HABER MERKEZİ - Aziz Köylüoğlu'nun çalışma arkadaşı Beritan Zagros, “Bu kadar çok gazeteci tutuklanıp öldürülüyorsa bu, gazeteci örgütlerinin tutumsuzluğundan kaynaklanmaktadır. Eğer ciddi bir tavır olsaydı Aziz arkadaş hedef alınmazdı” dedi.
Gazeteci Aziz Köylüoğlu, 27 Ocak'ta Türkiye'nin Federe Kürdistan Bölgesi Silemanî kentinin Ranya ilçesinde bir araca düzenlediği SİHA saldırısında yaşamını yitirdi. Amed'in Xana Axpar (Çınar) ilçesinde 1976'da dünyaya gelen Köylüoğlu, 32 yıllık kesintisiz bir mücadele sürdürdü. 1996-1998 yılları arasında 3 kez tutuklanan Köylüoğlu, 2000 yılında Federe Kürdistan Bölgesi'ne geçerek gazetecilik yapmaya başladı. Suriye iç savaşının patlak vermesi ve Rojava Devrimi’nin başlamasıyla birlikte 2013 yılında Kuzey ve Doğu Suriye'deki gelişmeleri takip etmek için bölgeye geçen Köylüoğlu, Türkiye'nin 2018-2019'da Efrîn, Grê Spî ve Serêkaniyê'ye yönelik saldırılarını takip etti. Köylüoğlu, 32 yıllık mücadelesinde özgür basında muhabir, editör, yönetici, yorumcu ve eğitimci olarak yer aldı.
‘POZİTİF ENERJİ VE GÜVEN VERİYORDU’
Uzun süre Aziz Köylüoğlu ile birlikte çalışan gazeteci Beritan Zagros, meslektaşı ve yoldaşı olan Aziz Köylüoğlu’nu şöyle anlattı: "Aziz arkadaş, adı gibiydi, hem Aziz'di, hem Kemal'di. Birbirimizi uzun zamandır tanımamıza rağmen Güney'de birlikte güzel ama zor zamanlar geçirebildik. Ancak iş, savaş ve koşullar ne kadar zor olursa olsun Aziz gibi yoldaşlar yanınızda olduğunda her türlü engel ve zorlukla karşılaşabilirsiniz. Hiçbir şey yapmasa bile varlığı, ortama pozitif bir enerji veriyordu, güven veriyordu. Olduğu yerde rengi belliydi. Uzaktan soğuk görünse de onu yakından tanıyanlar, ona son derece neşeli ve yumuşak kalpli olduğunu görüyorlardı. Aziz'in sakin, saygılı kişiliği mesajlarını net bir şekilde vermesini sağlıyor, doğal bir otoriteye sahip olmasına, çevresindeki insanları ve arkadaşlarını etkilemesine olanak sağlıyordu. Bildiğini ve öğrendiklerini arkadaşlarına ve çevresine sürekli öğretme çabası vardı. Bu nedenle doğal bir öğretmendi. Özellikle mesleğinin ve arkadaşlarının yenilik ve gelişme arzusunun sonuna kadar önünü açtı, eğer destek olabilseydi yapardı, destekleyemezse önlerindeki engelleri kaldırırdı. Bu özelliğinden dolayı herkes tarafından sevilir ve saygı duyulurdu."
