İSTANBUL - İnsan hakları savunucuları, yeni süreçte devletin ilk olarak hasta tutsakları tahliye etmesi gerektiğini belirtiyor. İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, "Hasta mahpuslarla ilgili mevzuat değişikliğine ihtiyaç var" dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" gündemdeki yerini korurken, çağrı sonrası gözlerin çevrili olduğu devletten henüz bir adım atılmadı. İnsan hakları örgütleri ise sürecin ilk adımı olarak hasta tutsakların tahliye edilmesine dair çağrılar yapıyor.
BİN 517 HASTA TUTSAK
İHD verilerine göre cezaevlerinde 651’i ağır en az bin 517 hasta tutsak bulunuyor. İHD'ye göre 2024 yılının 9 ayında en az 50 tutuklu hayatını kaybetti.
'SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNÜ İSTİYORUZ'
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Başkan Gülseren Yoleri, yeni süreçte öncelikle hasta tutsak hastaların serbest bırakılması gerektiğini söyledi. Çözüm süreçlerinde demokratik ve insan haklarına ilişkin taleplerin önemli olduğunu belirten Gülseren Yoleri, "Çünkü bu süreçlerde topluma barış ve huzur sözleri veriliyor. Devletin yaşanan hukuksuzluklara son vermesi bekleniyor. Örneğin Öcalan’ın çağrısı yayınlandığında herkes ‘devlet hangi adımı atacak, toplumun sorunları çözülecek mi?’ sorusunu sordu. Devletin de adım atması gerekiyor. Çünkü bu süreç aynı zamanda devletin girişimiyle de devam eden bir süreç. Hak ve özgürlükler ile hasta tutsaklara yönelik sorunların çözülmesini istiyoruz. İnsan hakları savunucuları olarak insan haklarının esas alınması gerektiğini ifade ediyoruz. Ama öncelikle yaşamsal sorunların çözülmesini istiyoruz” dedi.
'HASTA TUTSAKLAR TAHLİYE EDİLMELİ'
Hasta tutsakların sağlık durumunun bu sürece malzeme edilmeyecek kadar acil olduğunu ve biran önce tahliye edilmeleri gerektiğinin altını çizen Gülseren Yoleri, Cumhurbaşkanının hasta tutsaklara ilişkin af yetkisine işaret etti. Gülseren Yoleri, “Cumhurbaşkanı yetkisini ayrımcı bir şekilde kullanıyor. Sivas katliamı ve Hizbullah sanıklar hakkında yetkisini kullandı. Ancak diğer mahpuslar için bu yetkisini kullanmadı. Haksız şekilde içeride tutulan herkes serbest bırakılmalıdır. Bu süreçte hasta mahpuslarla ilgili bir mevzuat değişikliğine ihtiyaç var. Hasta mahpuslar bu süreçlerin malzemesi edilmeyecek kadar temel insan haklarını içeriyor. Onun için hukuki bir güvenceye alınmalıdır. Ardından bütün hasta mahpuslar serbest bırakılmalıdır" ifadelerini kullandı.
ATK RAPORLARI
Gülseren Yoleri, tutsakların sağlık sorunlarına dair ATK'nin devlet yanlısı raporlar verdiğini belirterek, "ATK’nin tarafsızlığı tartışılan bir konu. Çünkü raporlar Adalet Bakanlığı’na bağlı ve maaşları devletçe ödenen uzmanlar tarafından hazırlanıyor. Dolayısıyla devletin politikasıyla paralel birtakım politikalar yürütmesi çok olasıdır. Yine ‘toplum güvenliği’ kriterine ise baktığımızda ATK diyelim ki, ‘Cezaevinde kalamaz’ raporu verdi. Bu kez İnfaz Savcılığı emniyete soruyor ve diyor ki, ‘Bu kişiyi serbest bırakırsam toplum güvenliği tehdit altında kalır mı, kalmaz mı?' Emniyetin verdiği cevap üzerine İnfaz Savcılığı kararını veriyor. Burada en çarpıcı örnek Abdullah Turan’dır. ATK serbest bırakılması gerektiğine ilişkin rapor vermesine rağmen aylarca serbest bırakılmadı. Turan ağır hasta idi ve boynundan aşağı felçliydi. Böyle bir insana emniyet ‘toplum güvenliğini tehdit eder’ yönünde rapor yazdı. Aylarca hapishanede tutuldu. Dolayısıyla ATK ve ‘toplum tehdidi’ kriteri oldukça taraflı bir şekilde değerlendirildiği görülüyor.”
MA / Ömer İbrahimoğlu