyorum” dedi. Bu çok tarihi bir önemde. Dünyanın hiçbirinde böyle bir yöntem yok.
 
 AKP ile MHP arasında sürece yaklaşım konusunda bir anlaşmazlık veya sorun var mı?
 
Beklemek çürümektir, beklemeyi eleştirmek lazım. Bu çürümeyi aşmak, yol açmak lazım. Yeni adımları savunmak lazım. Barışın Türkiye toplumu için ne kadar kıymetli olduğunu anlatmak lazım.
 
Bunu söylemek spekülasyon olur. Muhakkak ayrıştıkları, uzlaştıkları konular da vardır.
 
Süreç başladığından beri medya nasıl bir sınav verdi?
 
Türkiye’deki medya kurumları, yazar ve çizerler öküz altında buzağı arama konusunda çok hevesliler. Sürecin kendisini tartışan yok, dediğim gibi dünyada ilk defa silahı başa koymuş bir örgüt, yaklaşım var. Beni heyecanlandıranlar bunlar. Beni heyecanlandıran Eren Bülbül’ün annesinin yaptığı barış çağrısıdır. Çocuklarını yitirmiş Sakine annenin barış çağırısıdır. Tarihi bir süreç var. Bir medya çalışanı çözüm neden gecikti? Neden adım atılmıyor? Neden gündem şu anda şu değil? Diye sorması gerekirdi. Sizin ajansınızın sürece katkısı ise çok büyük. Süreci en doğru okuyan sürecin yürümesi için çaba sarf eden bir yerde duruyorsunuz. Sizin bir model olarak diğerleri tarafından örnek alınmanız gerekir.
 
Neye odaklanmak lazım?
 
Esasa. Beklemek çürümektir, beklemeyi eleştirmek lazım. Bu çürümeyi aşmak, yol açmak lazım. Yeni adımları savunmak lazım. Barışın Türkiye toplumu için ne kadar kıymetli olduğunu anlatmak lazım. 50, 100 yıl sonra doğacak olan çocukların yaşamını ne kadar pozitif etkileyeceğini, bu ülkenin enerjisini çarçur etmemenin işçiye, emekçiye neler getirebileceğini tartışmak lazım. Alevilerin de bu sürecin bir tarafı olduğunu, eşit yurttaşlık haklarını alabileceği gibi konularda çalışmakta fayda var. Benim böyle bir beklentim var. Ne yazık ki Türkiye’de her şey o kadar ters yüz edilmiş ki mikrofon uzatan “şu niye şu renk gömlek giydi” diye soru soruyor. Bu kadar da olmaz. İnsanlar haberlere, tartışma programlarına bakmak istemiyor. Biz bu sürece sığ, basit yaklaşmıyoruz. Türkiye halklarının kurtuluş yoludur. Geliştirmek, güçlendirmek gerekiyor. Ama televizyon ekranlarda başka bir şey okuyoruz. Beklemek çürümek ise algı oluşturmak da çürümektir. Ters yüz etmek de çürümektir. Kalemle, fotoğrafla, kamera ile destek vermemek de çürümektir.
 
CHP’nin ve sosyalist görüşte olduğunu ileri süren bazı siyasi partilerin de süreç ile ilgili bazı kaygıları var. Temaslarda gözlemleriniz ne, iktidarın demokratik adımlar atma eğilimi var mı?
 
 İktidarın karakterini bize anlatmasınlar, bizden iyi tanıyan yok. İktidar budur. Masaya otur işine gelmez yan çizer. Masayı devirir, bozar. Bunları yapmaması için bizim zeminimizin güçlü, örgütlü olması gerekiyor.
 
