HABER MERKEZİ - Avusturya eski Cumhurbaşkanı Heinz Fischer ve siyasetçiler, Abdullah Öcalan’ın cesur bir adım attığını belirterek, "Öcalan’ın mesajı dikkate alınmalı ve buna uygun bir çözüm yolu bulunmalıdır” vurgusu yaptı.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta kamuoyuyla paylaşılan mesajında “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın yankıları sürüyor. Dünyaca tanınmış bilim insanları, akademisyen, gazeteci, sanatçı, siyasetçi ve Nobel ödüllü yazarlar, Abdullah Öcalan’ın çağrısına destek verdi.
Avusturya eski Cumhurbaşkanı Heinz Fischer, Viyana Yeşiller Partisi Milletvekili Heidi Sequenz, Viyanalı Avukat Clemens Lahner, Siyasetçi ve Dış Politika Uzmanı Ewa Ernst-Dziedzic, Avusturya Yeşiller Partisi Milletvekili Berivan Aslan, Fırat Haber Ajansı’na değerlendirmelerde bulunarak, Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması gerektiğini belirterek, Türkiye’ye somut adım atma çağrısında bulundu.
FISCHER: HÜKÜMET BARIŞA YÖNELİK ADIM ATMALI
Avusturya eski Cumhurbaşkanı Heinz Fischer, Türkiye ile Kürtler arasında yıllardır süren çatışmanın çözülebilmesi için her iki tarafın da adım atması gerektiğini belirtti. Fischer, Abdullah Öcalan’ın barışa yönelik attığı adımın önemli olduğunu söyleyerek, Türkiye’nin de buna karşılık vermesi gerektiğini ifade etti. Fischer, Türkiye’de uzun yıllardır süregelen Kürt sorununun çözümü için bir fırsat doğduğunu kaydederek, "Türkiye hükümeti ile Kürt halkı arasında yıllardır çözülemeyen bir çatışma yaşandı. Eğer bugün bu sorunun çözülmesi veya en azından azaltılması için bir fırsat varsa, her iki tarafın da adım atması gerekir. Öcalan cesur bir adım attı. Türk hükümeti de Kürt halkına doğru yaklaşmalı. Ancak iki taraf da kararlı bir şekilde barış için çaba gösterirse başarıya ulaşılabilir” dedi.
‘FIRSAT DEĞERLENDİRMELİDİR’
Fischer, Abdullah Öcalan’ı uzun yıllardır tanıdığını ve onun Türkiye’deki siyasal tarih içerisindeki yerini yakından takip ettiğini ifade ederek, son gelişmelere ilişkin şu ifadeleri kullandı: “86 yaşındayım ve Öcalan’ın tutuklanmasından önceki süreci hatırlıyorum. O dönem her iki taraftan da çok sayıda insan hayatını kaybetti. Sonrasında ise Öcalan, İmralı’ya hapsedildi ve bu durum yıllarca çözümsüz bir problem olarak kaldı. Ancak Öcalan, geçmişte mümkün olmayan önemli bir adım atıyor ve PKK ile Kürtlere ‘silahı bırakma’ çağrısında bulunuyorsa, bu fırsat değerlendirilmelidir. Türk hükümeti de bu çağrıya olumlu bir yanıt vererek barışa yönelik bir adım atmalıdır. Barış süreçleri ancak karşılıklı adımlarla ilerler, tek taraflı adımlarla ilerlemez. Bir çatışmanın çözülmesi için iki tarafın da hareket etmesi gerekir. Bir taraf bir adım attığında, diğer taraf da karşılık vermelidir. Öcalan, birinci adımı atmıştır. Eğer hükümet de kamuoyuna açık şekilde bir karşılık verirse, kalıcı bir barış için önemli bir yol alınabilir. Öcalan’ın mesajı dikkate alınmalı ve buna uygun bir çözüm yolu bulunmalıdır."
