PKK Lideri Abdullah Öcalan'la yapılan görüşmelerle birlikte Kürt sorununa dair başlatılan tartışmaları Mezopotamya Ajansı'na (MA) değerlendiren akademisyen-yazar Mümtaz'er Türköne, yaşananların Suriye'deki gelişmelerden bağımsız olmadığını söyledi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 1 Ekim'deki Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleriyle tokalaşmasıyla başlayan tartışmalar arasında ilişki kuran Türköne, bu adımı "devletin bir ihtiyacı olduğunu" belirterek, "Devlet Bahçeli, terbiyesi ve vizyonu olan bir adamdır. Devletin ihtiyacını gördü" dedi. 

 

'BAHÇELİ O BARİYERDE GEDİK AÇTI'

 

Suriye'deki gelişmelere dikkati çeken Türköne, "Bu bir su birikintisi, sel geliyor, etrafı kaplıyor. Diğer yerden bir yol açılması lazım ki biriken suyu boşaltmak, tahliye etmek lazım. Devlet Bahçeli o bariyerin en sağlam, en aşılmaz gibi görünen yerinde bütün suyu boşaltacak bir gedik açtı, yaptığı çıkışı tam olarak böyle tasvir etmek lazım. Diğerleri küçük menfezler açabilirdi, oradan su akardı, ama o tamamıyla suyu boşalttı. Şu an da onun sayesinde Türkiye büyük ölçüde Kürtlere yönelik bir sempati dalgası, iyimserlik yaşıyor. Özellikle Kürtler, Bahçeli'yi bu çıkışından dolayı olumluyorlar; fakat Türk kanadı için tüm o basmakalıpları altüst etti. Yeni bir ufak açtı" ifadelerini kullandı. 

 

Gelişmelere uygun, uyumlu tepkilerin İmralı'dan geldiğini belirten Türköne, İmralı'nın başlattığı dalgalanmalarla ile diğer cephelerden de olumlu tepkilerin geldiğini söyledi. Yaşanan süreçte henüz bir olumsuz emare görmediğini belirten Türköne, "Demek ki işler yolunda gidiyor" dedi.

 

'ZAMAN KÜRT-TÜRK İTTİFAKI İÇİN ÇOK ELVERİŞLİ'

 

Abdullah Öcalan'ın mesajında ifade ettiği tehlikelere ve Kürt-Türk ittifakına değinen Türköne, "Bölgedeki gelişmelere dahil olmak, bölgedeki gelişmelerde inisiyatif geliştirmek için bu meseleyi hızla çözmek lazım. Çok süratli bir şekilde kontrol altına almak lazım. Bölgede ki gelişmelerin kontrol dışına çıkmasını engelleyecek olan şey; bir Türk-Kürt ittifakının kurulması. Bunun Kuzey Irak, Kürdistan Bölgesel Yönetimi tarafı tamam. Büyük ölçüde orada sorun çözülmüş görülüyor. Cezire- Rojava bölgesi de çözülürse o zaman Ortadoğu'daki gelişmelere tam anlamıyla vaziyet eden, kontrol eden, inisiyatif geliştiren bir Türkiye manzarası ortaya çıkacak. Sanırım zaman bir Türk-Kürt ittifakı, Kürt sorunun çözümü için çok elverişli şartlar sunuyor" diye konuştu. 

 

'ALTIN FIRSATI KİMSE BOZUK PARA GİBİ HARCAYAMAZ'

 

AKP'nin tavrı ve kayyım atamalarına dikkati çeken Türköne, bu durumu ciddiye almadığını söyledi. Ortadoğu'da gelişen jeo-stratejik gelişmelerin önemli olduğunu ifade eden Türköne, "Bu jeo-stratejik gelişmelere AK Parti'yi yönetenlerde, ülkeyi yönetenlerde, bu süreçten menfaat sağlamayacağını düşünenlerde direnemezler, teslim olurlar. Çünkü bölgedeki gelişim çok güçlü bir dalga. Bunun dışında kalmak Türkiye'ye çok şey kaybettirir. Buna engel olmaya kalkanlara da çok şey kaybettirir. O yüzden ben iktidar hesapları, siyasi rekabete dayalı hesaplar yüzünden bu tür kayyım atamalarının çelme takma kabilinden olayların geliştiğini düşünüyorum. Ama şartlar ve bölgenin geleceği Türkiye için çok elverişli. Bunu kimse göz ardı edemez, kimse yok sayamaz. Bu altın değerindeki fırsatı kimse bozuk para gibi harcayamaz" diye ifade etti.  

 

'CHP BU SÜRECİN DIŞINDA KALAMAZ'

 

Siyaseten MHP ve AKP'nin vaziyetinin belli olduğunu söyleyen Türköne, AKP'nin biraz yalpalayıp bocaladığını, fakat MHP'nin demir leblebi gibi yerinde durduğunu söyleyerek, "Siyasette kim nasıl tavır alıyor, sorusunun cevabı sadece CHP olarak kalıyor geride. CHP'de bu sürece olumlu, yapıcı yaklaşmak, destek olmak zorunda yoksa varlık sebebini inkar etmiş olur. Siyasi aktörler arasında İYİ Parti ve diğer küçük marjinal partileri, bu konuda MHP dururken çok ciddiye almak gerekmez; fakat CHP'nin tavrı çok önemli. CHP'de 'Kent Uzlaşısı' adı altında DEM Parti ile uzlaşı gerçekleştirmiş bir parti olarak bu sürecin dışında kalamaz" diye belirtti. 

 

MA / Müjdat Can