Dünyanın her yerinde sol, sosyalist çevreler-tabii dünyanın her yerine benzemiyoruz- barışın olduğu cephede yer alırlar. En asgari barış adımını dahi canhıraş bir şekilde savunurlar. Kaygıların olması bu arada normal. Ama burada sanki bilinçli bir şekilde bir algı oluşturuluyor. Hem iktidar hem de bahsettiğimiz çevreler açısından. Sanki bir barış süreci yokmuş gibi ve durduk yere iktidar arasında süreç yaratılmış ve sanki sol, sosyalist zemine bir mesafe konulmuş. Bunlar yanlıştır. Barışın kendisi, solun temel davasıdır. Sosyalistlerin uğruna bedel ödediği bir gelenektir. Bizim kandırılmayacağımızı en çok onlar bilir. Bir zamanlar Türkiye’nin en büyük sol zeminlerinin nerede durduğunu hep birlikte gördük. Biz kendi muhatabımızı kendimiz seçmedik. Şu andaki masadaki mevcut muhatap, sandıkla geldi. Sol örgütlü olsaydı bugün burada başka bir muhatap olurdu. Bir savaş duracaksa kimin kimle oturduğu bence çok önemli değil.
 
CHP’ye yönelik gözaltı ve tutuklamalar sonrası bahsettiğimiz bu yorumlar daha da çoğaldı…
 
Tabii, iktidarın yanlışları çok. Bu süreç başlarken kendisine rakip olarak gördüğü partinin seçilmiş adayına dönük yaklaşımlar doğru değil. Kendi lehine yontmaya çalışan bir akıl olabilir, onun karşısında dururuz. Mücadele etmesini de müzakere etmesini de bilen bir zeminiz. Kandırılmamızı istemiyorlarsa buyursun bu işe destek versinler. Arkamızda dursunlar, birlikte mücadele edelim. Daha güçlü bir demokratik barış basıncı oluşturalım. Olmuyorsa da beraber mücadele edelim. Kavga ederken kenarda izle, eleştir; Barışı konuşurken kenarda izle, eleştir. Böyle düşünenler ne söylemleri ile ne de pratikleri ile ikna edici olmadı.
Savaşalım mı barışalım mı? Ne yapalım? Önce siz bir netleşin. Sayın Bahçeli netleşti. Kavga ederken çeşitli gerekçeler, “Birlikte ittifak kuralım” derken, “İşte silah, çatışma falan” bitti. Bu sefer, “Siz kandırılıyorsunuz” deniliyor. Böyle olmaz. Doğrudur, tereddütlü olmak gerekiyor, kaygı ile yaklaşmak gerekiyor, eleştirmek gerekiyor ama yürüyen sürece de omuz vermek gerekiyor. O omuzu bir görelim. İktidarın karakterini bize anlatmasınlar, bizden iyi tanıyan yok. İktidar budur. Masaya otur işine gelmez yan çizer. Masayı devirir, bozar. Bunları yapmaması için bizim zeminimizin güçlü, örgütlü olması gerekiyor. Hadi buyurun gelin omuz verin. Yürümüyorsa da birlikte mücadele edelim.”
 
