İZMİR - Ekonomik kriz ve niteliksiz eğitim gibi birçok sorunla mücadele eden üniversite öğrencileri, laik, demokratik, bilimsel eğitiminin verildiği özerk üniversite talebinde bulundu.
Derinleşen ekonomik kriz ve her geçen gün artan siyasal baskı en fazla gençleri etkiliyor. Öğrenciler, Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) verdiği 3 bin TL ile barınma, beslenme ve eğitimlerini sürdürmeye çalışıyor. Birçok üniversite öğrencisi hem çalışıp hem de eğitimlerini sürdürmek zorunda bırakılıyor. Ekonomik sorunların yanı sıra siyasallaşan üniversite yönetimleri de öğrencilerin laik, bilimsel ve demokratik eğitim almasının önünde büyük engel oluşturuyor. Özellikle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik soruşturma sonrası başlayan protestolara öncülük eden üniversite öğrencileri baskı altına alınmaya çalışılıyor.
Özgürlükçü Gençlik Üyesi Helin Randa ve Devrimci Öğrenci Birliği Üyesi Özge Töpçi, üniversite öğrencilerinin sorunlarına ve taleplerine dair konuştu.
SORUNLAR VE TALEPLER
Ekonomik krizin gençler, çocuklar, kadınlar ve işçiler üzerinde büyük bir baskı oluşturduğuna dikkat çeken Helin Randa, bu krizden dolayı üniveriste öğrencilerinin daha özgün problemlernin olduğunu aktardı. Ekonomik krizin sertleşmesi ile birlikte üniversite öğrencilerinin barınma ve beslenme sorunlarının daha da büyüdüğüne işaret eden Helin Randa, "Buna karşı öğrenciler bu sorunların çözümünün örgütlenmeden geçtiğinin de farkında. Bu yüzden liselerde ve üniversitelerde komisyonlar kurmaya başladık. Bunun yanında Öğrenci Temsilci Kurulu (ÖTK) talebimiz var, cinsel tacizi önleme birimi talebimiz geçerli. Bu talepleri hareketliliği kullanarak kazanıma dönüştürmek istiyoruz. Kadın öğrenciler olarak da erkek öğrencilerin ve akademisyenlerin sözlü ve fiziksel tacizlerine maruz kalıyoruz. Buna karşı tacizci akademisyenlerin okuldan atılmadığı ve ceza almadığı ancak öğrencilerin mücadelesi sonucu temsili cezalar aldığını görüyoruz. Bir pede ulaşmak bile müthiş bir zorluk. Kampüslerde bunun için imza topladığımız zamanlarda bile Özel Güvenlik Birimi (ÖGB)'leri ve faşistler tarafından tehdide veya baskıya maruz kaldığımız oluyor. Okul içinde en küçük örgütlenmemiz bile engellenmeye çalışılıyor" dedi.
'ÖĞRENCİLERİN ÖFKESİ SOKAĞA YANSIDI'
Son dönemlerde üniversiteyi bırakan öğrencilerin sayısında artış olduğunu belirten Helin Randa, niteliksiz eğitimden dolayı öğrencilerin mezun olduktan sonra nitelikli işler yapamadığını söyledi. İBB'ye yönelik soruşturma sonrası başlayan protestolara değinen Helin Randa, "Öğrenci gençliğin yıllardır biriken öfkesinin sokağa yansıdığı bir durum var. Buna karşı kalelerimiz dediğimiz üniversitelerde hareketlilik başladı. İstanbul Üniversitesi'ndeki barikatın yıkılmasından ODTÜ'deki boykota, Ege Üniversitesi ve 9 Eylül Üniversitesi'ndeki direnişlere kadar birçok eylemsellik oldu. Öğrencilerin bu hareketliliği örgütlü bir güce dönüşmesi AKP-MHP iktidarını oldukça korkutuyor. Bu yüzdendir ki üniversitelerdeki yönetimleri bir araç olarak kullanıyorlar ve başta aktif sol siyaset yürüten gençler olmak üzere ses çıkaran bütün öğrencileri baskılamaya yıldırmaya çalışıyorlar. Buradaki amaç bu hareket sönümlenmesi. Ancak bu yıldırma politikalarının boşa olduğunu öğrenciler eylemlerine halen devam ederek gösteriyor. Son dönemlerde KYK yurtlarından öğrenciler atılıyor. Bu eylemlere katılan ve demokratik hakları için sokağa dökülen öğrenciler yurtlardan hukuksuza atılıyor. Bu da baskı ve yıldırma politikasının bir parçası" dedi.
'YAŞAM MÜCADELESİ VERİYORUZ'
Özge Töpçi de gençlerin ekonomik kriz ve işsizlik sarmalında boğuştuğuna ve bu sorunlarla mücadele etmeye çalıştıklarına dikkat çekti. Üniversitelerin sermayeye peşkeş çekildiğini kaydeden Özge Töpçi, "Öğrenciler bir noktada işçileştiriliyor. MESEM gibi projelerle bunun liselere kadar düştüğünü görüyoruz. Çocuk işçiliğinin önü açılıyor, düşük ücretle emek sömürüsüne maruz bırakılıyoruz. Parasız eğitim taleplerimiz yükselmesine rağmen bu taleplerimiz karşılık bulmuyor. Öğrenciler bir yandan da YÖK faşizmine karşı mücadele ediyor. Üniversiteler YÖK'e bağlı olduğu için özerkliğini kaybetmiş durumda ve kayyum rektörlerle boğuşmak zorunda kalıyoruz. Öğrenci kulüpleri sürekli olarak kapatılıyor. Niteliksiz yurtlar ve yemekhanelerde yaşam mücadelesi veriyoruz. Zeren Ertaş da olduğu gibi KHK'larda katlediliyoruz. Sibel Ünlü, yemekhane kartında son bir lirası kalmasına karşın intihara sürüklendi. Anadilde eğitim, üniversitelerin özerkliğini, YÖK faşizminin artık üniversitelerimizden gitmesini ve kendi kampüslerimizin sahiplerinin öğrenciler olmasını talep ediyoruz. Nitelikli barınma ve beslenmenin yanı sıra ulaşım zammına karşı indirim taleplerimiz devam ediyor. Ataerkil eğitim sistemin sona ermesini istiyoruz" dedi.
Üniversitelerde anadilde eğitim olması gerektiğini de vurgulayan Özge Töpçi, "Anadile eğitim olmadığı için Kürt öğrenciler her defasında farklı sorunlarla karşılaşıyor. Demokratik, laik, nitelikli, ücretsiz ve anadilde eğitim istiyoruz" diye konuştu.
MA / Uğurcan Boztaş