Ceza hukukçusu Kanar: Yerel yönetim özerkliğini içeren anayasa şart

İSTANBUL - Din, dil, ırk ayırmaksızın eşit ve adil bir anayasaya ihtiyaç olduğunu söyleyen ceza hukukçusu Ercan Kanar, "Doğrudan demokrasiye geçişi kolaylaştıracak eyalet ya da yerel yönetimlerin özerkliği gibi düzenlemeleri içeren bir anayasanın olması şarttır" dedi. 
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" ve akabinde PKK'nin yaptığı kongreyle birlikte çalışmalarını sonlandırma kararı alması, siyaset ve kamuoyunun ana tartışma gündemlerinden biri haline geldi. Özellikle siyasal, kolektif ve bireysel hakların özgürlükler temelinde genişletilmesi, toplumda güçlü bir beklentiye dönüştü. Bu sorunların çözümünün özgürlükçü bir anayasa değişikliğiyle kolaylaşacağı yaygın bir kanı haline geldi. Abdullah Öcalan da İmralı Heyeti'yle yaptığı görüşmede, "yeni bir toplumsal sözleşmeye ihtiyaç olduğunu" söyledi. Ceza hukukçusu Ercan Kanar, yeni anayasa tartışmaları, başta Kürt sorunu olmak üzere nasıl bir anayasanın sorunların çözümünü kolaylaştıracağına dair Mezopotamya Ajansı'nın (MA) sorularını yanıtladı. 
 
İmralı Heyeti'nin son ziyaretinde Abdullah Öcalan mesajında, "Kardeşlik hukuku üzerinden yeni bir sözleşmeye ihtiyaç var" dedi. İlk avukatları arasında yer aldığınız Öcalan'ın bu mesajını nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Abdullah Öcalan'ın kastettiği şey eşitlik ilkesine dayanan bir hukuk sözleşmesidir. Bu da Kürt halkına statü verilmeden olmaz. Lafla olmaz bu iş. Eğer gerçek kardeşlik olacaksa, Türk ve Kürt halkı ayrıca diğer azınlıkların da hak ve özgürlükler açısından eşit olması gerekir. Bunu kastediyor. Bunun olması için de önce anayasal düzenlemeler yapılmalı. Başlangıçta bu müebbet hapis cezasının kaldırılması gerek. Sonra özgürlükçü anayasa yapılması gerek. Ayrıca düşünce, ifade, toplanma özgürlüğü önündeki baskıların, yasakların son bulması gerek. Cezaevlerinin boşaltılması gerekir. Yine özellikle bölgede getirilen yasakların biran önce son bulması gerek. Yol temizliği olacaksa bunlar yapılması gerekir. Ancak gerçek bir kardeşlik hukuku bunların yerine getirilmesiyle olabilir.
 
Güncel bir anayasa tartışması var siyasetin gündeminde. Türkiye'nin demokratikleşmesi açısından nasıl bir anayasaya ihtiyaç var?
 
 
Tüm toplumu kapsayan din, dil, ırk ayırmaksızın eşit, adil bir anayasaya ihtiyaç var. Dillerin ve halkların hak eşitliğini koruma altına alan, bir düzenlemenin olması gerek.
 
Anayasalar, devletin ve hukukunun bel kemiği olmakla birlikte toplumu da ilgilendiren temel bir meseledir. 2'nci Dünya Savaşı'ndan sonra anayasa mahkemeleri kurulmaya başladı ve anayasanın kuruluş amacı 2'nci Dünya Savaşı'ndan ders alarak yönetilenleri devlete karşı korumak amacıyla yapıldı. Maalesef hiçbir devletin anayasa mahkemeleri bu işlevini yerine getiremedi. Hele bizim gibi ülkelerde anayasa mahkemeleri zerre kadar özgürlüklerden yana bir tavır koymadılar. Yeni bir anayasaya ihtiyacımız var. Bunun için öncelikle Türkiye'de 1921, 1924 ve 1961 anayasalarına bakmak lazım. 1961 Anayasası'nı kadük hale getiren 12 Mart darbesinden sonraki değişiklikleri içeren anayasa var. Yukarıda saydığımız bu anayasaların içinde sadece 1921 Anayasası nispeten özgürlükçüdür. Ama o da maalesef hiç uygulanmamıştır. 12 Eylül 1982 Anayasası sayısız değişikliğe uğradı. Fakat hala özgürlükçü bir niteliğe kavuşmadı. Şimdi bütün bu uygulamalardan dersler çıkartarak yeni bir anayasa sürecine girilmek isteniyor. Öncelikle tüm toplumu kapsayan din, dil, ırk ayırmaksızın eşit, adil bir anayasaya ihtiyaç var. Dillerin ve halkların hak eşitliğini koruma altına alan, bir düzenlemenin olması gerek. Devlet merkezli bir anayasa yerine, toplumun devlete karşı denetimini artıracak bir anayasanın olması lazım. Yine doğrudan demokrasiyi temel alan ve doğrudan demokrasiye geçişi kolaylaştıracak eyalet yönetimi gibi, yerel yönetimlerin özerkliği gibi düzenlemeleri içeren bir anayasanın olması şarttır. Öte yandan kadın erkek eşitliğini tam sağlayan bir anayasa, olmazsa olmazdır. Toplumun hiçbir kesimine karşı ayrım yapmayan, anti militarist hükümlerin yer aldığı bir anayasanın yapılmasına ihtiyaç var. 
 
