HABER MERKEZİ - Cambridge Üniversitesi'nden Dr. Thomas Jeffrey Miley, Abdullah Öcalan'ın özgürlüğünü barış sürecinin ayrılmaz bir parçası olarak değerlendirdi.
Son dönemde Türkiye, bölge ve dünyada konuşulan konuların başında Kürt sorununun demokratik çözümü geliyor. Tartışmaların merkezinde ise Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği yeni paradigma ile PKK’nin 12. Kongre kararlarının etkileri yer alıyor.
Abdullah Öcalan'ın doğum günü etkinlikleri kapsamında uluslararası komployla kaçırıldığı Kenya'nın başkenti Nairobi'yi ziyaret eden Cambridge Üniversitesi Siyasal Sosyoloji Uzmanı ve "Kürdistan'da Barış Kampanyası" temsilcisi Dr. Thomas Jeffrey Miley, ülkedeki izlenimlerini ve son gelişmelere dair Medya Haber'e konuştu.
‘KENYA’DA DEMOKRATİK KONFEDERALİZME İLGİ BÜYÜK’
Komplo bağlamında Kenya'nın bir geçmişe, bugüne ve bir geleceği sahip olduğunu belirten Miley, "Geçmiş Öcalan'ın Nairobi'de kaçırılmış olmasıyla bağlantılı. Bugün ise, özellikle Nairobi çevresindeki gayriresmî yerleşim alanlarında ortaya çıkan toplumsal adalet hareketi içinde yer alan insanlar Öcalan'ın demokratik konfederalizm fikrine büyük ilgi gösteriyor. Devlete karşı radikal demokrasi, toplumsal cinsiyet özgürlüğü ve ekolojik sürdürülebilirlik için örgütleniyorlar. Yani yaklaşık olarak demokratik konfederal çizgilerde örgütleniyorlar ve Öcalan'ın fikirlerini ilgi çekici buluyorlar" dedi. Siyasi atmosferin özellikle muhalefet cephesinde ılımlı olduğunu ifade eden Miley, insanların geleceği inşa etmek için örgütlendiğini ve bu gelecekte Abdullah Öcalan'ın fikirlerinin önemli bir rol oynadığını dile getirdi. Miley, “Çok ilginç bir yer ve Öcalan'ın fikirlerinin gerçekten yeşerdiği bir ortam. Dediğim gibi Öcalan'ın kaçırılmasıyla bağlantılı bir tarih de mevcut burada" ifadelerini kullandı.
'ÖCALAN’IN FİKİRLERİNİ ÖĞRENMEYE ÇALIŞIYORLAR'
Kenya'da Abdullah Öcalan'ın fikirlerinin kök saldığını söyleyen Miley, insanların artık demokrasiye ihtiyaç duyduklarını söylediklerini belirtti. İnsanların Abdullah Öcalan'ın demokratik konfederalizm fikrini ilgi çekici bulduklarının altını çizen Miley, "Bu bağlamda Öcalan'ın fikirlerini daha derinlemesine öğrenmeye çalışıyorlar. Sürekli olarak 'Demokratik konfederalizm nasıl kurulur?' diye soruyorlar. Bu, sosyal adalet merkezleri ve genel olarak sosyal adalet hareketi içinde bir 'hareketler hareketi'. Bu hareketin birçok üyesi Marksist solun farklı versiyonlarıyla ilişkili, fakat gençler giderek daha fazla Öcalan'ın fikirleriyle ve onun Marksizm eleştirisiyle ilgileniyorlar. Çünkü demokratik konfederalizmin kendi koşullarında uygulanabilir olduğunu düşünüyorlar" ifadelerini kullandı.
BARIŞ VE DEMOKRATİK TOPLUM ÇAĞRISI
Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'ta yaptığı "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı"nı değerlendiren Miley, "Öcalan, 1993’ten bu yana barış çağrısı yapıyor. Kürt halkına yönelik saldırıların bahanesini ortadan kaldırabilir ve demokratik, barışçıl bir alternatife zemin hazırlayabilir. Bu nedenle bu açıklamayı çok olumlu bir gelişme olarak görüyorum. Ama dediğim gibi yeni bir şey değil” dedi.
