Suriye’nin yeniden inşasında referans ‘kadın devrimi’ olmalı

img
İZMİR - Suriye’nin yeniden inşasının kadınların olduğu bir sistemle mümkün olduğunu belirten Jineolojî Akademisi üyesi Elif Kaya, “Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadın kazanımlarını yok sayan bir Suriye olamaz. Referans ‘kadın devrimi’ olmalıdır” dedi. 
 
Kapitalist ataerkil sistemin yarattığı savaş, çatışma, ekonomik kriz ve Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme çabaları, kadınlar başta olmak üzere tüm halklara ölüm, şiddet, taciz ve tecavüz ve göç olarak yansıyor. Çatışmaların odağındaki Ortadoğu'dan Avrupa’ya ve ABD'ye kadar kadınlar, kazanımlarına ve haklarına sahip çıkarken, egemenlerin çizdiği sınırları aşarak yeni bir yaşamı kuruyor. Her hakkın büyük mücadeleler sonucunda kazanıldığının farkında olarak tek bir an mücadeleden vazgeçilmiyor.
 
Kuzey ve Doğu Suriye'de yaşanan kadın devrimi, İran ve Rojhilat’tan yükselen "Jin, jiyan, azadi" isyanı ilham kaynağı olurken, dünya kadınları bu slogan etrafında kenetlenerek, egemenlerin dayattığı “kaderi” kabul etmiyor, yeni yüzyılın kadınların yüzyılı olacağını belirtiyor. 
 
Jineolojî Akademisi üyesi Elif Kaya ile Ortadoğu özelinde yürütülen savaşı, yeni dünya dizaynı ve kadınların mücadelesini konuştuk. 
 
Ortadoğu'da bir yandan savaş derinleştirilirken, diğer yandan yeni dizaynlar söz konusu. Yaşananlar neyin sonucu ve neye göre planlanıyor?  
 
Bilindiği gibi 3'üncü Dünya Savaşı, 1991 yılında Körfez krizi ve müdahalesiyle derinleşti. Peyderpey değişik aşamalardan geçip günümüze kadar geldi. Son evresini de ‘Arap Baharı’ (halklar baharı) olarak tanımladığımız 2011 yılında Ortadoğu genelinde gelişen ayaklanma sürecinde gördük. Emperyalist güçler, halkların özgürlük talebine müdahale ederek, Ortadoğu'da kendi çıkarları doğrultusunda bir sistem inşa etmek için savaşı derinleştirdi. Uzun bir dönemdir ulus devlet yapılanması, emperyalist güçlerin kendi çıkarları doğrultusunda geliştirmek istedikleri politikalara yanıt olamıyor. Küresel sermayenin daha rahat yayılabileceği, sınırları daha rahat aşabileceği bir sistem yaratılmak isteniliyor. Burada da özelikle Ortadoğu önemli bir yere sahip. Ortadoğu'nun kadim uygarlık yeri olması, enerji ve su kaynakları, ticaret yollarına sahip olması nedeniyle önem arz ediyor. Emperyalizmin de sömürüsünü geliştirdiği ve derinleştirdiği alanlar oluyor. Bu nedenle Ortadoğu coğrafyası bu dizayn meselelerinin merkezinde yer alıyor.   
 
Yeni dizayn inşasında da bir yandan halkların özgürlük istemi, diğer yandan kapitalist sistemin yaşadığı tıkanıklığı aşmak açısında yön vermeye çalıştığı ve kıyasıya süren bir savaş var. Özelikle son bir yılda Filistin-İsrail Savaşı, 27 Kasım'da Heyet Tehrîr El Şam (HTŞ) öncülüğünde Suriye'nin dizayn edilmesiyle yeni bir döneme girildiğini gösteriyor. Bu yüzden şu an bir yandan emperyalist güçler tarafından dizayn edilmeye çalışılan bir Ortadoğu ve bunun merkezinde Suriye ile Kürdistan var. Ama diğer taraftan da halkların özgürlük istemi ve mücadelesi var. Bu mücadele de kıyasıya sürüyor.  
 
 
 HTŞ öncülüğünde milliyetçi, dinci ve cinsiyetçi bir siyaset hakim kılınmaya çalışılıyor. Esad politikalarından daha geriye düşen bir yönetim tehlikesi mevcut.      
 
