AMED - Pasûr’un Cixsê kırsal mahallesinde yapılmak istenen GES projesine tepki gösteren mahalleli, projenin geçim kaynaklarını yok edeceğini belirterek, buna karşı mücadele edeceklerini söyledi.
Amed’in Pasûr (Kulp) ilçesine bağlı Cixsê kırsal mahallesinde bulunan ve yerleşim yerine 48 metre uzaklıktaki mera alanında Güneş Enerji Sistemi’ne (GES) kurulmak isteniyor. VBZ adlı İnşaat tarafından 25,71 hektarlık alana kurulması planlanan santral, 30 bin 909 güneş paneli ve 17 MWh kapasiteli lityum-iyon enerji depolama tesisinden oluşuyor. Proje alanı içerisinde çok sayıda mevsimlik akış gösteren kuru dere yataklarının bulunduğu ve projenin yol güzergahının da dere yataklarıyla kesiştiği tespit edilirken, proje Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 23 Ocak’ta “Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) olumlu” kararı verildi. Karar 28 Ocak’ta Diyarbakır Valiliği sitesinde duyuruldu.
Yerleşim yerine yakın olan GES projesini 10 Mart’ta öğrenen mahalleliler, Amed Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu’na başvurdu. Baro, 11 Mart’ta “ÇED Olumlu” iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle Diyarbakır Nöbetçi İdare Mahkemesi’ne başvuruda bulundu.
‘ÇORAK ARAZİ’ HİLESİYLE ÇED ALINDI!
Baro tarafından yapılan başvuruda şirketin, ÇED dosyasında kullandığı “çorak arazi” fotoğraflarının, gerçek mera alanını yansıtmadığına dikkat çekildi. Şirketin, “ÇED Olumlu” kararı aldığı yere dair başvuru da şu ifadeler kullanıldı: “Ayrıca GES faaliyetine açılması planlanan bu mera alanının; ortasında, keşifte ve uydu görüntülerinden rahatça görüleceği üzere, köydeki tüm hayvanların su ihtiyacını karşılayan büyük ve işlevsel bir gölet vardır. ÇED raporu sayfa 67'de ise ‘proje alanında sulak alan yoktur’ denilerek gölet bilinçli bir şekilde gizlenmiştir. Bizim bu hususu tespit etmemiz ve İDK aşamasında yazılı olarak bildirmemiz üzerine, E- ÇED duyurulardaki (online sistemden) alakasız yerin fotoğrafları kaldırılarak, gerçek yerin fotoğrafları eklenmiştir.”
‘TARIM ARAZİLERİNİN BİTİŞİĞİNDE’
Panellerin kurulmak istendiği alanda kuru dere yataklarının bulunduğu ve projenin yol güzergahının da dere yataklarıyla kesiştiğinin tespit edildiğine yer verilen başvuruda, ayrıca diri fay hattı ve heyelan riski olan bir bölgede yapılmak istendiği vurgulandı. Semsur, Riha ve Amed Planlama Bölgesi 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzen Planında K45 paftasında yer almakta olan faaliyet alanının bitişik parsellerinin tarım arazileri olduğunun altı çizilen raporda, “Türkiye'deki en yoğun ipek böcekçiliği ve koza üretimi, davaya konu projenin planlandığı bu köyde yapılmaktadır” denildi.
ESAS ETKİLENECEK YER SAKLANDI!
GES’ten asıl etkilenecek kırsal mahallenin de ÇED raporunda gizlendiğine dikkat çekilen başvuruda, “Davaya konu faaliyetin asıl etkileneceği köy, davaya konu projeye 48 metre uzaklıktaki Buduka köyüdür. ÇED raporu sayfa 13'te 'Proje alanı; Eskiağaçlı Mahalle merkezine 1.760 m mesafede, en yakın yapıya ise uzaklığı yaklaşık 48 metredir' denmektedir. İşte bu 48 metre uzaklıktaki evler, Buduka kırsal mahallesidir. Fakat ÇED raporunda bu gerçeklik gizlenerek, Buduka'nın mera alanı işgali, meşrulaştırılmaya çalışılmıştır” diye belirtildi.
Başvuruda, yine davaya konu projenin, mahallelinin geçim kaynağını yok edeceği ve mahalleliyi yaşam alanlarından göçe zorlayacağı belirtildi. Ayrıca davaya konu elektrik üretim projesinin, gerek devasalığı gerekse depolamalı sistem oluşu nedeniyle oluşacak gerilim hatlarıyla ve elektromanyetik dalgalarla, yurttaşların sağlığını direk riske atacağına işaret edildi.
Projenin 8 ayda tamamlanmasının planlandığına da dikkat çekilen başvuruda, yürütmenin durdurulması da talep edildi.
SAHTECİLİĞE SUÇ DUYURUSU
Amed Barosu, aynı zamanda ÇED raporu oluşturulurken, proje alanı sulak ve yeşillik olmasına rağmen çorak bir alanın fotoğrafının koyulmasına dair de Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına, “Özel evrakta sahtecilik” ve “Görevi kötüye kullanma” suçundan suç duyurusunda bulundu.