'ÖZGÜRLÜĞÜNE DOĞRU BİR İLERLEME OLMALI'
Nelson Mandela'nın avukatı Yargıç Essa Moussa ile yaptığı konuşmadaki "Yalnızca özgür bir insan müzakere edebilir" sözünü hatırlatan Miley, Abdullah Öcalan'ın özgürlüğünü barış sürecinin ayrılmaz bir parçası olarak değerlendirdi. Miley, "Şartlar bir miktar yumuşadı. Artık daha fazla kişinin onu ziyaret etmesine izin veriliyor. Ama hala insani olmayan koşullarda tutuluyor. Barış sürecinin nihayete ermesi için Öcalan'ın özgürlüğüne doğru bir ilerleme olması gerekiyor. Türk devletinin de barışa yönelik adım atmaya hazır olduğunu göstermek adına gerekli adımları atması gerekiyor" diye belirtti.
'ADIM ATMASI GEREKEN TARAF TÜRK DEVLETİ'
Abdullah Öcalan’ın vizyonunun Türkiye Cumhuriyeti içinde demokratik konfederal bir toplum inşa etmeye dayandığını dile getiren Miley, şunları belirtti: “Türk devleti, Öcalan'ın barış çağrısı bağlamında önlerinde duran bu tarihi fırsatın farkına varmalı. Bu fırsat kaçarsa, bir nesil boyunca sürecek yeni bir çatışma dönemiyle karşı karşıya kalabiliriz. Oysa şu anda PKK tek taraflı olarak fesih adımı atmış durumda. Buna rağmen, kalıcı ve arzu edilir bir barış için adım atması gereken taraf Türk devletidir.
'AB BASKI KURMALI'
Avrupa Birliği (AB) barış sürecine desteğini yeterince dile getirmiyor. Evet, zaman zaman süreci olumlu bulduklarını söylediler ama genel olarak Türk devletinin bakış açısına çok fazla saygı gösteriyorlar. Bu meseleyi Türkiye'nin iç işi olarak görmeye meyilliler. Aslında demokratik ve barışçıl bir çözüm için ahlaki bir sorumlulukla baskı kurmaları gerekiyor. Fakat bu, Türkiye'deki askeri yapıyla olan çıkar ilişkilerine bağlı olarak zayıf kalıyor.
BİRLEŞİK KRALLIK'IN YAPMASI GEREKENLER
İngiltere'de terör yasaları kapsamında Kürt diasporasına yönelik baskılara son verilebilir. Bu önemli bir adım olurdu. Ama daha da önemlisi şu an yaptıkları gibi Öcalan'ın özgürlüğünü ya da görevden alınan belediye başkanlarını Türkiye'nin iç meselesi olarak görmekten vazgeçmeleri ve daha tutarlı bir demokratik duruş sergilemeleri gerekir. İngiltere'nin rolü barış sürecini desteklemek olmalı. Kürt halkının politik olarak tanınmasını desteklemeli. Özellikle Rojava'daki Kürt güçlerinin varlığını ve bölgedeki demokratik barış sürecine katkılarını desteklemeli ve genel anlamda Kürt haklarına saygı göstermeli.”
NAİROBİ VE AFRİKA’DA ÖCALAN’A İLGİ
Nairobi ve Afrika'da Abdullah Öcalan'ın fikirlerine yönelik ilgiliyi insanların daha yakından tanıması gerektiğini söyleyen Miley, "İnsanları, demokratik konfederalizmin sadece Kürtlerle sınırlı bir vizyon olmadığını, insanlığın geleceği için geçerli bir yol sunduğunu düşünmeye davet ediyorum. Afrika'daki bu gelişmeler, bu geleceğin şimdiden şekillenmeye başladığının göstergesidir" dedi.