İSTANBUL - İstanbul Barosu yöneticileri hakkındaki dava duruşması ertelendi. Mahkeme, TBB’nin müdahillik talebini kabul ederek, tutsak yönetici Fırat Epözdemir’in gelecek duruşmada SEGBİS ile savunmasının alınmasına karar verdi.
İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ile baronun yönetim kurulu üyelerinin görevlerine son verilmesi ve yeni yönetim seçilmesi talebiyle açılan davanın duruşması görüldü. Kaboğlu ve baronun yönetim kurulu üyelerinin Kuzey ve Doğu Suriye’de SİHA saldırısıyla katledilen gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan ile ilgili yaptıkları açıklamayla suçlandığı davanın duruşması, 27'nci Ağır Ceza Mahkemesi salonunda görüldü. Duruşmayı ulusal ve uluslararası çok sayıda siyasi parti, sendika, kurum ve kuruluş temsilcisi izledi.
Duruşma, kimlik tespitinin ardından başladı. Mahkeme, davaya müdahil olmak isteyen 100'e yakın kurumun talebini reddetti.
EPÖZDEMİR’İN GETİRİLMEMESİNE TEPKİ
İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyesi Fırat Epözdemir’in avukatı Baran Doğan, müvekkilinin salona getirilmesi gerektiğini ancak getirilmediğini vurguladı. Doğan, "Fırat Epözdemir burada olmalıydı. Fırat SEGİS ile bağlanmak istemiş ama siz kabul etmemişsiniz. Dolayısıyla Fırat burada olmadan bu dava yapılamaz. Davanın görülmesi şartları oluşmamıştır. Biz Fırat Epözdemir'in duruşmaya getirilerek, savunmasının alınmasını talep ediyoruz" dedi.
Mahkeme, talebi not ederek, duruşmaya devam kararı verdi.
‘AYKIRILIK’ VURGUSU
İstanbul Baro Başkanı İbrahim Kaboğlu, davanın Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılmasının Anayasa’ya aykırı olduğunu ve davanın özünde 81 baroya açıldığını ifade etti. Kaboğlu, Anayasa’ya aykırılık sebeplerini şöyle açıkladı: “Baronun amaç dışı faaliyetlerinin değerlendirilmesi ancak idari yargının konusu olabilir. Bu yönde Asliye Hukuk Mahkemeleri'ne yetki veren kanun maddesi Anayasaya aykırıdır. Yerel yönetimlerin görev ve yetkileri idari yargıdayken, baroların yargılanmasının adli yargıda olması Anayasa 135 ve Avukatlık Kanunu 76'ya aykırı olarak eşitlik ilkesine aykırıdır. Baroların böyle bir sürece tabi tutulması hukuk güvenliği açısından belirsizlik yaratmaktadır" diye kaydetti.
DOSYANIN AYM’YE GÖNDERİLMESİ TALEBİ
"Amaç dışı faaliyet” suçlamasının nedeninin somut olmadığını vurgulayan Kaboğlu, şunları söyledi: "Baroların görevlerine ilişkin Avukatlık Kanunu insan hakları konusunda barolara geniş yetki veriyor. Amaç dışı faaliyetle kastedilenin yasal olarak somutlaştırılmaması hukuk güvenliğini ortadan kaldırmaktadır."
Anayasa’ya aykırılık itirazlarının dikkate alınması gerektiğini vurgulayan Kaboğlu, "Uluslararası sözleşme ve ilkelere göre avukatların adli hizmetlerini güvenle, herhangi bir müdahaleye maruz kalmadan yürütmesi gerekir. Anayasa aykırılık itirazlarımızın ciddiyetle ele alınmasını ve dosyanın Anayasaya Mahkemesi’ne (AYM) gönderilmesini talep ediyoruz” dedi.
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ VURGUSU
Eski İstanbul Baro Başkanı Turgut Kazan, "Baro bu yöntemle susturulacak olursa savunma ve adil yargılanma hakkı Türkiye’de ölür. Baroların toplumun hukuk devletinden yararlanmasının ölmesi demektir. Bu dava güvencenin yıkılması demektir. Basit usulden bu davanın görülemeyeceğini düşünüyorum. Savcılık propaganda yapıldığını kabul ediyor. Propaganda, 'manevi anlamda örgüte katkı sağlamaktır' diyor. Benim bunları geniş geniş anlatmam lazım. AYM, Yargıtay nasıl karar verdi, bunları anlatmam lazım. Bunları basit usul ile nasıl anlatayım?" ifadelerini kullandı.
Kazan, devamla şunları kaydetti: “'Biji serok Apo' diye slogan atıldı. Mahkeme ceza vermek için direndi. Ama Yargıtay ifade özgürlüğü kapsamında olduğuna dair karar verdi. Savcılık 'propaganda olumlu etki yaratmaktadır' diyor. 'Selam selam İmralı'ya bin selam' bu tür ifadeler de suç sayılmadı ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirildi. Fakat bize böyle bir soruşturma açıldı. Burada bütün meslektaşlarımızın güvenceli avukatlık yapma ortamları kaldırılıyor. AYM talebenin değerlendirilmesini talep ediyorum" dedi.
'BAROLAR ÇOK ÖNEMLİDİR'
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan ise, "İl baroları başkanları aynı zamanda TBB Genel Kurulu üyesidir. Haliyle Kaboğlu, bir genel kurul üyesidir. Bu nedenle TBB'nin davaya müdahilik istemlerinin kabul görmesi için tüm şartlar oluşmuştur. Hukuktan uzak bir davadır. Baronun bu faaliyeti amacına uygundur. Aslında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da bunu kabul ediyor. Zaten görevinden doğduğunu kabul etmeseydi Adalet Bakanlığı soruşturma izni beklemeksizin bunu yapabilirdi. Haliyle görevinden doğan hiçbir konuda artık baroya ‘Amacının dışında bir faaliyet gösteriyorsun’ diyemezsiniz. Hepimize dönük bir müdahalenin ayak sesleri olduğu kaygısıyla buradayız, barolar burada. Türkiye’nin her döneminde yargı baskı altında olabilir. Yargı baskı altında olduğunda meslek örgütleri çok önemlidir. Herkesin sustuğu yerde birileri en azından doğruyu söyleyebilsin. Barolar çok önemlidir. Çünkü herkesin sustuğu yerde barolar konuşabilirler. Bağımsız kalma yetkisi olan avukatların tanıma yetkisini Meclis veriyor. Meclis, 'Özgürce bu alanda savunma yap' diyor. Ayşe Barım'la ilgili mahkeme tahliye kararı verdi. Hakimle ilgili soruşturma başlattı ve onu başka bir mahkemeye gönderdi, öğrendiğimiz kadar. Bu o kadar acı ki. Sırf hukuki bir yorumu nezdinde hakimi bir yerden alıp başka yere alırsanız hukuktan bahsedemeyiz. Peki buna kim ses çıkaracak. Hakimin bağımsızlığının olmadığı yer de kim ses çıkaracak. Tabi ki barolar ses çıkaracak" şeklinde konuştu.
KARAR
Mahkeme heyeti, TBB’nin müdahilinin kabulüne, dosyanın idari mahkemeye gönderilme talebinin reddine, İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyesi Fırat Epözdemir’in gelecek duruşmada SEGBİS ile savunmasının alınmasına karar verdi. Duruşma 21 Mart tarihine erteledi.