ÖZEL SAVAŞ POLİTİKASI
Hukuki süreci yakından takip eden Amed Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu üyesi Ahmet İnan, mahallelinin projeye karşı olduğunu belirtti. Yurttaşların tek işlevsel meralarına karşı mücadele ettiğini kaydeden İnan, “Ortasında büyük bir gölet var. Orada hayvanlar su ihtiyacını karşılıyor” dedi.
GES’in yenilenebilir bir enerji üretimi olduğunu ancak yaşam alanlarına yakın yapılmasının büyük zararlara yol açacağını dile getiren İnan, şöyle devam etti: “Orada hayvanlar otlatılamadığında mahalle yavaş yavaş insansızlaştırılacak. Ha bombayla göç ettirilmişsin, ha böyle bir projeyle. Rant ve sermaye için yapılan GES’te bomba kadar, zehir kadar, yangın kadar etkili olabiliyor. Halkın geçim kaynağı yok ediliyor. Aynı zamanda bir kimliksizleştirme dayatılıyor. Orada halk kendi dili, giyim tarzı, kültürü, düğünleriyle, sisteme, endüstriye bağlı olmadan kendi öz üretimini yapabiliyor. Bunların hepsi de yok olacak. Ekolojinin biyo-çeşitlilik boyutu da çok önemli ama bir yandan da özel savaş politikası olarak değerlendiriyoruz. Doğadan rant sağlamanın, doğayı sermayeye açmanın yanında aynı zamanda bir halkı kimliksizleştirmedir” ifadelerinde bulundu.
MAHKEMELER VE BİLİRKİŞİLERİN TUTUMU
Doğa talanına karşı mahkemelerin keyfi kararlar verdiğini, inceleme yapan bilirkişi heyetlerinin de yetkinlik konusunda yeterli olmadığını kaydeden İnan, “Licê’nin kırsal Mızrak Mahallesi’nde yapılacak bakır madeni projesi için yetkilendirilen bilirkişi üyesi şu cümleyi kurmuş: ‘Burada maden yapılmaması için hiçbir sebep yok.’ Bir maden bilirkişisi, o maden projesinin yer altı su kaynaklarına etkisini, mesafesini ölçmesi gerekirken, bir cümleyle bunu yazmış. Tüm bunlar aslında kararlarında nasıl alındığını gösteriyor” diyerek, hukuki mücadeleyi de sürdüreceklerini belirtti.
MAHALLELİ TEPKİLİ
Mahallede yaşayan yurttaşlar doğalarının, mera alanlarının ranta açılmasına karşı tepkili. Projenin yapılacağı alanın faydalanabildikleri tek mera alanı olduğunu söyleyen Şener Yıldız, “Mahallelinin yüzde 60’ının hayvanları var ve bu alanda otlatıyorlar. Hayvan otlatacak başka bir yer yok. Hükümette başka yer kalmamış bizim toprağımıza, alanımıza girmiş. Burayı peşkeş çekiyor. Ne olursa olsun bu toprak için mücadele edeceğiz. Bu topraklarda bu projenin olmasını istemiyoruz” tepkisinde bulundu.
‘GES YAPILMASINI İSTEMİYORUZ’
Cixsê’de doğup büyüdüğünü dile getiren Kudret Güzel, “Burada hayvancılıkla uğraşıyoruz. Eskiden tarım yapıyorduk şimdi o da yok. GES’in burada yapılmasını istemiyoruz. Hayvanlarımızı otlatamayız. Projenin hayata geçmesi sonrası burada yaşayamayız” dedi.
Proje alanı olarak belirlenen yerin hayvanlarını otlattıkları mera alanı olduğunu vurgulayan yurttaş Zarife Tanrıkulu, “Bu proje bize, insanlara, toprağa zarar veriyor. Burada yaşıyoruz; bu ağaçlarımızı nereye götürelim, nereye gidelim? Hayvanlarımızı nereye götürüp, otlatalım? Burası geçim yerimiz, burada GES yapılmasını istemiyoruz” diye belirtti.
‘YAŞAMIMIZI KORUYAMAYIZ’
Sarım Havzası Koruma Derneği Başkanı Emin Turhanlı da, GES projesine karşı olduklarının altını çizdi. Güneş Enerjisi’ne karşı olmadıklarını ancak yerleşim yerlerine yakın kurulmasını da kabul etmediklerini vurgulayan Turhanlı, “ Bunun zararlarını halka anlatarak mücadele edeceğiz. Sen bu doğal alanları tükettiğin zaman kendini de tüketmiş oluyorsun. Yaşam alanı diye bir yer kalmayınca yaşamda bitecek. Yaşam biçimimiz biyo-çeşitlilik üzerinedir. Eğer biz bu çeşitliliği koruyamazsak yaşamımızı da koruyamayız” şeklinde konuştu.
Elif Aydın ise, “Bu enerji bize, köyümüze, hayvanlarımıza zarar veriyor. İnsan bunu burada yapar mı? Çocuklarımızı burada büyüttük, çobanlık yaptık, yaşlandık. Bu projenin yapılmasını istemiyoruz. Bize zarar verecek” diye kaydetti.
MA / Rukiye Payiz Adıgüzel