 Yaşanan bu gelişmelerden kadınlar ve halklar nasıl etkileniyor? Süreç nasıl bir tehlike barındırıyor?
 
Bu bir emperyalist paylaşım, dizayn ve sömürü savaşıdır. Sömürünün olduğu yerde de en alt tabakada kadınlar oluyor. Tarihsel süreçte de bu böyledir. Sömürünün ilk geliştirildiği alan kadın emeği ve bedeni olmuştur. Bugün de bu durum hala geçerli. Onun için halklar ve kadınlar benzer kaderi yaşıyor. Kadınların kaderini halklar da yaşıyor. Kadını daha çok metalaştıran, nesneleştiren ve yaşamın dışında konumlandıran politikaları bu dönemde de çok belirgin gördük. Suriye özelinde baktığımızda mevcut tabloda hala devam eden bir süreç ve mücadele var. Şu anda HTŞ öncülüğünde milliyetçi, dinci ve cinsiyetçi bir siyaset hakim kılınmaya çalışılıyor. Esad politikalarından daha geriye düşen özelikle kadınların haklarını gasp etme açısından geriye düşen bir yönetim tehlikesi mevcut.      
 
Ortadoğu üzerinden sınırlara müdahalelerin derinleştirildiği bir süreçte Taliban’ın Afganistan’ın başkenti Kâbil’i, HTŞ’nin ise Suriye’nin başkenti Şam’ı ele geçirmesi süreçleri oldukça birbirine benziyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Emperyalistlerin yürüttüğü 3'üncü Dünya Savaşı’nın temel karakterlerinden biri de; direkt savaşa girmek ve taraf olmak yerine yerel güçleri sahaya sürerek, politikaları doğrultusunda bir sonuç elde etmeye çalışmaktır. Emperyalistlerin tek derdi kendi çıkarları. Taliban da HTŞ de aynı zihniyette. Kadınlar konusunda çok katı politikaları olduğunu biliyoruz. Kadınları yok sayan, mülk olarak gören politikaları var. Çünkü ideolojik olarak erkeği ve İslam’ı esas alan bir yaklaşım söz konusudur. Afganistan'da ciddi bir kadın dramı ve kırımı yaşanıyor. İçeriye kapatılmaktan her türlü çalışma ve yasal haktan yoksun bırakılma durumu var. Aynı tehlike şuan Suriye içinde geçerli. Emperyalist medya tarafından HTŞ ve Colani sevimli gösterilerek, 'değişti’ algısı yaratılmaya çalışıldı. Ama bu çok tutmadı. Kaldı ki HTŞ'nin yönetimi ele geçirmesinin hemen ardından kadınlara yönelik ilk pratiklerini gördük. Şeriat kanunlarını esas alarak politikalarını uygulamaya çalışıyorlar. Bir kadının yanında erkek olmadan seyahat edememesinden farklı inançlara örtünmeyi dayatan, kadın dış işleri bakanına yönelik muamelesine kadar... Kadını yok sayıyor. Bu durum tüm dünya tarafından irdelenmesi gereken bir tehlike olarak görülüp mücadele edilmesi gereken bir konudur. 
 
 
Kadınların var olabildiği bir sistemle yeniden inşa mümkündür. Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadın kazanımlarını yok sayan bir Suriye olamaz. Anayasanın bu minvalde yapılması kalıcı bir barışı sağlar.
 
Suriye’nin yeniden inşası nasıl mümkün, referans olarak ne alınmalıdır? 
 
Suriye'de yaşayan kadınlar inşanın nasıl olması gerektiğini ortaya koyuyor. HTŞ yönetime geldiğinden bu yana kadınlar her yerde sözünü söyledi. Bu çok değerli. Kadınlar ‘bizi koruyun’ demediler. Anayasa yapımında, barış görüşmelerinde yer almak istediklerini ifade ettiler. 60 yıllık Esad yönetimi ve 11 yıldır yürütülen savaşta özelikle kadınlara yönelik işlenen savaş suçları var. Bunların araştırılmasını istediler. Kadınların var olabildiği bir sistemle yeniden inşa mümkündür. Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadın kazanımlarını yok sayan bir Suriye olamaz. Bu kazanımların yeni sisteme mutlaka dahil edilmesi gerekiyor. Kuzey ve Doğu Suriye'de kadınlar yaşamın her alanında var ve eşit oranda söz sahibi. Kadınlar, sadece kendileri için değil tüm halklar için özgür bir Suriye istiyor. İnşada kadınların yer alıp anayasanın da bu minvalde yapılması bölgede kalıcı bir barışı sağlar. 
 