‘ŞİMDİ BARIŞ İÇİN ÖNEMLİ BİR FIRSAT VAR’
Heinz Fischer, geçmişte Batı demokrasilerinin de Türkiye, Abdullah Öcalan ve PKK ile ilgili çeşitli çözüm girişimlerinin olduğunu, ancak çoğunun başarısızlıkla sonuçlandığını belirtti. Ancak şimdi gerçek bir fırsatın doğduğunu belirten Fischer, "Son 20 yılda Batı demokrasilerinde bu soruna yönelik birçok çözüm önerisi geliştirildi. Bunların çoğu başarısız oldu. Ancak şimdi elimizde gerçek bir fırsat var ve bu değerlendirilmelidir. En sert taş bile üzerine sürekli su aktığında şekil değiştirir. Yıllarca süren çabaların çoğu sonuçsuz kaldı, ama bugün bir şans doğdu. Eğer bu fırsat değerlendirilmezse, büyük bir kayıp olur. Her iki taraf da barış için adım atmalı ve bu sorunu kalıcı olarak çözmelidir” diye belirtti.
SEQUENZ: ÖCALAN'IN ADIMI KARŞILIKSIZ KALMAMALI
Viyana Yeşiller Partisi Milletvekili Heidi Sequenz, Abdullah Öcalan’ın attığı barış adımının son derece önemli ve cesur olduğuna dikkat çekerek, Türkiye’nin de buna karşılık vermesi gerektiğini vurguladı. Heidi Sequenz, "Öcalan’ın attığı bu adım sadece önemli değil, aynı zamanda son derece cesur. ‘Askeri çatışmalara son veriyoruz’ demek büyük bir adımdır. Ancak bu noktada Türkiye tarafından da karşılık gelmesi gerekir. Maalesef şu ana kadar böyle bir adım göremiyoruz. Kürtlere yönelik saldırılar devam ediyor. Bu güven ortamını zedeliyor. Son dönemde Rojava’da bir aileye yapılan saldırıyı ve ölen sivilleri okudum. Bu tür olaylar kesinlikle güveni sarsıyor ve barış sürecine zarar veriyor” diye konuştu.
'AVRUPA ÖCALAN'IN BARIŞ TEKLİFİNİ GÜNDEME ALMALI'
Heidi Sequenz, Avrupa Birliği devlet başkanlarının ve genel olarak Avrupa’nın Abdullah Öcalan’ın barış çağrısını dikkate alması gerektiğine dikkat çekerek, "Gerçekten önemli olan, Avrupa Birliği devlet başkanlarının ve Avrupa’nın, genel olarak Öcalan’ın bu barış teklifini gündeme alması ve geniş bir kamuoyuna duyurmasıdır. Aksi takdirde, bu girişim etkili olamaz. Öcalan’ın mesajı dünyaya güçlü bir şekilde duyurulmayı hak ediyor. Abdullah Öcalan’ın uzun yıllardır tek kişilik hücrede tutulması insanlık dışı bir uygulamadır. Derhal serbest bırakılması gerekiyor. Hiç kimse bu kadar uzun süre tecritte tutulmayı hak etmez. Türk hükümeti, bu durumu derhal değiştirmeli ve Öcalan’ın acilen serbest bırakılmasını sağlamalıdır. Daha ne kadar İmralı’da tecrit altında tutulacak” diye sordu.
LAHNER: ÖCALAN GÜÇLÜ BİR SEMBOL
Viyanalı Avukat Clemens Lahner, Abdullah Öcalan’ın yaptığı barış çağrısını, samimi ve kalıcı bir çözüm için önemli bir girişim olarak değerlendirdi. Lahner, Türkiye’nin bu fırsatı değerlendirmesi ve Kürt halkıyla ciddi müzakereler yürütmesi gerektiğini söyleyerek, “Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrı, Kürt ve Türk halkları için kalıcı bir barışa yönelik ciddi bir girişimdir. Bu çok önemli bir inisiyatif ve umuyoruz ki Türkiye, bu fırsatı değerlendirerek Kürt Özgürlük Hareketi'yle ciddi müzakerelere başlar. Öcalan uzun yıllardır tecrit altında tutuluyor. Türkiye onu ‘terörist’ olarak tanımlıyor ancak Kürt halkı için Öcalan, bir temsilci ve güçlü bir sembol. Onun barış sürecinde oynayacağı rol çok önemli. Askeri yöntemlerle bu çatışma kazanılamaz. Ne Kürt Özgürlük Hareketi ne de Türk ordusu, askeri bir zafer elde edebilir. Bu nedenle tek çözüm yolu, siyasi ve demokratik bir anlaşmadır. Uluslararası dayanışma önemlidir. İnsan hakları de evrenseldir. Uluslararası dayanışma çok önemli. İnsan haklarından bahsediyorsak, bu hakların herkes için geçerli olması gerektiğini unutmamalıyız. İnsan hakları ya herkes için vardır ya da hiç kimse için yoktur. Kürt halkının hakları da bizim haklarımız kadar önemlidir. Bir halkın hakları ihlal edildiğinde, herkesin hakları tehlikeye girer. Bu yüzden birlikte durmalı, konuşmalı ve ortak bir çözüm bulmalıyız” ifadelerini kullandı.