1921 Anayasası'nı özgürlükçü kılan yönleri nelerdi?
 
1921 Anayasası daha halkçı ve farklıların haklarını gözeten bir yerde duruyordu. 1921 Anayasası'nda yerel yönetimlerin özerkliği ve merkezin yetkilerinin kısıtlanması vurgulanıyordu. Fakat ondan sonra gelen 1924 Anayasası tamamen tekçi, Türkçü, şoven, milliyetçi, militarist bir anayasaydı. 1961 Anayasası liberal halklar açısından 1924 Anayasası'na göre biraz daha olumluydu. Fakat o anayasada da başta Kürtler olmak üzere farklı etnik kökenler, azınlıklar yok hükmündeydi. Onlarla ilgili en ufak bir eşitlik ve özgürlük açısından bir düzenleme söz konusu değildi. Buna rağmen egemenler, 1961 Anayasası'na bile tahammül edemediler. 12 Mart Askeri Darbesi'nden sonra önemli ölçüde bunu kriter haline getirdiler. 12 Eylül'de de faşist darbeci cunta sistemine göre düzenlenen bir anayasa oluşturuldu.
 
Yeni bir anayasaya yapılması kadar bu anayasanın nasıl yapılacağı da önemli bir yerde duruyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükümet kanadından oluşan 10 kişilik bir komisyon kurdu bunun için. "Yeni bir sözleşme" temelinde olacaksa nasıl bir anayasa yapım süreci olmalı?
 
Devlet merkezli olmaması gerekir. Sadece Meclis'in değil; sivil toplum kuruluşlarının, insan hakları kurumlarının, hukuk kurumlarının, siyasi aktörlerinde anayasa yapım sürecine katılımıyla yapılmalı. Tabii bunun ön koşulları olması için önce Meclis yapısının değişmesi gerekir. Yani önce tek adam rejimin hakim olduğu bir Meclis'in değişmesi, siyasi partilerin şimdiki yapısının değişmesi gerekir. Ama kısa vadede böyle bir anayasa yapılması mümkün görünmüyor.
 
Kürt sorununun, demokratik temelde çözümü Anayasal ve yasal değişiklikleri veya düzenlemeleri gerektiriyor. Zaten sorunun çözümü konusunda gerek iktidar gerek sistem içi muhalefette dahil tüm partiler, Meclis zeminine getirilmesi konusunda mutabık. Anayasa, çözümün neresinde duruyor?
 
 
Barışın yapılabilmesi için, kalıcı olabilmesi için önce ifade, düşünce, toplanma özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması gerekir. Barışın korunması demek, yeni yapılacak bir anayasa ile tüm hak ve özgürlüklerin korunmasıyla mümkün olabilir. 
 