Kuzey ve Doğu Suriye, halklar ve kadınlar açısından önemli bir deneyim sunuyor. Topluma ön açan bir yerde duruyor. Özsavunması ve örgütlenmesiyle örnek teşkil ediyor. Diğer halklarında bu arayışını çok belirgin bir şekilde gördük. Referans, Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadın devrimi olmalıdır.
 
Ortadoğu'da, “Arap Baharı” öncesine baktığımızda kadınlar daha çok “korumaya muhtaç” kesim olarak görülürken, günümüzde geliştirdikleri özsavunmalarıyla dikkat çekiyorlar. Bu değişim nasıl yaratıldı? 
 
Mağduriyet dili egemenlerin yarattığı bir dildir. Sadece kadınlar için değil tüm toplum için bu geçerli. Mağduriyet dilini kullandığın oranda egemenler, kurtarıcı, yardım eden, koruyan, kollayan bir yaklaşım içerisine girer. Bu da toplumun kendisinde direniş gücünü açığa çıkarmasını engeller. Bu dil politik ve ideolojik bir dildir. Toplumu kendine yabancılaştıran bir dil, sömürgeciliğin dilidir. Avrupa merkezli politikalarda da bunu görebiliyoruz. Kadına yaklaşım noktasında da bu öyledir. Daha çok liberal yaklaşımların öne çıktığı politikalardır. Kadınlara yönelik geliştirilen mağduriyet dili de politik, kendi gücüne yabancılaştıran, kurtarıcı bekleyen pozisyona sürükleyen dildir.  ‘Halklar Baharı’ döneminde de öyleydi. Bireysel olarak kadını öne çıkaran, bireyin talebi ve başarı öyküsü olarak sunulan yaklaşımlar vardı. 
 
Oysa Kuzey ve Doğu Suriye örneğinde görüyoruz ki kadınların bireysel başarıdan öte kolektif ve örgütlemeden gelen bir başarısı var. Bireysel arayışlarla başarı elde etmek mümkün değil. Kuzey ve Doğu Suriye'de, kendi rüştünü ispatlayan, sadece kendisi için değil, tüm dünyaya ilham veren bir direniş ve duruş var. Bu duruş, Kürdistan kadın özgürlük hareketinin tarihidir. Yaklaşık 50 yıllık mücadelenin oluşturduğu muazzam zengin bir deneyimdir. 
 
Kuzey ve Doğu Suriye'de açığa çıkan kadın devrimi buradan besleniyor. Gücünü bu deneyimden alıyor. Kendi fikrini oluşturmak, kim olduğuna dair cevaplar oluşturmak, kendi gücünü tanımak, iktidarların yabancılaşma politikasını görüp bunun alternafini ortaya koyma gücüdür. O nedenle bu devrim bu kadar çekici, ‘bitti’ denilen bir çağda ütopyaların mümkün olabildiğini ortaya koyan bir devrimdir. Bu yüzden etkili. Somutlaşan bir pratiktir. Kadının toplumsal yaşamda eşit ve özgür temelde kurumsallaştırdığı bir sistemin nasıl direngen olabileceğini, mağduriyete ve sömürüye karşı durabileceğini ortaya koyan bir sistemdir. O nedenle sadece Ortadoğu'da değil, dünyada da halklar ve kadınlar Rojava devriminden ilham alıyor.
 
 
Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadınların duruşu egemenler için korku yaratan bir noktadadır. Çünkü kadınların özgür olduğu bir toplumsallıkta sömürünün imkan ve olanakları yoktur. 
 
Buradan devam etmek istiyorum. Kuzey ve Doğu Suriye'de kadınların yükselttiği özgürlük mücadelesi egemenleri korkutuyor mu? 
 