'HERKES ONU SEVDİ'
Köylüoğlu'nun ulusal bilincinin gelişkin olduğunu vurgulayan Beritan Zagros, "Aziz arkadaşın bir diğer özelliği de ulus bilinciydi. Bu nedenle özellikle Güney ve Batı Kürdistan'daki işgali yenmek, Kürtlerin ve halkların ulusal birliğini gerçekleştirmek için büyük bir gayret ve çaba gösterdi. Bu yüzden hem Rojava'da hem de Güney Kürdistan'da yoldaş, öncü ve iyi bir öğretmen olmayı başardı. Her zaman işine ve hayatına kendi tarzında dahil oldu. Hayatta kimsenin onun yerine dolduramayacağına inanıyorum, çünkü herkes kendine has renk ve özelliklerle yaşıyor ve iz bırakıyor. Ancak düşüncelerimiz, felsefelerimiz ve duygularımız nedeniyle tek bir amaç için çabalıyor ve çalışıyoruz, bizi birleştiren birçok noktamız var. Çünkü buradan hainlere, işgalcilere boyun eğmeyecek, özgür Kürdistan mücadelemizi güçlendireceğimizi ortak yanlarımız ve noktalarımız var. Tüm gazetecilik çalışmalarında işgale ve ihanete karşı mücadeleye önem vermiş, buna karşı her zaman her Kürt bireyinde yurtseverlik ruhunu yaratmaya çalışmıştır. Onunla birlikte özellikle Güney Kürdistan'da çalışmalar yürüttük, onun tüm çalışmaları Türk işgalini, işbirlikçileri ortaya çıkarma, özgür Kürt fikrini ortaya koyma bağlamındaydı. Bu özelliğinden dolayı Güney Kürdistan'daki herkes onu çok seviyor ve saygı duyuyordu" diye konuştu.
'GELİŞTİRDİĞİ DİL İLE ÖZEL SAVAŞ MEDYASINI ENGELLEDİ'
Köylüoğlu'nun bilinçli olarak hedef alındığını söyleyen Beritan Zagros, onun mücadelesiyle bölgedeki işgal ve ihanetin teşhir olduğunu vurgulayarak, "İşgalin, zulmün, yolsuzluğun, ihanetin olduğu bir yerde halktan bu gerçeği gizlenme çabasının çok olduğunu söyledik. Bu nedenle Nagîhan Akarsel'den Gülistan Tara'ya, Hero Bahadin'den son olarak da Aziz arkadaş hedef alındı. Bu nedenle yaptığı çalışmalarla Federe Kürdistan hükümetinin yalanlarına, yolsuzluklarına ve zulmüne karşı çıkmış, onların Kürt düşmanlarıyla birlik olma yönündeki hain politikalarını ortaya çıkarmış, ahlaki ve siyasi bir toplumun gelişmesi için çalışmıştır. Yaptığı ve verdiği yayınlarla ulusal bilinci ve ruhu geliştirmiştir. Özellikle Kürdistanlı gazetecilerin birliğini sağlaması, sansüre, tutuklamalara ve saldırılara karşı ortak tutumun geliştirilmesi için özel bir çalışma yürüttü ve sonuç aldı. Geliştirdiği dil ile Parastin-MİT medyasının manipülasyonunu ve özel savaşını bir ölçüde engelleyebildi. 'Başûr Gündemi' programıyla Güney ve Irak gerçeklerini anlattı, Güney Kürdistan gerçeklerinin öğrenilmesine açılan bir pencere oldu. Şehit Seyîd Evran ve Nacmedîn Sala'dan sonra Güney Kürdistan gerçeklerini duyurma konusunda hiçbir zaman boşluk bırakmadı, tüm tehdit ve saldırılara rağmen hayatının son anına kadar mücadele etti ve geri adım atmadı. Bana göre Aziz yoldaşın hedef alınmasının nedeni de budur. Güney'in yerel istihbaratı olmadan bu saldırı mümkün değildir" diye ifade etti.