Kürt sorunun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesi için köklü değişimlere ihtiyaç olduğu açıktır. 27 Şubatta, Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla PKK'nin ilan ettiği bir çatışmasızlık süreci var. Fakat bu gerçek bir barışın geldiği anlamına gelmez. Gerçek bir barışın olması için pozitif ve yapısal bir barışın olması gerek. Yapısal barışla kast edilen adaletin sağlanmasıdır. Barışın inşası ise barışı yapmak, barışı korumak ve barışın sürdürülebildiğini devam ettirmektir. Siz devlet olarak çatışmaların nedenlerini ortadan kaldırmazsanız bir barış sağlamış olmazsınız. Çatışmaların nedenleri ortadan kalkmadıkça, adilane, eşit, özgürlükçü bir çözüm olmadıkça sadece silahların bırakılmasıyla kalıcı bir barış sağlanmış olamaz. Barışın yapılabilmesi için, kalıcı olabilmesi için önce ifade, düşünce, toplanma özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması gerekir. Barışın korunması demek, yeni yapılacak bir anayasa ile tüm hak ve özgürlüklerin korunmasıyla mümkün olabilir. Örneğin Güney Afrika'da Mandela cezaevinden çıkarılıp bir eve yerleştirilince her türlü siyasetçiyle, gazetecilerle, uluslararası heyetlerle görüşme hakkı tanındı. Ayrıca Güney Afrika'daki barış sürecine siyasi aktörler, siyasi partiler, sivil toplum kurumları da katıldı. Şimdi bizde şu anda böyle bir uygulama yok. Oysa eğer gerçekten Türkiye'de barış olacaksa bu sürecin şeffaf olması gerek. İnsan hakları kurumları, hukuk kurumları ve siyasi aktörlerin de sürece dahil olması gerek. Devleti temel alan bir anayasa olmamalı. Tam tersine devleti küçülten, esas olarak halkların eşitliğini ve özgürlüğünü temel alan bir perspektifle anayasanın yapılması gerekir.
 
Mandela örneğini vermişken Abdullah Öcalan'ın umut hakkının ihlal edildiğine yönelik Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kararı var. Bu konuda Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin (AK BK)   Türkiye'nin yasal düzenlemeler yapması konusunda bildirimleri var. Kürt sorunun çözümü ve yasal düzenlemeler bağlamında umut hakkı ile ilgili neler söylersiniz?
 
Umut hakkı, ağırlaştırılmış müebbet ya da müebbet hapis cezası verilen ve koşullu salıverme imkanından yararlanamayan tutsakların durumuyla ilgili bir düzenleme. AİHM, bir tutsağın umut hakkının uygulanmamasını insan haklarına aykırı olarak değerlendiriyor. AİHM, 18 Mart 2014 tarihinde Abdullah Öcalan'ın şartlı salıverilme hakkına sahip olmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilmesini, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) aykırı buldu. Ancak AİHM kararına rağmen söz konusu düzenleme kapsamında henüz bir adım atılmış değil. AİHM'in kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetlemekle yükümlü olan Bakanlar Komitesi'ne bu noktada başvurular yapılıyor. Bunların arasında sivil toplum örgütleri de var. Komite, 17-19 Eylül arasında yaptığı toplantıda, AİHM'in ihlal kararlarını bir kez daha gündemine aldı ve Türkiye'ye somut adım atması için Eylül 2025 tarihine kadar süre verdi. Şimdi bu sürenin dolmasına az kaldı.
 
Komite, Türkiye'den somut yasal düzenlemeler yapmasını beklerken, Adalet Bakanı her seferinde mevzuatta “umut hakkı”nın olmadığını dile getiriyor. 
 
 
Yol temizliği yapılacaksa önce yasadaki ölünceye kadar hapis cezası ve müebbet hapis cezasını düzenleyen hükümlerin ortadan kaldırılması gerekir. Umut hakkının yasalaşması gerekir.
 
Adalet Bakanı "umut hakkı yoktur" diyerek talihsiz bir açıklama yapmış oldu. Şimdi “umut hakkı” aslında 50 senedir dünyada giderek kabul edilen temel bir insan hakkıdır. Hatta Almanya ve İtalya Anayasa Mahkemesi kararlarına da yansıdı. Norveç, Portekiz, Bosna Hersek, Sırbistan müebbet hapis cezasını kaldırdılar. Hatta Norveç ve Portekiz 18'inci Yüzyıl'da kaldırdı. Avrupa'da ağırlatılmış müebbet hapis cezası diye bir ceza şu anda söz konusu değil. Şimdi suç ne olursa olsun, alınan ceza ne olursa olsun, herkesin günün birinde özgürlüğe kavuşma umudunu taşıma hakkının olması gerekir. Aksi uygulama insana işkencedir. İnsan haklarına aykırıdır, despotluktur, faşistliktir. O yüzden yol temizliği yapılacaksa önce yasadaki ölünceye kadar hapis cezası ve müebbet hapis cezasını düzenleyen hükümlerin ortadan kaldırılması gerekir. Umut hakkının yasalaşması gerekir. Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala için TMK uygulandı.  Aslında yapılan devlet işkencesi, devlet terörüdür. Bu nedenle AİHM kararlarının uygulanması ile toplum biraz nefes alır ve özgürlüklerin yolu açılır.
 