Elbette ki bir korku yaratıyor. Ancak bu korkunun tarihsel sürecinden günümüze etkilerine dikkat çekmek istiyorum. Sadece Kürt kadınların değil, feminist kadın hareketinin mücadelesi de sistemi köklü değişime zorlayan bir noktada. Feminist hareket 1970'lerde sistemde ciddi sarsıntılara neden oldu. O dönem 3 temel hareket vardı. Ekolojik, feminist ve anarşist hareket, sistemi sarsan hareketlerdi. En etkili olan ise kadın hareketiydi. Sistem, bu değişim gücünü ilk başta görmezden geldi, sonrada itibarsızlaştırmaya çalıştı. Hala da feminizm birçok yerde küfür olarak algılanır. Oysa feminist olmak, kadın bilincinde olmak demektir. Ama onu itibarsızlaştırarak yok etmeye çalıştılar. Egemenler, feminist hareket üzerinden böyle bir politika izledi. Feminist hareket buradan ciddi bir güç kaybına uğradı. Güç kaybında bu politikaların ciddi payı ve katkısı var.  
 
Şimdi Kuzey ve Doğu Suriye açısından da durum böyle. Emperyal sistemler kadın devrimini kabul etmek istemezler. Çünkü kadınların özgür olduğu bir toplumsallıkta sömürünün imkan ve olanakları yoktur. Bu nedenle mutlaka engeller oluşturulur. Toplumun özgür olduğu bir yerde sömürü sisteminden bahsedemezsiniz. Kobanê döneminde özelikle savunma alanında ispatı, kendi varlığı ve toprağına yönelik işgal hareketine yönelik duruşu dünya kamuoyunda ciddi bir umut yarattı. Yanı sıra bunu görmezden gelen yaklaşımlarda oldu. Hala Kuzey ve Doğu Suriye'nin yönetimi bir irade olarak referans alınmıyor. Esas alınan güç QSD savunma gücüdür. Bir halkın temsili değildir. İradeyi, sistemi esas alma onun arkasındaki özgürlükçü yaklaşımı esas alma yerine sadece bir savunma gücünü ele alma o tarzda muamele gösterme durumu var. Egemenlikçi sistemlerin doğası gereği bu böyledir. Bunlar mücadele gerekçesidir. Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadınların duruşu da bu anlamda son derece değerli ve egemenler için korku yaratan bir noktadadır.
 
Yoğunlukta Ortadoğu ve Kürt kadınların mücadelesine dikkat çektik. Ancak dünya kadınlarının da, yeni dünya dizaynına karşı önemli itiraz ve direnişleri söz konusu. Dünya kadınlarının bu dönemdeki mücadelesine dair neler söylemek istersiniz? 
 
Elbette ki dünya genelinde ciddi bir kadın direnişi var. 3'üncü Dünya Savaşı sadece Ortadoğu merkezinde yaşanmıyor. Bu savaş dünyanın her yerinde var. 20'nci yüzyılın ilk çeyreği kadınların her alanda geliştirdiği isyanlar, hareketler ve değişim istemiyle damgasını vuran bir çeyrek yüzyıl oldu. Bu anlamıyla bir yandan manipülasyon bir yandan mağduriyette zorlanan politikalar varken, diğer yandan kadınların dünyanın dört bir yandan dayanışmayı örgütleyip, mücadele deneyimlerini geliştiren süreçler olduğunu görüyoruz. 
 
Şili'deki Las Tesis dansı çok önemliydi. Dünyanın her yerine yansıyan bu dansın en belirgin yanı 'Gözüm kapalı da olsa biliyorum; bu tacizi, tecavüzü yapan devlettir' diyor. Bu da kadınların yaşadığı şiddet ve ayrımcı politikaların kaynağını deşifre etmek açısından önemliydi. Pek çok hareket var. En belirgin en damgasını vuran ise 2022'de İran'da ‘Jin, jiyan, azadî’ eylemselliğiydi. Bunlar egemenlerin savaşları karşısında kadınlar cephesinden geliştirilen ve özgürlük talep eden, sadece bir merkezden örgütlenmeyen, ortak istemler etrafında örgütlenen devasa hareketlerdir. 'Jin, jiyan, azadî'nin gerçekten böyle bir etkisi var. Kısa bir süre önce Hindistan'da katledilen genç bir doktor için bu slogan etrafında eylemler oldu. Burada kadınların bir deneyimlerini paylaşma ihtiyacı ve dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar kadın olmaktan kaynaklanan ayrımcı politikaların tespit edildiğini görüyoruz. Bunun için dayanışma ağları, eylemler yapılıyor. Dünya kadınları tarafından da böyle güçlü bir karşı koyuş var. 
 
 
Müdahale olmadan değişim mümkün değil. Kadınlar tarafından sistemi kökten değişime zorlayan radikal bir müdahale var. Çünkü kadının başkaldırması köklü bir değişimi de şart kılıyor.
 
