ADANA - AATUHAY-DER ve ÖHD, “Hasta mahpuslara özgürlük” eylemi gerçekleştirdi.
Akdeniz Adana Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma Derneği (AATUHAY-DER) ile Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Adana Temsilciliği, “Hasta mahpuslara özgürlük" şiarıyla İnönü Parkı'nda açıklama yaptı. Açıklamaya, tutsak yakınlarının yanı sıra kentteki siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri de katıldı. Ortak açıklamayı yapan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Adana İl Örgütü yöneticisi Yaşar Demir, ağır tecridin, keyfi infaz uygulamalarının, hasta tutsakların yaşam haklarının ihlalinin, ağırlaştırılmış müebbet rejiminin hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmadığını belirtti.
Hasta tutsakların infazlarının ertelenmesi için rapor hazırlamaya yetkili kılınan tek tıbbi merciinin Adli Tıp Kurumu (ATK) olduğunu hatırlatan Demir, bu durumun ATK'yi tekel haline getirdiğini söyledi. ATK'nin yapı itibariyle tarafsız ve bağımsız karar vermeye elverişli olmadığını, bürokratik işleyişi nedeniyle hasta tutsaklara tedavi için aylarca zaman kaybettirdiğini vurgulayan Demir, bu durumun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince “işkence ve insanlık dışı muamele" olarak değerlendirildiğini vurguladı. Demir, ulaştıkları verilere göre Adana Suluca Cezaevi'nde 13, Kürkçüler Cezaevi'nde 22 olmak üzere toplamda 35 hasta tutsağın bulunduğunu, bunlardan 11'inin ise durumunun ağır olduğunu aktardı.
SORUMLULUK ALMA ÇAĞRISI
Hasta tutsakların sağlığa erişimlerinin önündeki engellerin kaldırılmasını isteyen Demir, “İnfaz erteleme talepleri kabul edilerek derhal tahliye edilmelidir. Ağır hasta mahpuslar derhal serbest bırakılmalı ve infaz erteleme kararları bağımsız sağlık kurulları tarafından verilmelidir. Adli Tıp Kurumu'nun tek otorite olması uygulamasına son verilmeli, bilimsel ve tarafsız kurulların görüşleri esas alınmalıdır. İdare ve Gözlem Kurullarının keyfi uygulamalarına derhal son verilmelidir" ifadelerini kullandı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın çağrısında belirttiği "demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınması" konusundaki sözleriyle ısrarlı ve kararlı çözüm iradesini ortaya koyduğunu belirten Demir, "Sayın Öcalan'a yönelik ağırlaştırılmış tecrit uygulaması, yalnızca bireysel bir hak ihlali değil; Türkiye'nin demokratik geleceği ve barış süreci açısından da ciddi bir engel oluşturmaktadır. Bu çağrının karşılık bulabilmesi, İmralı tecrit sisteminin kaldırılması ve Sayın Öcalan'ın toplumsal barışa katkı sunabileceği koşulların yaratılmasıyla mümkündür. Bugün Türkiye'de barışçıl çözüm yollarının önünü açmak, toplumun tüm kesimlerinin eşit yurttaşlık temelinde bir arada yaşamasını sağlamak ve hukukun üstünlüğünü yeniden inşa etmek için, başta hapishaneler olmak üzere tüm devlet kurumlarında insan haklarına saygılı bir reform süreci başlatılmalıdır. Hapishanelerde uygulanan ayrımcı ve keyfi uygulamalara derhal son verilmelidir. Bizler, tüm toplumu ve kamuoyunu bu hak ihlallerine karşı duyarlılık göstermeye, demokratik hukuk devleti mücadelesine destek olmaya ve sorumluluk almaya çağırıyoruz" ifadelerini kullandı.