MA / Mehmet Aslan 

Diğer başlıklar

12:07 Sûr'da 'süreç' buluşması: Kürtlerin birliği yeni yüzyılı şekillendirecek
11:50 Tutukluya 'telefon görüşmesi' cezasında ihlal kararı
11:34 Bazîd'de 'Kürt Ulusal Birliğinin Önemi' konferansı düzenlenecek
11:06 Federe Kürdistan Bölgesi petrol dışı gelirlerini Bağdat’a teslim etti
10:45 Bakırhan: Komisyon Türkiye barış modelini yaratabilir YENİLENDİ
10:08 Trump'tan nükleer açıklaması: Gerekirse yine yaparız
10:03 Toplu mezarların olduğu Newala Qesaba’daki 'rant planı' yargıya taşındı
09:58 Tarihi töreni katledilen gazetecinin fotoğrafıyla takip etti
09:14 Alevi kadınlar: Hakikatin özü anadır, bu ruh yeniden canlanacak
09:13 'Çözüm sürecini' bitiren olay: 10 yıl daha kaybetme lüksümüz yok
09:09 Töreni izleyen DAD Eşbaşkanı: Yakmak, yeni varoluşlara yol açmaktır
09:07 Riha Barosu barış ve çözüme katkı için kolları sıvadı
09:06 Av. Atmaca: Anayasal değişiklik Kürt sorunu için hayati önemde
09:04 Ali Bayramoğlu: Silah bırakanlar için yasal garanti gerekiyor
09:03 Sündüz Yaylası’ndaki bêrîvanlar da krizden dertli
09:02 Halk buluşmaları: AKP, MHP ve CHP de tabanına anlatmalı
09:01 Çocuklar yaz tatilinde Kürtçe öğreniyor
09:00 22 TEMMUZ 2025 GÜNDEMİ
08:26 Bilecik'teki yangında 95 hayvan öldü
21/07/2025
23:58 Pîrsûs anmasında gözaltına alınanlar serbest
23:42 Haciz sırasında avukata silahlı saldırı
22:59 Yumaklı'dan yangın açıklaması: Önümüzdeki 12 saat kritik
21:55 Husiler, İsrail'de 5 hedefe saldırı düzenlediklerini açıkladı
21:31 Avrupa Konseyi’ne ‘umut hakkı’ için uluslararası hukuki bildirim
21:18 Ukrayna-Rusya arasındaki 3. müzakere turu 23 Temmuz'da
21:08 Birçok kentte halk toplantıları
19:44 Bahçeli'den 'Kürt ve Alevi Cumhurbaşkanı Yardımcısı' açıklaması
19:11 GAP kanalında çökme sonrası araziler su altında kaldı
19:07 KESK Riha’dan TİS protestosu
18:13 Kosova meclis başkanı 50'inci oylamada da seçilemedi
18:07 Mersin'de 'Pirsûs Katliamı aydınlatılsın' çağrısı
18:00 Gazze'de 19 kişi açlıktan öldü
17:33 Çiğdem Kılıçgün Uçar: Kürtler ve Aleviler sorun değil, hakikattir
17:04 Öcalan’ın fotoğrafını paylaşanlar gözaltına alındı
16:36 Kalın, İYİ Parti ve CHP ile görüşecek
16:19 Barrack: Güçlü ulus devletler İsrail için tehdittir
16:07 Kayyımın devrettiği Mitani Kültür Merkezi geri alındı
15:30 İbrahim Kalın ile DEM Parti görüşmesi sona erdi
14:57 Askerden hasta tutsağa: Bunu ortadan kaldıralım
14:52 Yıl sonu dolar tahmini 43.72 liraya yükseldi
14:36 MİT Başkanı Kalın'dan AKP'ye ziyaret
14:14 Kurtulmuş ile Bahçeli görüşmesi sona erdi
13:45 18 ülkeye mektup: Êzîdi soykırımını tanıyın
13:33 Erdoğan: Meclis zemininde ilerlemenin yaşandığına şahitlik edeceksiniz
13:29 CHP, savcı Gürlek'i şikayet etti
13:28 53 yıllık Türkiye-Irak petrol anlaşması sona eriyor
13:25 Irak başbakanı ile parlamento başkanı bir araya geldi
13:21 Araştırma: Ormanlar yok edildikçe iklim felaketi büyüyor