3'üncü Dünya Savaşı’nın yürütüldüğü günümüzde "Jin, jiyan, azadî" felsefesinin dünya kadınları tarafından sahiplenilmesini erkek egemen sisteme karşı bir cephe ya da müdahale olduğunu söyleyebilir miyiz?
 
Kuşkusuz bir müdahale var. Müdahale olmadan değişim mümkün değil. Hesaplaşma ‘öç alma’ gibi algılanıyor. Belki içinde hesaplaşmada vardır ama hesaplaşmanın ötesinde bir şey var. İyileştirmeye dönük bir yaklaşım var. Sadece bir şeyi mahkum etmek yok. Nasıl olacağına dair yol ve yöntemlerle ortaya konuluyor. Örneğin; Reber Apo, kadın ve erkek arasında bozulan ilişkilerin tüm kötülüklerin kaynağı olduğunu söylüyor. Bu çok önemli bir tespit. 'Bütün kötülükler bu dengenin bozulmasından açığa çıkmıştır' diyor. İktidar, hiyerarşi, sömürü ve şiddet gibi bildiğimiz tüm kötülüklerin kaynağı buradan toplum ve halklar üzerine yayılıyor. O nedenle kadınlardan yana geliştirilen böyle bir itiraz aynı zamanda bozulan dengeyi yeniden onarma amaçlıdır.
 
Toplum büyük oranda ataerkil sistemin kültürüyle, zihniyetiyle ve kurumsallaşmasıyla vücut buluyor. O nedenle toplumun tümünü reddedemeyiz. Toplumsallığa ait demokratik değerleri tutup, bunun karşısında iktidarı, şiddeti üreten, dengenin bozulmasına yol açan etkenleri ortadan kaldırmamız gerekiyor. Böyle ele aldığımızda bu, ciddi ve radikal bir müdahaleyi gerektiriyor. O nedenle evet kadınlar tarafından sistemi kökten değişime zorlayan radikal bir müdahale var. Çünkü sistemin en altında sömürge olan kadındır, kadının başkaldırması köklü bir değişimi de şart kılıyor. Feminist hareket, kadınla sınırlı kalıp kadın özgürlüğünü esas alarak sistemi değiştirebileceğini düşündü. Ama Kürt kadın hareketi burada biraz daha farklı bir yerde duruyor. Yani kadının özgürleşmesi kadar erkeğin özgürleşmesi sorunu da var. Özellikle ‘erkeği öldürmek’ konsepti bu anlamda kadın özgürlüğünü tamamlayan bir konsepttir. Bu anlamıyla bütüncül bir yaklaşımla konuyu ele alıyoruz. Bu da müdahalenin radikal olmasını ve toplumsal değişim-dönüşümü beraberinde getiren bir yaklaşımdır. 
 
Son olarak yeni yüz yılın kadınların yüzyılı olması için ne yapılması gerekiyor? Kadınlara mesajınız nedir?
 
Bu yüz yılda dünya genelinde kadınlardan yana güçlü itiraz ve arayışlar var. 21'inci yüzyılın kadın yüzyılı olmasının en önemli etkenlerinden biri her kadının bulunduğu yerde mücadeleyi geliştirmesidir. Bu noktada örgütlenmek çok önemli. Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadınların HTŞ karşısındaki güçlü duruşlarının kaynağında örgütlülüğü, ideolojik bilinci ve savunma gücü var. Eğer savunma gücün yoksa sistem çok rahatlıkla seni kurban olarak sunabiliyor. Bu nedenle özsavunma çok önemli. Bu anlamıyla önümüzdeki dönem açısından en önemli şeylerden birisi dünyanın neresinde olursa olsun kadınların deneyimlerini paylaşabileceği, dayanışabileceği ağlar oluşturarak, özsavunmasını güçlendirmesidir. Bunu sağlayabildiğimiz oranda 21'inci yüzyılı kadın yüzyılı yapabilme şansımız olacak.  21'inci yüzyılın ilk çeyreği bu umudu hepimize verdi. Kadınların güçlü itirazlarını, sınırları aşan buluşmaları görebildik. Bunlar önümüzdeki yıllarda da güçlenerek devam edecek. Umudum ve çağrım bu yönde. 
 
