RIHA - "Demokratik Toplum ve Barış İnşasında Umut Hakkı” paneline katılan DEM Partili Newroz Uysal Aslan, Meclis’te kurulacak komisyonla gerekli adımların önünün açılacağını belirtti. Veysel Avcı, “Sayın Öcalan herkesin umut bağladığı bir önderdir. Devlet bile ona umut bağlamıştır. Umut hakkı hukuksal olduğu kadar siyasal ve toplumsaldır”
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Riha Barosu, "Demokratik Toplum ve Barış İnşasında Umut Hakkı" konulu panel gerçekleştirdi. Baronun konferans salonunda gerçekleştirilen panelin moderatörlüğünü ÖHD'li Ahmet Taş yaptı. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Şirnex Milletvekili Newroz Uysal Aslan, Siyasal ve Sosyal Araştırma Merkezi (SAMER) Koordinatörü Yüksel Genç, 30 yıllın ardından özgürlüğüne kavuşan Veysel Avcı’nın konuşmacı olarak katıldığı panel çok sayıda kişi de izledi.
Kürt sorununun demokratik çözümü bağlamında yürütülen sürece değinen Newroz Uysal Aslan, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Jineoloji Akademesi’ne gönderdiği mektupta kadınlar için umut ilkesini esas aldığını belirttiğini söyledi. Newroz Uysal Aslan, “Umut etmek sıradan bir şey olmamalıdır. Bu umudun topluma yayılması ve yaşatılması gerekir. 6-7 aydır yapılan görüşmeler çok yakından takip edilmekte çünkü Kürt halkı dünya da gelişen tüm olay ve olguların kendilerini etkileyeceğinin farkında. Sayın Öcalan ne düşünüyor? Bunu kongreye gönderdiği perspektifte görebiliyoruz. Sayın Öcalan hukuk ve diyalog zemine geçmek istediğini söyledi. Aynı zamanda Sayın Öcalan, herhangi bir aracı olmadan halkla iletişime geçmek ve fikirlerini dile getirmek istediğini söylemişti. İşte sürecin karakteri budur. Bunun ötesinde Sayın Öcalan, tarihe ve aldığımız sonuca bakmamız gerektiğini belirtiyor” diye belirtti.
MECLİS’TE KOMİSYON KURULMALI
Sürecin hem yasal hem de diplomatik olarak ilerleyebilmesi için Meclis’te komisyon kurulması gerektiğini vurgulayan Newroz Uysal Aslan, ancak bu konuda devletin hala somut bir adım atmadığını hatırlatarak, ekledi: “Sayın Öcalan bu süreci ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ olarak tanımladı. Büyük diplomasi, büyük adımların da önünü açmaktadır. Meclis’te kurulacak olan komisyonla birlikte birçok şey değişecek ve gerekli adımların önü açılacaktır. 'Nasıl bir toplum istiyoruz?', 'Toplumun yeniden inşasını nasıl yapacağız?' soruları burada çok önemlidir. Çünkü sömürülen ve hedef haline getirilen bir toplum gerçekliği var. Sayın Öcalan sürece yeni bir kapı aralamak istediğini belirtmişti.”
BARIŞ GÖRÜŞMELERİ VE ETKİLERİ
Sürecin başladığı günden bu yana sahada araştırma yaptıklarını dile getiren Yüksel Genç, “Sokak, görebildiğimiz kadarıyla sürecin sonuçlarını göremiyor. 1993’ten bu yana Sayın Öcalan’ın öncülüğünde başlatılan süreçlere değinmekte fayda var. İnsanlarda sürecin her zaman tek taraflı kaldığı üzerinde bir ifade var. 93 ateşkesi Kürt özgürlük mücadelesinin meşru olduğunu gösterdi. Ankara’da meşru bir zemin yaratıldı, siyasi partiler kuruldu. Benzer bir durumda 99 süreci için geçerlidir. Sayın Öcalan barışta olan ısrarını her zaman dile getirdi. Demokratik Cumhuriyet için adımlar atıldı. 99’u eğer anlayabilirsek bu süreci daha rahat anlarız. Sayın Öcalan o süreçte de çok büyük bir risk üstlendi. 99 sürecinde bizi karşılayan devlet yetkililerine şunu demiştik: ‘Demokratik cumhuriyet Kürt sonunun çözülmesinde son noktadır.’ Devlet o süreçte hiçbir adım atmadı ve o süreci okuyamadı. O süreçte mutabakat kuruldu ama devlet gereğini yerine getirmedi. Barış süreçleri bölgesel bir barış gücü ve meşru olduğumuzu gösterdi. 2009-2010 Oslo sürecinin bozulmasının ardından süreç daha çok savaşa sürüklendi. Bölgede savaş daha da harlandı. 2013-2015 süreci AKP’nin iç strateji, dışta büyüme hevesi boşa gitti. Dolmabahçe Mutabakatı olarak adlandırılan bu süreç, Erdoğan’ın ilanıyla bitirildi. Daha sonra halkın ağır bir şekilde yaşadığı 2015-2016 süreci yaşandı. Bu süreçte Rojava’da Kürtler kendi direnişlerini dünyaya gösterdi. Bu süreci kazanmak istiyorsak, örgütlenmemiz gerekiyor. Halk olarak sürecin dışında kalmamalıyız, sorumluluk üstlenmeliyiz” ifadelerini kullandı.
'ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ BİR RUHTUR'
Filozof Friedrich Nietzsche’nin umut tanımlamasını hatırlatan Veysel Avcı, “Friedrich Nietzsche, pasif ve aktif umut diye ikiye ayırır. Pasif umut hiçbir şey yapmamaktır. Aktif umut ise çabalamaktır, mücadele vermektir. Sayın Öcalan halklara umut olmuştur. Sayın Öcalan’ın umuda ihtiyaç yoktur. Herkesin umut bağladığı bir önderdir. Devlet bile ona umut bağlamıştır. Sayın Öcalan sadece Kürtler için değil tüm halklar için umuttur. Sayın Öcalan halka güvendiği için fesih kararı aldı. Mesele silah bırakmak değildir. Süreci doğru tanımlamak gerekir. Halk kendi mekanizmasını kurarsa, hiçbir güç onun önünde duramaz. Demokratik konfederalizm budur. Halkın söz sahibi olduğu ve örgütlendiği bir alandır. Devlet hukuksal olarak adım atmak zorundadır. Yaşanan süreç geleneksel bir süreç değildir. ‘İmzalar atıldı, süreç bitti’ dememek gerekir. Herkesin üstüne düştüğü sorumluluk vardır. Bunu böyle tanımlamak gerekir. Bizler bu süreci nasıl yürüteceğiz? Örgütlenerek. Hayallerimizin ötesinde durumlar gelişti. Özgürlük mücadelesi, tarih sayfasının arkasına atılamaz bir ruhtur ve hep yaşayacak. Umudumuz halklaradır, umut hakkı hukuksal olduğu kadar siyasaldır, toplumsaldır. Umut hakkı bizim için olduğu kadar devlet için de çok önemli bir adımdır.”
Panel, daha soru-cevap bölümüyle sona erdi.