MÊRDÎN - Abdulllah Öcalan'ın çözüm gücüne işaret eden Arap devrimci Çetin Alkanoğlu, çözümün halklar ve inançları özgürleştireceğini belirterek, "Bu coğrafyada yaşayan biz Araplar da demokratik cumhuriyette anayasal güvencede eşitlik temelinde var olmak istiyoruz" dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 9 Ekim 1998’de uluslararası bir komplo ile Suriye’den çıkarılması ve ardından 15 Şubat 1999 yılında yine uluslararası komplo ile Türkiye’ye teslim edilmesinin üzerinden 26 yıl geçti.
Abdullah Öcalan, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevinde ağır tecrit koşulları altında olmasına rağmen ortaya koyduğu paradigma ile halklara yol gösterici oldu. Türkiye halkları ve Ortadoğu halklarının barış içinde demokratik bir ortamda birlikte yaşam modelini ortaya koyan Abdullah Öcalan’ın felsefesi halklara umut olmaya devam ediyor.
78’liler Derneği kurucularından ve 78’liler Derneği Mêrdîn Şube Eşbaşkanı Çetin Alkanoğlu, Abdullah Öcalan’ın fikirlerinden etkilenen isimlerden biri. 1978 yılında devrimci mücadele ile tanışan Alkanoğlu, 1980 askeri darbesi sırasında tutulduğu Amed Zindanı’nda ağır işkencelerden geçirildi. Alkanoğlu, uzun yıllardır siyasi mücadelesini farklı platformlarda sürdürüyor.
PRATİK VE TEORİK ÖNCÜLÜK
15 Şubat uluslararası komplosunun birçok nedeni olduğunu ifade eden Alkanoğlu, “Ama bunların arasında en önemlisi Sayın Öcalan’ın baştan beri savunduğu, 1990’lı yılların başında çok belirgin hale gelen paradigmasının uluslararası kapitalist-emperyalist sistemi rahatsız etmesiydi. Kapitalist moderniteye karşı geliştirilen demokratik modernite anlayışı, sadece ülke ve bölgede değil, uluslararası alanda da önemli etkiler yaratıyordu. Komplo bu etkileri ortadan kaldırmak için gerçekleştirildi. Komplo, demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmanın tasfiyesini ön görüyordu. Sayın Öcalan, hem pratik hem de teorik olarak bu konuda uluslararası öncülük rolünü üstlenmişti. Öncüyü ‘etkisiz’ hale getirip, ülke, bölge ve uluslararası alanda bu alandaki gelişmeleri engellemek istediler” dedi.
‘ÖCALAN’IN SAĞLIĞI, SÖZÜ VE TUTUMU ÖNEMLİ’
Abdullah Öcalan’a dönük tecridin sonlandırılması ve özgürlüğünün sağlanmasının önemli olduğunu kaydeden Alkanoğlu, “78’liler olarak, tecrit kim tarafından, kime karşı uygulanırsa uygulansın, tecride karşıyız ve tecridi insanlık suçu kabul ediyoruz. Bu durumu hiçbir şey değiştirmez. Egemenler kendileri için tehlikeli bulduklarını etkisiz kılmak için tecridi bir yöntem olarak kullanırlar. Mevcut faşist yasalar bile tecridi reddediyor. Tutuklu ve hükümlülerin yasadan kaynaklı halkları var. Ama İmralı’da oluşturulan durum özeldir. ‘İmralı hukuk’u diye adlandırabileceğimiz durum, kendi yasalarının dışında tutuluyor. 26 yıldır uygulanan ağır tecrit ile Sayın Öcalan’ın görüşlerinin topluma yansıması engelleniyor. Halbuki bu ülkede milyonlarca insan, verdiği imza ile Sayın Öcalan’ı Önder olarak kabul ediyor. Dolaysıyla sağlığı, sözü, tutumu önemlidir” diye belirtti.
ÇÖZÜM GÜCÜ
Türkiye’de çoklu krizlerin yaşandığına ve bu krizlerin temel nedeninin Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit ve bunun sonucunda sürdürülen çatışmalı süreç olduğuna dikkat çeken Alkanoğlu, “Sayın Öcalan üzerindeki tecrit hali kısmen hafiflediğinde toplumda ciddi rahatlama oluyor. Toplum Öcalan’ın çözüm gücü olduğuna inanıyor. Sayın Öcalan’ın çözüm gücü olduğunu en iyi mevcut iktidar ve devleti yönetenler biliyor. Çözümsüz kaldıklarında, İmralı kapısını aralıyorlar. Ama istedikleri çözümü-yanıtı almadıkları için tecridi daha da ağırlaştırıyorlar. Ayrıca toplumun önemli bir kesimi ve onların örgütlü temsiliyetleri Öcalan’ı Başmüzakereci kabul ediyor. Gelinen noktada, taraflı-tarafsız tüm kesimler artık bu durumu kabul etmek zorunda kalıyor" diye konuştu.
‘GÜVEN VERİCİ ADIMLAR ATILMALI’
İmralı Heyeti ile Abdullah Öcalan arasında yapılan görüşmeler ile devlet ve PKK tarafından verilen mesajları yakından takip ettiklerini kaydeden Alkanoğlu, "Artık tüm toplumsal temsiliyetler, farklı siyasal yapılar hatta sistem savunucuları bile verilen mesajları önemli buluyor ve önemsiyor. Sayın Öcalan, ‘Toplumsal barış ve demokratik dönüşüm’ koşulları için inisiyatif almış ve süreci bu tarzda ilerletmek için zorluyor. Heyet üzerinden yapılan görüşmeler ve verilen mesajlar önemli ama çözüm için yeterli değil. Müzakere konusunda koşulları olgunlaştırmak gerekir. Çözümün oluşması için güven ve toplumsal rahatlamaya ihtiyaç var. Güven inşası için de pratik adımların atılması lazım. Güven ve rahatlama için ilk adım, tecrit uygulamasına son vererek, Sayın Öcalan’ın tüm toplumsal kesimler ile özgür iletişim kurmasını sağlamaktır. Asıl çözüm tüm demokratik talepleri anayasal güvenceye alınmasıdır. Hasta tutsaklardan başlayarak cezaevleri boşaltılabilir ve kayyım uygulamalarına son verilebilir. Asıl çözüm, farklılıkların demokratik çözüm temelinde anayasal güvenceye alınmasıdır. Tekçilikten, merkezileşmeden kurtulmaktır. 100 yıllık ilişkileri yüzleşme, hesaplaşma ve adalet temelinde yeniden inşa etmek gerekmektedir” diye konuştu.
‘ÇÖZÜM TÜM HALKLARI ÖZGÜRLEŞTİRECEK’
Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana inkar, imha ve asimilasyon politikalarının esas alınarak, büyük acılara sebep olunduğuna vurgu yapan Alkanoğlu, “Bunun acısını çok çektik ve halen de çekiyoruz. Bu uygulamaların aslı muhatabı Kürtlerdi. Ama tekçilik esas olunca Araplar da bundan nasibini aldı. Çözüm bu coğrafyada yaşayan tüm halkları, azınlıkları, farklı inançları, emekçiyi, kadını, gençliği, doğayı özgürleştirecektir. Bu coğrafyada yaşayan biz Araplar da demokratik cumhuriyette anayasal güvencede eşitlik temelinde var olmak istiyoruz” dedi.
MA / Ahmet Kanbal