Siz "Yol temizliği" bakımından atılması gereken adımlardan birinin umut hakkının yasalaşması olduğunu belirttiniz. "Yol temizliği" bakımından yasal ve hukuksal olarak başlangıçta hangi adımların atılması gerekli size göre?
 
Kürt sorunun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesi bakımından hak ve özgürlüklerin önü açılmalı ve tüm yurttaşlara eşit yargılanma hakkına sahip olmalıdır. Mesele, Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) Kürt sorunun çözümsüzlüğünü derinleştiren bir yerde duruyor. Bir kere TMK tamamen kaldırılmalıdır. Yani TMK'nin iyileştirilmesi diye bir hayal kurmamak gerekir. TMK,  düşmanla savaş hukukunun uygulanması anlamına gelir. TMK'nin ilk çıkışı anavatanı ise Amerika ve İngiltere'dir. 19'uncu Yüzyıl'ın başlarında sömürge ülke ve kolonilerde, sömürgecilere karşı kurtuluş savaşları başlayınca emperyalist, ceza yasasıyla yetinmeyerek özel yasalar getirerek düşmanla savaş hukuku uygulamaya başladılar.
 
TMK, bir düşman savaş hukuku yasası mı?
 
TMK'yi anlamak için önce düşmanla savaş hukukunu anlamak gerekir. Şimdi düşmanla savaş hukukuna göre, devlete mağlup olanların temel hakları olamaz. Dürüst yargılanma hakkı uygulanamaz. Devlete mağlup olanlara karşı, suçsuzluk karinesi uygulanamaz. Devlete mağlup olanlara karşı, suç ve cezanın geriye yürümezliği ilkesini uygulanamaz. Yani, Terörle Mücadele Yasası muhalifleri açıkça düşman olarak görüyor. Ve yurttaş ceza yasası onlara uygulanamaz diyor. Yurttaş Ceza Mahkemesi Yasası onlara uygulanamaz diyor. İnfaz açısından da farklı bir infaz sistemi getiriliyor. Hücre tipi infaz sistemini getiriyor. Dolayısıyla bir demokratikleşme ve ya adaletten söz edeceksek öncelikle yasanın tümden kaldırılması gerekiyor.
 
TMK, ilk kez Türkiye'de ne zaman hangi amaçla getirildi? 
 
TMK, Türkiye'de ilk kez 1991 yılında Kürdistan'da yürütülen savaşta "Terörle Mücadele Yasası" olarak yürürlüğe girdi. 1980'li yılların sonlarına doğru Kürt mücadelesinin hızla büyüme başlamasıyla, Kürt mücadelesinin gelişimini bastırmak amacıyla uygulanmaya başlandı. TMK ilk yürürlüğe girdiğinde o zaman İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi başkanıydım. Bu yasaya karşı "Hayır" mitingi yaptık Çağlayan'da. Fakat maalesef toplum duyarsız olduğu için yasayı çok rahat bir şekilde geçirdiler. Yaptığımız tüm itirazlara rağmen Anayasa Mahkemesi bu kararı iptal etmedi. Zamanla bazı maddelerini iptal etti, ama şu anda yine bütün şiddetiyle TMK uygulanıyor. Yani doğrudan düşmanla savaş hukuku anayasası uygulanıyor şu anda. 
 
Peki, kime karşı uygulanıyor? 
 
Başta Kürtlere karşı uygulanıyor. Daha sonra Türkiye'deki farklılıklara, azınlıklara, devlete muhalif olan herkese uygulanıyor.
 
TMK gibi bir yasa Türkiye'yi demokrasi konusunda ne yönde etkiledi?  
 