'KORKMAYIN ONLARI KORKUTMAYA DEVAM EDİN'
Apê Musa'dan, Gurbetelli Ersöz’lere kadar özgür basının gerçekleri ortaya çıkartma mücadelesinin hiç bir zaman bitmediğini söyleyen Beritan Zagros, şöyle devam etti: "Bu gerçeği Cihan Bilgin ve Nazım Daştan arkadaşlarımız şehadetlerinde çok açık bir şekilde gördük. Onların cesareti ve çalışmaları olmasaydı Tişrîn Barajı'nın ve Qarekozaq Köprüsü'nün direnişini ve kahramanlığını öğrenmemiz mümkün olmazdı. Oradaki direnişin görülmesine, devletin psikolojik hakimiyetinin kırılmasına, Türk devletinin tüm planlarının boşa çıkmasını sağladılar. Bu yüzden Özgür Basın'dan intikam alınıyor. Özgür Basın'ın özel olarak hedef alınması bölgedeki etkisine ve gücüne bağlanabilir. Birçok ünlü gazetece, 'Korkmayın, onları korkutmaya devam edin' dedi. Yani iktidarın gözü Özgür Basın da o yüzden 'Zalimlerin en büyük düşmanıdır' derler."
'EN ANLAMLI CEVAP KALEMLERİNİ KALDIRMAKTIR'
Gazetecilerin hedef alınarak bilinçli bir şekilde katledildiğini söyleyen Beritan Zagros, şunları kaydetti: "Özgür Basına ve bu çizgide çalışan gazetecilere yönelik saldırıları önlemenin tek yolu Özgür Basın ağını genişletmek ve hakikat çizgisinde çalışan gazetecilere ulaşmaktır. Filistin'de, Suriye'de ve Ortadoğu'nun diğer ülkelerinde yüzlerce gazeteci katledildi, ne insan hakları örgütleri, ne de gazetecileri güya koruyan örgütler seslerini yükselttiler. Bu örgütler ne gazeteci haklarına, ne de insan haklarına yaraşır bir mücadele verdiler, bir tepki göstermediler sağır ve dilsizi oynadılar. IFJ'nin istatistiklerine göre yalnızca 2024 yılında çoğunluğu Ortadoğu'da olmak üzere 104 gazeteci öldürüldü. Ancak Kürdistan'da pek çok gazeteci halen kayıp. Bu, düşünce ve basın özgürlüğü açısından endişe verici bir istatistiktir. Özellikle savaş bölgelerinde gazeteciler hedef alınıyor. Filistin sonrası gazetecilerin en fazla katledildiği yer Kürdistan'dır. Türk devleti, Türkiye'de Kürt gazetecileri ve muhalifleri tutukluyor veya saldırılarak katlediyor. Ama buna verilecek en anlamlı cevap Özgür Basın'ı artırmak, kalemlerini, kameralarını kaldırmaktır."
GAZETECİ ÖRGÜTLERİNE TEPKİ
Gazeteci ve insan hakları örgütlerinin gazetecilerin katledilmesine sesiz kalmasına tepki gösteren Zagros, sözlerine şöyle devam etti: "Gazetecileri koruyan birçok uluslararası kuruluş olmasına rağmen saldırıları ve katliamları önleyemedi. O zaman gazeteciler birlik olmalı, mevzilerini birleştirmeli ve Türk devletinin ve diğer devletlerin gazetecilere ve medyaya karşı işlediği suçları gündeme getirmeli, mevcut kanunlar uygulanmıyorsa uygulanması için daha çok çalışmalı, gerekli kanunlar yoksa çıkarılmalıdır. Özellikle gazetecilerin ve uluslararası kuruluşların Kürt gazetecilerle işbirliği yapması şarttır. Özgür Basın'ın arttırılmasına ihtiyaç var. Türk devleti ve KDP, gazetecileri tecrit ederek, sansürleyerek, engelleyerek, tehdit ederek ve öldürerek gerçeği gizlemek istiyor, ama bizlerini bunu büyütüp yayması ve tersine dönüştürmemiz gerekiyor. Bu kadar çok gazeteci tutuklanıp öldürülüyorsa bu, gazeteci örgütlerinin tutumsuzluğundan kaynaklanmaktadır. Eğer ciddi bir tavır olsaydı Aziz arkadaş hedef alınmazdı. Ama bizler onun bize bıraktığı mücadele mirasını yerde ve yarım bırakmayacağız."
MA / Zeynep Durgut