MA / Semra Turan 

Diğer başlıklar

26/01/2025
15:28 Zaxo’da bir ev bombalandı
15:12 Yangın faciasında 5 şüpheli adliyeye sevk edildi
14:54 Tutuklamalara tepki: Ezilenlerin sesi boğulmak isteniyor
14:44 Hesekê’de DAİŞ saldırısı
14:38 Türkiye’den peşmerge aracına saldırı
14:25 Bereket Kar son yolculuğuna uğurlandı
14:08 DBP'den 'Kobanê' açıklaması
13:49 Eowyn Fırtınası nedeniyle yüzbinlerce ev elektriksiz
13:40 HDK’den Epözdemir’in tutuklanmasına tepki
13:30 İran Dışişleri Bakanından Kabil'e ziyaret
13:20 Savaş uçakları Sirrîn’i bombalıyor
13:13 ‘Kobanê’ye saldıran DAİŞ’in akıbetini yaşar’
13:09 Amed’ten seslendiler: Gazze'de suç olanı Tişrîn'de nasıl meşru görüyorsunuz?
12:59 Tişrîn Barajı’ndaki nöbet 16’ncı gününde
12:20 Bayındır’dan AKP’ye: Çözüm Rojava'nın statüsünün tanınmasından geçer
11:57 Özerk Yönetim: Kobanê’de yeşeren direniş ruhu Tişrin’de sürüyor
11:18 419 örgüt ve partiden deklarasyon: Rojava’ya statü, halklara özgürlük
10:54 DEM Parti: Kobanê zaferi kutlu olsun
10:50 Amed’de ev baskını
10:05 Kırşehir S Tipi'nde kötü muameleye karşı açlık grevi
09:15 Jin dergi 'Direniş, Kimlik ve Yeniden Doğuş' kapağıyla yayında
09:11 KNK: 10 yıl önce olduğu gibi Rojava’yı savunalım
09:04 YPJ'li Sarya Efrîn: Türkiye’nin hayalleri direnişe çarptı
09:03 Trump’ın gelişi Ortadoğu’daki gelişmeleri nasıl etkiler?
09:03 134 günlük direnişin her gününe bir hikaye: Bulut Yağmuru
09:02 ‘Şiddet değil mücadele mekanizmaları sorun ediliyor’
09:02 Ayşe Efendi: Tişrîn Barajı’nda Kobanê direnişi tekrarlanıyor
09:01 78 yaşındaki hasta tutsağa kelepçeli muayene dayatması
09:00 Hayati tehlikesi bulunan tutsak tahliye edilmiyor
09:00 26 OCAK 2025 GÜNDEMİ
08:43 Meteoroloji'den yağış uyarısı
08:29 'Rojava'nın Geleceği' panelinin sonuç bildirgesi açıklandı
07:36 Grand Kartal Otel yangınında tutuklu sayısı 15'e çıktı
07:31 Tişrîn’deki saldırıda 21 kişi yaralandı
25/01/2025
22:32 Uzun Yürüyüş 5. gününde Fransa'nın Rouen kentinde
22:18 DAİŞ’liler Kobanê eylemine saldırdı: 1 kişi yaralandı
21:59 ‘Suriye’de yaşananlar insansızlaştırma politikası’
21:34 Kuzey ve Doğu Suriye’ye statü için hashtag kampanyası
21:23 Konya’da çöken binanın enkazında 2 kişi yaşamını yitirdi
20:38 Sansüre karşı Özgür Basın ile dayanışma kampanyası
20:32 Meslektaşlarından Epözdemir’in tutuklanmasına tepki
20:21 Siyasetçi Abbas Kaya tahliye edildi
19:33 Yangın faciasıyla ilgili 11 kişi daha gözaltına alındı
19:30 Amed’de Raylı Sistem Daire Başkanlığı kurulacak
19:00 Avukat Fırat Epözdemir tutuklandı
18:51 DEM Parti Kadın Meclisi’nden ‘Özel savaş politikaları’ paneli
18:31 Adana’da gözaltı ve tutuklama protestosu
18:15 Türkiye'nin saldırılarına tepki: Rojava’nın ışığında onurlu barışı inşa edeceğiz
17:58 Siyasetçi-yazar Bereket Kar memleketi Antakya’ya uğurlandı
17:32 İsrail 200 tutuklu Filistinliyi serbest bıraktı
17:16 Tişrîn’de SİHA saldırısı