Türkiye'de 2005 yılında TMK'nin değişmesiyle birlikte ifade özgürlüğü "terör" kapsamına alındı. 12 Eylül Darbesi'nde bile askeri mahkemelerin kriterleri vardı. Örneğin; işkenceye dayalı ifadeler geçerli kabul ediliyordu, ama sahte kimlik olmadan, illegal yazı olmadan askeri mahkemeler sanıklara üyelikten ceza veremiyorlardı. Daha sonra Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) geldi, daha kötü oldu. DGM'den sonra, Özel Yetkili Mahkemeler'le bu haklar daha da kısıtlandı. Fakat AKP döneminde getirilen TMK'nin uygulama alanı çok daha genişledi. AKP, TMK'yi lafzına aykırı bir şekilde uygulanmaya başladı. AKP'lilere muhalif olan herkes düşman kabul edilerek gözaltına alınmaya ve tutuklanmaya başlandı. Şimdi buna, doktrininde soruşturma, tutuklama, gözaltına alma endüstrisi denir. Yani AKP dönemiyle birlikte düşmanla savaş endüstrisi kullanılıyor. Bu nedenle TMK'nin tümden kaldırılması gerekiyor.
 
TMK'nin kaldırılmasının koşulu nedir? Anayasa ile nasıl bir bağı var ya da "yeni" anayasa tartışmalarının merkezinde olmalı mı?
 
 
Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan 10'uncu Yargı Paketi taslak çalışmalarında baktığımızda basına yansıyan kadarıyla, hasta tutukluların ve yaşlıların ev hapsine getirilmesi hazırlığı yapılıyor. Bunlar yeterli değil.
 
TMK'nin kaldırılması için anayasanın tamamının değişmesi gerekir. Çünkü şu andaki anayasa devlet merkezli bir anayasadır. Başta Kürt halkı olmak üzere farklı etnik kökenleri kabul etmeyen, yok sayan bir anayasadır. Yine ifade özgürlüğünü, düşünce özgürlüğünü, toplanma özgürlüğünü, kısıtlayan bir anayasadır. Dolayısıyla yeni baştan başlamak gerekecek. Bu başlangıcı yaparken de öncelikle hukuk kurumlarının, insan hakları kurumlarının, sivil toplum kurumlarını harekete geçirmek gerek. TMK'nin kaldırılması ya da yeni anayasa değişikliğini eğer kitleler sahiplenirse olabilir. Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan 10'uncu Yargı Paketi taslak çalışmalarında baktığımızda basına yansıyan kadarıyla, hasta tutukluların ve yaşlıların ev hapsine getirilmesi hazırlığı yapılıyor. Bunlar yeterli değil. İşin özüne uygun değişiklikler değil. Bir barış ve iyileştirme sürecinden bahsediliyor. Bunun için köklü bir hukuk reformu gereklidir. Gerçek barış da ancak öyle sağlanabilir.
 
Abdullah Öcalan başta olmak üzere tüm bu konuların masaya yatırılacağı yerin Meclis olduğu belirtiliyor. Bu konuda Meclisin rolüne dair neler söylersiniz?
 
Abdullah Öcalan, Meclis'te bir komisyon kurulsun diyor ama tek bir komisyon kurulsun demiyor. Her alanda çok sayıda komisyon önerisi var. O önerileri çok isabetlidir. Eğer her alanda bir komisyon kurulursa bunun görev yetkileri geniş olmalı. Meclis'teki tüm partilerin yanı sıra hukuk kurumları, insan hakları kurumlarından katılımlar da olursa komisyonlar demokratik düşünmede ciddi adımlar atılabilir. Bu komisyonların Meclis'te kurulması halinde verdiği kararlar bağlayıcı olmalı. Kim iktidarda olursa olsun bu Meclis'in kararlarını uygulamalıdır. Meclis'in vereceği kararlardan toplumun da haberi olmalı. Tabii kurulacak bu komisyonlar, Meclis kararlarıyla öncelikle Tayyip Erdoğan'ın yetkilerinin önemli bir kısmının ortadan kaldırılması gerekir. Şu anda bütün yetkiler sadece Erdoğan'da ve her şeye kendisi karar veriyor. Yani tek adam diktatörünün sona ermesi gerekir. Acilen gerçek demokratik bir parlamenter sisteme geçilmesi gerekir. Yani bu tür Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin son bulması gerekir. Ancak o zaman kurulacak komisyonların işlevini yerine getirebilir.
 