13:18 Federe Kürdistan Bölgesi’nde maaşlar 82 gündür ödenmiyor
12:54 MİT Başkanı Kalın’dan Bahçeli'ye ziyaret
12:43 Honduras halkından Öcalan'a: Fikirlerinizden büyük ilham alıyoruz
12:16 Bangladeş'te savaş uçağı üniversite kampüsüne düştü
11:10 Uşak'ta yangın 2'nci gününde söndürüldü
10:49 Avrupa'da 'Öcalan'a özgürlük' yürüyüşü düzenlenecek
10:43 Halide Türkoğlu: Özgür ve eşit yaşamı inşa edeceğiz
10:39 Toplatılan sokak hayvanları sıcaktan öldü
10:36 MİT Başkanı Kalın DEM Parti’yi ziyaret edecek
10:35 40 yıllık gölet kurudu binlerce balık öldü
10:25 30 yıllık tutsağın tahliyesi 2’nci kez engellendi
09:33 Avusturya Komünist Partisi sözcüsü: Kürtlerin barış girişimi desteklenmeli
09:24 Kadınlar örgütlülüklerini büyüterek sürece katılacak
09:23 Bolu Cezaevi’nde 35 tutsağın tahliyesi engellendi
09:20 Çerkesler komisyonda yer almak istiyor
09:17 İmza kampanyası: Sürece dahil olmak istiyoruz
09:16 Federe Kürdistan'de 9 aydır hükümet kurulamıyor
09:15 Êlih'te halkın sürece dair talepleri
09:14 Pasûr’un köylerinde yol ve su sorunu
09:13 Bunaltıcı sıcaklarda ava sûsê ile serinliyorlar
09:08 Yaşamadığı acı, görmediği ihlal kalmadı: Eşit olmak istiyoruz
09:05 Sancar: Öcalan’ın koşullarında değişiklik bekliyoruz
09:00 21 TEMMUZ 2025 GÜNDEMİ
08:34 Gözaltındaki gençler adliyeye sevk edilecek
20/07/2025
23:06 Sakarya'da orman yangını
22:50 İBB soruşturmasında gözaltı sayısı arttı
22:46 Kadınlar takas pazarı kurdu
22:15 Fidan, Şeybani ve Barrack'la görüştü
21:34 Halk toplantılarında Öcalan’ın görüntülü çağrısı izletildi
21:16 Barrack'tan 'uzlaşı' açıklaması
20:26 Yolcu otobüsü dağ yamacına çarptı: 4 ölü
20:15 Çevrecilerden 'talan yasası'na karşı mücadele çağrısı
20:08 Ankara'da Pirsûs Katliamı yürüyüşüne polis saldırısı
20:05 İstanbul'da yürüyüş: Rojava yaşadıkça 33'ler de yaşayacak
19:21 Halkevci Kadınlar'a süreç ziyareti
19:13 İran'dan YRK'ye saldırı
17:58 Êzidîlerden 7 maddelik sonuç bildirgesi
17:00 Bayındır: Yeni dönemde daha fazla örgütleneceğiz
16:39 Zorê Çayı'nda yapılacak HES’e karşı yürüyüş
16:30 Çesen ve Gözeten için 7 yıl sonra taziye
16:13 Nisêbîn’de şüpheli kadın ölümü
15:49 İsrail'den yardım bekleyen Filistinlilere saldırı: 73 ölü
14:17 Birçok kentte anma: Düşleri yarım kalmadı
13:56 Tülay Hatimoğulları: Barışın önünü açmak için yüzleşmeliyiz
13:27 Uşak ve Afyon'da yangın
13:14 ‘Analar Çalıştayı’ sonuç bildirgesi: Yeniden inşa görevi önümüzde
12:09 İzmir'de kadın katliamı
11:47 33 'Düş Yolcusu' anması: Failler yargılanmalı
10:20 İstanbul'da 4 gecekondu yandı
09:32 Tarihi tören Jin derginin kapağında
09:06 Emekliler Yargıtay kararına tepkili: Nasıl geçineceğiz?
09:04 Newala Qoriyê ziyaretçilerin çöpleriyle kirleniyor
09:03 Yasak ve göç dayatmasına rağmen Sûr'u terk etmedi
09:02 Polis karnına tekme atmıştı: Bebeğim doğmadan devlet şiddetiyle karşılaştı