EWA ERNST-DZIEDZIC: TÜRKİYE ADIM ATMAYA HAZIR DEĞİL
Avusturyalı Siyasetçi ve Dış Politika Uzmanı Ewa Ernst-Dziedzic, Türkiye’nin Kürt halkına yönelik baskılarının hala devam ettiğini ve barış sürecine samimi bir şekilde yaklaşmadığını belirtti. Ewa Ernst-Dziedzic, Abdullah Öcalan’ın uzun yıllardır hukuksuz bir şekilde tecrit altında tutulduğunu vurgulayarak, serbest bırakılması gerektiğini söyledi. Ewa Ernst-Dziedzic, “Öcalan, çok uzun süredir hukuksuz bir şekilde ağır tecrit altında tutuluyor ve artık serbest bırakılmalı. Kürtler, müzakerelere ve ateşkese hazır olduklarını defalarca ifade etti ama bu hep tek taraflı oldu. Türkiye, hiçbir zaman karşılık vermedi ve hala barış için somut bir adım atmıyor. Suriye’de de Kürtler, büyük bir barış ve uzlaşma umudu taşıyor ve devlet içinde bir rol oynayabilirler. Ancak ben, bu sürecin başarılı olacağından şüpheliyim. Çünkü Kürtlerle 8 maddelik bir anlaşma imzalanmasının hemen ardından, Suriye Devlet Başkanı’nın ülkenin tek hâkimi olduğu ve İslam’ın resmi din olarak kabul edileceği açıklandı. Kürtler ve diğer azınlıklar hızla unutuldu, kadın hakları da göz ardı edildi" dedi.
‘ERDOĞAN’IN BARIŞA İLGİSİ YOK’
Ewa Ernst-Dziedzic, Türkiye’nin şu anda barış sürecine gerçekten bağlı olmadığına ve Kürt halkı ile muhalefete yönelik baskıların devam ettiğine dikkat çekerek, "Türkiye’de baskılar sürüyor, Kürtlere ve muhalefete yönelik baskılar artarak devam ediyor, insanlar tutuklanıyor. Kimse Erdoğan’ın gerçekten barışla ilgilendiğine güvenmemeli” diye belirtti.
BERİVAN ASLAN: SÜREÇ ULUSLARARASI GÖZETİM ALTINA ALINMALI
Avusturya Yeşiller Partisi Milletvekili Berivan Aslan, Türkiye’deki sürecin uluslararası toplum tarafından daha fazla denetlenmesi gerektiğini kaydederek, barışın sağlanabilmesi için diplomasiye daha fazla önem verilmesi gerektiğini belirtti. Berivan Aslan, "Gerçek şu ki, ölerek kardeş olamayız. Kürt halkı ve diğer halklar, onurlu bir yaşam hakkına sahiptir. Ancak bu sürecin, uluslararası aktörler tarafından daha yakından izlenmesi gerekiyor. Barış süreci başlamalı ve bu kez geçmişteki başarısız deneyimlerden ders çıkarılarak daha sağlam temellere oturtulmalı" ifadelerini kullandı.
'ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPMAYA HAZIRIZ’
Berivan Aslan, barış sürecinin başarılı olabilmesi için uluslararası aktörlerin daha aktif rol alması gerektiğini belirterek şu değerlendirmeyi yaptı: "Daha güçlü bir barış süreci için uluslararası aktörlerin sürece dahil olması gerektiğine inanıyorum. Diplomasi, bu sürecin merkezine yerleştirilmelidir. Sağlam bir barış süreci sadece Kürtler için değil, Avrupa ve tüm dünya için de önemlidir. Biz siyasetçiler olarak üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Kürt halkı çok mücadele etti, çok yoruldu ve çok kayıp verdi. Dünyanın onlar için bir yetimhaneye dönüşmesine izin vermemeliyiz. Artık bu dünyada çocukların yetim muamelesi görmesini engellemeliyiz."