MA / Esra Solin Dal
 

Diğer başlıklar

17:32 Ukrayna-Rusya görüşmeleri yarın Çırağan'da yapılacak
16:44 Ahmet Türk: İnfaz düzenlemesi hayal kırıklığı yarattı
16:12 Gergerlioğlu: Türkiye'nin dört bir yanında barış platformları kurulmalı
16:11 Temelli: Gidilecek yol demokratik toplum yoludur
15:26 Özerk Yönetim ve Şam 'anlaşma' için görüştü
15:14 AP Sol Grubu heyeti İlham Ehmed ile görüştü
14:31 İşçilerin grevi 4'üncü gününde: Pes etmeyeceğiz
13:26 ‘Başka Narinler olmasın diye çalışacağız’
12:51 Tülay Hatimoğulları’ndan iktidara: Lafla peynir gemisi yürümez
12:51 İsrail'in Gazze saldırısı: En az 26 kişi yaşamını yitirdi
09:52 Adalet Bakanlığı: Açık cezaevlerinde 4 bin 291 çocuk tutuluyor
09:21 Amed’deki yürüyüşe katılan kadınlar: Öcalan özgür olmadan barış olmaz
09:13 ‘NADA enternasyonal kadın yapısının ilk adımı’
09:10 Curnê Reş Belediyesi'nden ilkler
09:09 Belediye çalışanı çocuğa tacizden tutuklandı
09:08 Eren Keskin: 10. Yargı Paketi’nin çözüm umudunu yeşertecek hiçbir yanı yok
09:08 Ekonomide iyileşme umudu ‘sürecin’ ilerlemesinde
09:07 Peköz: Devletin 'söylerim ama yapmam' tutumu güveni zedeler
09:00 01 HAZİRAN 2025 GÜNDEMİ
08:34 AKP ‘ağırlaştırılmış müebbet’in kapsam dışı bırakılmasını savunamadı
07:48 DEM Parti’nin Kovid-19 düzenlemesi önergesi reddedildi
07:30 Muhalefetin tepki gösterdiği 10’uncu Yargı Paketi komisyondan geçti
02:15 Jin dergi ‘Kayıplar, Kadınlar ve Mücadele’ başlığıyla yayında
02:08 TEV-ÇAND’dan Bavê Teyar’ın ailesine mektup
01:12 Nujiyan Film Festivali sona erdi
00:23 ‘Yüksel Koç’a özgürlük’ yürüyüşü
31/05/2025
23:38 ‘Yargı paketi toplumsal umut ve barış ilkesini gözardı ediyor’
23:17 Schirdewan'dan Dış İlişkiler Dairesi’ne ziyaret
22:29 10 Mart mutabakatı kapsamında üçlü toplantı
22:19 Irak Cumhurbaşkanı ve Başbakanı maaş krizini görüştü
21:23 QSD: Türk yetkililerle görüşme iddiaları yalan
21:15 Artuklu Belediyesi: Kayyım halkı cezalandırıyor
21:01 12’nci yılında anma: Karanlık gider, Gezi kalır
20:50 MHP’li Yıldız: Kovid-19 düzenlemesi gözden çıkarılmadı
20:03 Amedspor Başkanı yeniden Burç Baysal oldu
19:34 Dersim Festivali’nde ‘demokratik toplum’ inşasına çağrı
19:16 Birçok kentte eylem: Gezi ruhuyla direnişi büyüteceğiz
19:09 CHP’den yargı paketi görüşmesinde ‘umut hakkı’ hatırlatması
18:55 Özgür Özel: İmamoğlu’na yapılan kumpasın devamındayız
18:39 Tülay Hatimoğulları: Demokratik toplumu beraber inşa etmeye hazırız
18:19 Gezi yıldönümünde Taksim ablukaya alındı
18:14 Muhalefetin 10’uncu Yargı Paketi’nin geri çekilmesi talebine ret
17:23 AP Sol Grup Eşbaşkanı Schirdewan'dan Kuzey ve Doğru Suriye ziyaret
17:15 Küçükbalaban: İktidar kayıpların akıbetini açıklamalı
17:14 'Barışa Ses Ver' paneli: Sürecin en önemli noktası Öcalan'ın koşullarının düzeltilmesidir
16:52 Kadınlardan ‘Toplumsal çözüm’ yürüyüşü: Öcalan’ın fiziki özgürlüğü sağlanmalı
16:37 10. Yargı Paketi görüşmeleri başladı
16:28 Kadınlar ‘demokratik çözüm’ yürüyüşü için toplandı