09:02 Tarihi töreni izleyen Arı: İnkar ve asimilasyon son bulmalı
09:01 Kıbrıs'ta 51 yıldır statüsüzlük dayatılıyor
09:00 Kobanê yolunda bir Düş Yolcusu: Hogir
09:00 20 TEMMUZ 2025 GÜNDEMİ
08:46 Süveyda'ya saldıran DAİŞ'liler canlı yayında!
19/07/2025
23:30 Siweyda'nın Erîqa köyünde çatışmalar yaşanıyor
23:06 Qamişlo’da 19 Temmuz devriminin yıldönümü kutlandı
22:57 Pedersen: Siweyda için çözüm yeni anayasadır
22:51 Zelenski'den Rusya'ya üçüncü tur müzakere teklifi
22:45 Gelecek Partisi'nden 2 milletvekili istifa etti
22:36 Maden yasasına karşı 'yaşam nöbeti' başlatıldı
22:20 'Barış İnşasında Ölüye Saygı ve Adalet Talebi' paneli düzenlenecek
22:13 Tülay Hatimoğulları: Eşit yurttaşlık hakkı tanımlanana dek bu mücadelemiz ortaktır
21:59 Şirnex'te halk buluşması: Öcalan tecritte olmasına rağmen mücadeleyi büyüttü
21:45 Amed'de Rojava Devrimi kutlaması
21:17 Siweyda'da halk insani krizle karşı karşıya
20:34 Eskişehirliler asgari ücrete zam istedi
19:04 İki kez infazı yakılan tutsak tahliye oldu
18:23 Çiğdem Kılıçgün Uçar: Yeni bir yüzyılı birlikte kurmanın yöntemini bulacağız
17:49 Eskişehir'de iş cinayeti
17:44 Zeytinliklere dair kanun teklifi Meclis'ten geçti
17:30 Ateşkese rağmen Siweyda’ya yönelik saldırılar sürüyor
17:08 ‘Analar Çalıştayı’nda Suriye’deki Alevi ve Düzilere destek çağrısı
17:05 SOHR: 13 Temmuz’dan bu yana 940 kişi öldü
16:55 DİSK Basın-İş ‘Freelance Emek Çalıştayı’ düzenleyecek
16:14 Hekimlerin öncülüğünde ‘süreç’ için imza kampanyası
16:12 Sine Cezaevi’ndeki 3 Kürt açlık grevine başladı
16:04 Kadınlardan Suriye'deki Alevi ve kadınlara yönelik soykırıma karşı mücadele çağrısı
16:00 Hasta tutsaklar Çalık ve Elbi için tahliye çağrısı
15:53 Ayşe Tokyaz’ın katledilmesiyle ilgili bir polis gözaltına alındı
15:22 Altan Öymen hayatını kaybetti
15:20 Kürtçe müzik dinleyen aileye polisin ateş açtığı görüntü ortaya çıktı
14:53 Wan Ekoloji Meclisi kuruluşunu ilan etti: Öcalan’ın ektiği barış tohumu umut oldu
14:37 Zeytinliklere dair kanun teklifi Genel Kurul’da görüşülüyor
14:31 Wan’da kurulan taziyelere kitlesel ziyaret
14:19 Dürzi kadından QSD'ye çağrı: Koridor açın
13:51 İsrail ve Suriye geçiş hükümeti ateşkes konusunda anlaştı
13:47 Kayıp yakınları 4 kentte adalet talep etti
13:29 DAD’tan çalıştay: Analar hakikatin taşıyıcısıdır
13:09 33 yıl önce kaybettirilen Hasan Gülünay için adalet istediler
12:43 Riha'da gazetecilerle süreç toplantısı
12:38 DEM Parti Kadın Meclisi Bursa’da kadınlarla buluştu
12:33 Koğuşuna kamera takılan tutsak Adalet Bakanlığı'na dava açtı
12:14 HDK’den ‘Rojava’ açıklaması: Özerk Yönetim tanınmalı
11:09 MKG Ayfer Serçe'yi andı: Kalemi yazmaya devam ediyor
10:56 Kongra Star’dan 19 Temmuz açıklaması: Yeni tehditlere karşı öz savunmayı güçlendirelim
10:51 Husiler’den İsrail’e saldırı
10:40 Cemil Bayık'tan iktidara çağrı: Demokratik siyaseti esas alın