17:01 ‘Barış İçin 1 Milyon İmza’ kampanyasının Mersin ayağı başlatıldı
16:58 Amed'te 'Sînebîr Film Günleri' başladı
16:30 Kadınlardan ‘Görüyorum Yanındayım’ kampanyasına çağrı
16:14 İHD'den Dêrsim’de yaşanan hak ihlalleri raporu
16:01 İstanbul Barosu yöneticisi Epözdemir hakkında tutuklama talebi
15:53 Tişrîn’de saldırılar da direniş de sürüyor
15:39 Kuzey ve Doğu Suriye’ye İtalya ve Fransa’dan ziyaret
14:52 Hakan Fidan yarın Bağdat’a gidecek
14:51 Hasta tutsaklar için 3 kentte eylem
14:33 Tanış ve Deniz anıldı: Fail Levent Ersöz’dür
14:24 Deniz, Tanış ve Doğan’ın akıbeti soruldu
14:22 KESK Amed Şubeler Platformu eylemi 119’uncu haftasında
14:08 İran’da bir kolber ağır yaralandı
13:45 Mazlum Abdi: Bu süreçte Kürtlerin birliği önemli
13:38 Hamas, 4 İsrailli rehineyi daha Kızılhaç'a teslim etti
13:24 İrade gaspına karşı nöbet: Kürt sorunu çözülmeden barış olmaz
12:46 Cumartesi Anneleri: Tanış ve Deniz’i aramaktan vazgeçmeyeceğiz
12:45 Konya’da çöken binanın enkazında 1 kişi yaşamını yitirdi
12:37 ‘Rojava’ya statü halklara özgürlük’ deklarasyonu yarın açıklanacak
12:04 82 yaşındaki hasta tutsak Hanife Arslan tahliye oldu
12:01 CHP Gezi soruşturması için heyet görevlendirdi
11:59 Yangın faciasında tutuklu sayısı 9'a yükseldi
10:52 İdama karşı çıkan Jîna Emînî’nin babası hakkında gözaltı kararı
10:22 İHD Şube Başkanı: Zırhlı araçlar silah gibi kullanılıyor
09:50 Ankara’daki yurttaşlara mikrofon uzattık: Çıkış yolu çözümden geçiyor
09:31 Kobanê’den Tişrîn’e: 2014’te kaybettiler, bugün de kaybedecekler
09:26 Esengül Demir: Kürtsüz çözüm mümkün değil
Murat Kalmaz: Barış için iktidar pratik adımlar atmalı
09:11 Abdullah Öcalan'ın eski avukatı: Bu şans kaçırılmamalı
09:08 Kartalkaya’ya giden ÇHD heyeti: Savcılara ulaşamadık
09:07 Ekolojik kırım koçerliği de bitirme noktasına getirdi
09:07 Rojin Kabaiş'in cenazesini bulan Ankay: Kesinlikle şüpheli ölüm
09:05 Çözüm hangisinde: İmralı'nın 7 maddesinde mi, MGK'nin 7 maddesinde mi?
09:04 Îdir Belediyesi'nden kadın odaklı çalışmalar
09:02 Tedaviye ağız içi arama dayatması engeli
09:02 Tişrîn'de 5 ambulans hedef alındı, 3 sağlıkçı katledildi
09:00 Ekolojist Sezgin: Madenler sağlık sorunları yaratıyor
09:00 25 OCAK 2025 GÜNDEMİ
24/01/2025
23:44 ESP Eş Genel Başkanı Çepni: Biz kazanacağız
22:15 ESP ve SKM’li 34 kişi tutuklandı
22:02 Kayyım 18 işçiyi daha işten çıkardı
21:30 Ayşe Barım ve oyunculara ‘Gezi’ soruşturması
21:23 Siyasetçi-yazar Bereket Kar hayatını kaybetti
21:05 Konya'da 3 katlı bina çöktü
20:50 ESP’ye gözaltılar protesto edildi
20:47 Rojin Kabaiş için X’te ‘#119gunoldu’ kampanyası
20:40 Uluslararası Basın Enstitüsü Özgür Basın’a yer verdi
20:34 Hunergeha Welat’tan Tişrîn’de katledilenler için şarkı
20:06 Grand Kartal Otel sahibi tutuklandı
19:20 Kartalkaya yangını: 8 kişi hakkında tutuklama talebi
19:11 Erdoğan’a ‘evim yok’ diyen depremzede kadın korumalarca uzaklaştırıldı
