RIHA - Kuzey ve Doğu Suriye’deki halkların Abdullah Öcalan’ın “özgürlük” perspektifinden güç aldığını belirten gazeteci Sterk Gulo, "Halklar birbirine O’nun felsefesiyle sıkı sıkıya sarıldı” dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye teslim edildiği uluslararası komplo, başta Kürtler ve dostları olmak üzere birçok kesimi derinden etkiledi. Bu kesimlerin başında ise Abdullah Öcalan’ın 20 yıla yakın süre yaşadığı Suriye’deki halklar geldi. Abdullah Öcalan’ın İmralı Adası’na götürülmesinden 14 yıl sonra devrimin yaşandığı topraklarda halklar, “Kadın özgürlükçü, demokratik, ekolojik” paradigmayla yeni bir yaşam kurdu.
Kuzey ve Doğu Suriye’de gazetecilik yapan Sterk Gulo, komplonun halklar üzerindeki etkilerine dair değerlendirmelerde bulundu.
Komplo sürecinden en fazla kadınların etkilendiğini söyleyen Sterk Gulo, “Sayın Öcalan 20 yıl boyunca burada yaşamıştı. Buradaki halklar da kimlikleri fark etmeksizin O’n önder bildi. Özellikle de kadınlar. Halklar, Sayın Öcalan’a her anlamda sahip çıkmaya başladı. Çünkü Sayın Öcalan demokratik ulus sistemi ile halkların bir arada yaşamını temel almıştı. Buradaki Süryani, Arap, Türkmen, Ermeni ve Kürt halkı hala O’nun perspektifine inanıyor” diye belirtti. Gelinen aşamada komploya karşı yüzbinlerin sokağa çıktığını dile getiren Sterk Gulo, temel talebin ise Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması olduğunu ifade etti. Sterk Gulo, “Buradaki insanlar O’nun sesine hasret yaşıyor. Yapılan son görüşmelerden bu yana tüm kesimlerde Sayın Öcalan’ın sesini duyma ve kendisini görme talebi yükseliyor” dedi.
DEMOKRATİK ULUS PARADİGMASINA SALDIRI
Abdullah Öcalan’ın İmralı Cezaevi’nde verdiği direnişe işaret eden Sterk Gulo, Tişrîn Barajı’ndaki halkların bu direniş ruhundan feyz aldığını söyledi. Saldırıların asıl amacının Abdullah Öcalan’ın demokratik ulus paradigması olduğunu belirten Sterk Gulo, günlerdir süren direniş nöbetleriyle bunun boşa düşürüldüğünü dile getirdi. Sterk Gulo, şöyle devam etti: “Baraj direnişinin en ön saflarında Arap savaşçıların nasıl rol aldığını görüyoruz. İşte bu ruhu oluşturan Sayın Öcalan’dır. Halklar birbirine onun felsefesiyle sıkı sıkıya sarıldı. O sebeple halklar Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü kendi özgürlükleri olarak görüyor. Halklar bu yıl 15 Şubat’ın kara bir gün olmaktan çıkarılarak özgürlük günü olmasına dönük bir inanç taşıyor. Çünkü yıllardır süren mücadele ve direnişin ardından büyük kazanımlar elde edildi. Herkes bunun için bedel ödemeye hazır.”
MA / Ceylan Şahinli