16:18 Emeklilerden 'bayram ikramiyesi' tepkisi: Utanç verici
15:42 Toros Tarım işçilerinin grevi 11'nci gününde
15:24 'Kürtçeye statü' talebiyle Ehmedê Xanî Türbesi’ne yürüyüş düzenlenecek
15:12 ‘Umut hakkı’ paneli: Haklar pazarlık konusu yapılamaz
15:09 Ağır hasta tutsaklar Nebioğlu ile Başdaş'ın tahliyesi istendi
15:06 DEM Parti: 10. Yargı Paketi'nin yeniden düzenlenmesi için teklif sunacağız
15:01 CHP’den Seyhan Belediyesi önünde gözaltılara tepki
14:55 Yöre derneklerinden 'süreç' açıklaması: Haklar güvenceye alınsın
14:38 BM’den Türkiye’ye ‘kadınlara soyadı dayatması’ mektubu
14:19 Ekin Ceren anıldı: Mücadelemizde yaşıyor
14:10 Kürt Edebiyatçılar Derneği yeni yönetimini belirledi
13:46 Özerk Yönetim Heyeti Şam’da: Taraflar diyalog sürecini sürdürüyor
13:36 Kayıp yakınları eylemi: 30 yılına giren mücadele sürecek
13:26 İzmir'de binlerce işçi hakları için grevde
13:02 Cumartesi Anneleri’nin eylemi 30’uncu yılında
12:58 ‘Bağımlılıkla mücadele’ çalıştayı: Güçlü bir mücadele hattı oluşturmalıyız
12:00 Tülay Hatimoğulları kayıp yakınları eyleminde: Yüzleşme olmalı
11:47 DEM Parti: Demokrasi için halkın iradesine saygı gösterilmeli
11:17 DBP ve DEM Parti eş genel başkanlarından Gezi mesajı
09:58 İsrail'den Suriye’deki askeri üslere saldırı
09:58 CHP'den olağanüstü toplantı kararı
09:49 Önder ile son söyleşi: Öcalan'ın özgür çalışma koşulları sağlanmalı
09:41 Hezex’te şüpheli uzman çavuş ölümü
09:40 Britanya Dışişleri Bakanlığı'ndan PKK açıklaması: Önemli bir adım
09:10 Ceza hukukçusu Kanar: Yerel yönetim özerkliğini içeren anayasa şart
09:06 'Demokratikleşme adımları olmadan sürecin ilerlemesi mümkün değil'
09:05 Topuz: İktidar medyası süreci zehirleyen bir iç çekirdeğe sahip
09:03 ‘Kadınlar örgütlüğünü büyütmeli’
09:02 Zafer Partililerin Türkiye’den Japonya’ya uzanan ırkçılığı
09:01 61 kişinin öldüğü tekne faciasında cezada artırım
09:00 FilmAmed'e 600'ün üzerinde başvuru
09:00 31 MAYIS 2025 GÜNDEMİ
08:20 İBB'ye 5'inci dalga operasyonu: 47 kişi hakkında gözaltına kararı
30/05/2025
23:32 CPT: Türkiye Kürdistan Bölgesi’ne 128 saldırı düzenledi
23:21 Duruşmada Reşit Kibar'ın kardeşi ve yeğenine gözaltı
22:16 Erdoğan, Zelenski ile telefonda görüştü
22:01 X'in avukatından, İmamoğlu'nun hesabındaki erişim engeli için AYM'ye başvuru
21:54 DEM Parti Kadın Meclisi’nden kadın buluşmaları
21:45 Peyas’ta Dengbêj Divanı kuruldu
20:59 10 yaşındaki çocuk 7 gündür aranıyor
19:46 Narin Güran davasında ceza ve tahliye!
18:52 Amed’teki yürüyüşe katılım çağrısı
18:46 ‘Tecride ve keyfi uygulamalara son verilsin’
18:41 Kartalkaya yangını iddianamesi hazırlandı
18:38 HDK’den emeklilere ziyaret
18:15 Şirnex’teki doğa talanı Meclis gündeminde: 30 bölgede ağaçlar kesiliyor
18:04 Hamit Geylani Şemzînan’da toprağa verildi: Barışı armağan edeceğiz
17:55 Kurtulmuş: Sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmesi Meclis’in görevi
17:44 İstanbul’da 14 öğrenci tahliye edildi