19:05 Gazeteci Eylem Babayiğit tutuklandı: Özgür Basın susturulamaz
18:59 Kuzey ve Doğu Suriye’nin birçok bölgesine saldırı
18:39 Bolu’da yangın sorumluları yürüyüşle protesto edildi
18:32 DTSO 2020-2024 yıllarına ait şirket verilerini açıkladı
18:11 İşte Abdullah Öcalan ile yapılan ikinci görüşmenin detayları
18:07 Gözaltına alındığı iddia edilen Kuytul: Algı operasyonu, evimdeyim
18:01 Sultanbeyli’de bir atölyede yangın
17:32 İran’da idama karşı çıkan 3 kişi gözaltına alındı
17:24 Mersin’de iş cinayeti
17:18 Tişrîn’e saldırılar protesto edildi: Bir an önce dursun
17:11 DEM Parti: Epözdemir’in gözaltına alınması savunmaya gözdağıdır
17:08 AP Türkiye Raportörü’nden Gergerlioğlu paylaşımı
17:02 Gazeteci Reyhan Hacıoğlu: Özgür basın her koşulda yazmaya devam ediyor
16:58 Yangın çıkan otelin sahibi adliyeye sevk edildi
16:44 Gazeteci Eylem Babayiğit'e tutuklama istemi
16:38 AİHM Erdoğan'a hakaretten ceza verilen TRT kameramanını haklı buldu
16:31 Nisêbîn’de binler yürüdü: İmralı’da ortaya çıkan umuda sahip çıkacağız
15:44 Furkan Vakfı üyeleri gözaltına alındı
15:22 '78 kişinin öldüğü yangın kader değil, katliamdır'
15:21 Tehlike Altındaki Avukatlar Günü: Baskıları sonlandırın
15:13 Tahir Elçi Davası'ndaki beraat kararı AYM'ye taşındı
15:08 Tişrîn’de nöbet 17’nci gününde
15:04 Wan’da yüzen ‘Jin Kadın Kütüphanesi’ açılacak
14:52 Şengal Özerk Yönetimi’nden Genel Af Yasası’na tepki
14:49 Gazeteci Eylem Babayiğit adliyeye sevk edildi
14:38 ESP, SKM, SGDF operasyonunda 38 kişiye tutuklama talebi
14:36 Sinpaş'ın yarattığı kirlilik görüntülendi
14:14 Akdeniz'de nöbet: Kayyım gidinceye kadar mücadele sürecek
14:06 Amed’teki rehabilitasyon merkezleri çifte standarda karşı iş bıraktı
14:05 Gözaltılara tepki: Bu operasyonlarla sonuç alamazsınız
12:40 Belediye eşbaşkanı Sarıyıldız Kırşehir'e sevk edildi
12:21 Orman ve tarım alanlarında mermer ocağına onay
12:09 Asker kurşunuyla katledilen Durdu için baroya başvuru
11:38 AKP Bolu’daki yangının araştırılmasını istedi
11:07 Gözaltındaki 41 kişi adliyeye sevk edildi
10:40 Aileler İmralı’ya gitmek için başvurdu
10:26 Çepni: Kürt halkının kazanımı işçi sınıfının kazanımıdır
10:19 TMMOB Bolu İKK Sekreteri: Bakanlık sorumluluğu üzerinden atamaz
09:46 Gazeteci Eylem Babayiğit 3 gündür gözaltında
09:37 Eren Keskin: Çözüm için devlet somut adımlar atmalı
09:36 Av. Cihan: Mülteciler sınırlarda donarak yaşamlarını yitiriyor
09:28 Kobanê direnişinde oğlunu yitiren anne: Sonuç alamayacaklar
09:20 'Döngümüzle dönüşüyoruz' projesiyle tabular da dönüştürülecek
09:19 Amed Kent Konseyi Kadın Meclisi yerelden çözüm için kolları sıvadı
09:18 Jin Art’tan yeni kurslara çağrı
09:17 Suriye’nin yeniden inşasında referans ‘kadın devrimi’ olmalı
09:13 Kadınlar: Savaş karşısında birleşik mücadele şart
09:11 Amed sokaklarından Tişrîn'de sivillerin katledilmesine tepki
09:10 Wan Baro Başkanı Özaraz: Öcalan’ın çözüm iradesini destekliyoruz