17:38 Nijerya’da sel felaketi: 88 kişi hayatını kaybetti
17:33 19 il için ‘sarı’ meteorolojik uyarı
17:29 Gülistan Kılıç Koçyiğit: 'Kovid-19' düzenlemesini paketten çıkaran AKP'dir
17:22 Proje okullarına yapılan atamalara tepki: Siyasetin arka bahçesi oldu
17:16 AKP-MHP'nin ortak adayı Kurtulmuş için başvuru
17:03 Duygu Bölükbaş davasında sanıklara beraat
16:42 Kurtulmuş ve AKP görüşmesi başladı
16:39 Üniversitelerde hayvan hakları topluluklarının kapatılmasına tepki
16:17 Licê’de şüpheli kadın ölümü
16:01 ÖHD'den revizyon çağrısı: Yargı Paketi'nde 'umut hakkı' olmalı
15:40 Hekime şiddet protesto edildi
15:38 Kurtulmuş: Destek bekliyoruz
Özel: Meclis’in dahil olmadığı süreç başarılı olmaz
15:32 DEM Parti, Meclis Başkan adayı için resmi başvuru yaptı
15:21 Qoser'de şüpheli genç ölümü
14:05 Grevdeki binlerce işçiden yürüyüş
14:02 Kurtulmuş ile Özel’in görüşmesi başladı
13:59 Gazeteci Yıldız Tar hakkında tahliye kararı
13:18 NADA’dan Sudan ve Gazze açıklaması
13:13 Şüpheli kadın ölümünden yargılanan faile tahliye ve beraat
12:26 Sanayi esnafından 'hukuka aykırı' parsel satışına tepki
12:17 Boşandığı kadını ve kızını katleden erkeğe ağırlaştırılmış müebbet
11:51 DEM Parti'nin Meclis Başkanı adayı belli oldu
11:36 'Parlementerler Ağı kadınların siyasetteki gücünü arttıracak'
11:30 113 öğrencide zehirlenme şüphesi
11:20 Aileler İmralı'ya gitmek için başvuruda bulundu
11:17 Temel davasında sanıklar hakkında yakalama kararı
10:38 Yaşam alanları yok edilen ceylan ve keçiler
10:11 İpek Er'in annesi: Yetkililer 'konuşmayın, tutuklayacağız' sözünü tutmadı
09:45 Narin Güran cinayetinde 15 kişinin duruşması başladı
09:14 Kadınlardan yürüyüşe çağrı: Özgürlüğü haykıralım
09:11 Mehmet Bekaroğlu: Barışla herkes kazanacak
09:10 Çukurova'da 11'i ağır 46 hasta tutsak bulunuyor
09:09 Türkyılmaz: İki yönlü çözüme ihtiyaç var; yerinden yönetim ve demokrasi
09:08 Die Linke Genel Sekreteri: PKK artık 'yasa dışı' olarak görülmemeli
09:03 ‘Özgür kadın ile demokratik topluma’ atölyelerinde inşa tartışılıyor
09:02 9 yıldır kızının cenazesini arıyor: Artık başkalarının yüreği yanmasın
09:01 Sanık çocuğa 'istismarı' kabul etti, mahkeme tahliye etti!
09:00 Adalet Komisyonu üyesi Düşünmez: Öcalan özgür olmalı
09:00 30 MAYIS 2025 GÜNDEMİ
29/05/2025
23:13 Avukat Epözdemir cezaevinden çıktı: Mücadele sürecek
22:46 Cizîr’de ‘Dil, Kültür ve Sanat Festivali’ sona erdi
22:32 Avrupalı heyetten Kobanê’ye ziyaret
21:56 ‘Pomza kum ocağıyla Dêrsim doğasına zarar veriliyor ‘
21:44 Maxmur’da Irak hükümetine karşı kitlesel yürüyüş
21:20 Adana'da 3.9 büyüklüğünde deprem
20:47 Çewlêg'te 4.3 büyüklüğünde deprem
20:13 Pêrtag’ta gözaltına alınanlar serbest
20:04 Riha’da Belgesel Film Festivali başladı
19:57 Wan’da gençlik buluşması: Demokratik toplum inşası için mücadele edelim
19:22 Öğrenciler Sena Düzgün için yürüdü
19:08 İdare Mahkemesi'nden Ahmet Özer kararı
19:01 İsrail, Gazze'de ateşkesi kabul etti
18:57 Artemêt’te ‘Kadın Kent Bostanı’ açıldı