Abdullah Öcalan'ın Yol Haritası'nda Türk-Kürt ilişkileri

img
HABER MERKEZİ - PKK Lideri Abdullah Öcalan, 2009'daki Yol Haritası'nda Türk-Kürt ilişkilerinin tarihsel önemine dikkat çekerek, "Cumhuriyet tarihinin en büyük krizi" olarak tanımladığı Kürt sorununda çözümün ilk şartının sivil anayasa olduğunu kaydetti. 
 
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bugüne Kürt’e bakışı değişmedi. Geride bıraktığı 101 yılda inkar edilen, krizlerin derinleştiği dönemlerde "var sayılan" Kürt sorunu çözüme kavuşturulmadı. Bu durum 22 yıllık AKP iktidarında da sürdü. Amed’de var sayılan Kürt sorunu Ankara’da hep yok sayıldı. Kürt sorunu bu kez her konuşmasında yok sayan, inkar eden, hedef alan MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından gündeme getirildi. Her fırsatta hedef aldığı DEM Parti’nin sıralarına giderek tokalaştı. “Kürt sorunu yoktur” dese de “muhatap” tartışması başlatarak var olduğunu itiraf etmiş oldu. İttifak ortağı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da Bahçeli’nin bu çıkışına destek verdi. “İç barış” üzerinden Kürt-Türk birlikteliğine vurgular yapıldı, İmralı’da ağır tecrit koşullarında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a çağrılarda bulunuldu. 
 
Bu tartışmalar, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Kürt-Türk ilişkilerindeki tarihsel diyalektiği ortaya koyan “Türkiye’de Demokratikleşme Sorunları, Kürdistan’da Çözüm Modelleri” başlıklı Yol Haritası’nı hatırlattı. Abdullah Öcalan, 2009 yılında sunduğu Yol Haritası’nda son günlerde iktidar kanadının dilinden düşmeyen Kürt-Türk ilişkilerinin tarihsel geçmişine ışık tutuyor, Kürt sorununu ele alıyor ve çözümüne işaret ediyor. 
 
Abdullah Öcalan, Türk-Kürt ikilemindeki ilişki ve çelişkileri daha yakından ve somut olarak değerlendirmenin sorunsallıkları ve çözüm olasılıklarını aydınlatıcı kılacağının altını çizerek, zorun amansız girdabında ne sorunların ne de çözüm yollarının yeterince bilince kavuşamayacağını belirtti. Abdullah Öcalan, “Aydınlanmanın, bilincin kendisi eğer hakikate yakınsa, çözümün yarısına varılmış demektir. Diğer yarısı açılan yolda uygun adımlarla yürümektir” vurgusu yaptı. 
 
ANADOLU KAPILARI ARDINA KADAR AÇILDI
 
Tarihsel geçmişi ele alan Abdullah Öcalan, Selçukluların boy ve bey olarak Kürdistan sınırlarına vardıklarında, İslam kardeşliği silahıyla Bizans’a karşı ortak savaş önerdiğini hatırlattı. Kürtlerin kendileri de ezici çoğunluk olarak İslam’ı benimsediğini ve Bizans karşısında sıkça gerileme durumunu yaşadıkları için ortak savaş stratejisine destek olduğunu ifade eden Abdullah Öcalan, bu dönemde yaşanan gelişmelere dair şu hatırlatmalarda bulundu: “Sultan Alparslan 1071 Mayıs’ında o dönem Kürtlerin başkenti sayılan Meyafarqîn’de (Bugünkü Silvan) Kürt beyleri ve aşiretleriyle ittifak arayışı içindeydi. Hem beylerden hem boylardan sağladığı ve yarı yarıya Kürtlerden oluştuğu tahmin edilen güç ilavesiyle dönüm noktası sayılan Ağustos 1071 zaferine erişecektir. Kürt boy ve bey kuvvetlerinin bu savaştaki rolü doğru çözümlenmeden, Kürt ve Türk boy ve beyleri arasındaki ilişkiler yeterince çözümlenemez. Zafer stratejikti. Anadolu’nun kapısını Türk boy ve beylerine ardına kadar açıyordu. Kürt boy ve beyleri içinse Bizans tehdidini ve sonuçlarını ortadan kaldırıyordu. İlişkilerin böylesi bir temele oturması çok önemlidir ve geleceğin belirlenmesinde esas rol oynayacaktır.”
 
ORTAK YAŞAM KÜLTÜRÜ
 
Abdullah Öcalan, bu süreçte esas olarak Türk boy ve beylerinin İç Anadolu, Batı Akdeniz ve Karadeniz’e doğru açılan Anadolu’da yoğunlaşırken, Kürt boy ve beylerinin de yerleşim yerlerini ve güçlerini geliştirmekten geri kalmadığını belirtti ve şöyle devam etti: “Türk boy ve beyleri hiçbir zaman Kürtlerin egemen, yerleşik oldukları mekânları ve bu mekânlardaki kültürel geleneklerini ele geçirmeye, sahiplenmeye yeltenmediler. Aralarındaki stratejik ittifak, dayanışma ve ortak yaşam kültürü bunu gerektirmekteydi. Bu arada Ermeni ve Süryani halkları da daha çok kentlerde varlıklarını dostça sürdürmeye devam ettiler.”
 
OLUMLU İLİŞKİ DAHA BASKIN
 
PKK Lideri, yine bu dönemde Kürdistan’da Artukoğulları, Karakoyunlular ve Akkoyunlular adında bazı Türk beyliklerinin kurulduğunu, ancak bunların kısa ömürlü olduğunu, dayandıkları boyların da çoğunlukla doğal asimilasyonla Kürt kültürü içinde eridiğini söyledi. Abdullah Öcalan, bu gerçekliğin izlerinin bugün dahi görüldüğüne dikkat çekerek, Kürtlerin ise İslamik dönemde çok sayıda yerel beylikle birlikte aşiretler ve kabileler halindeki toplumsal yaşamlarını ağırlaşan sorunlarıyla sürdürdüğünü kaydetti. Abdullah Öcalan, Türk boylarında olduğu gibi üst tabaka çeşitli uygarlıkların hizmetinde beyliklerini geliştirdiğini, alt kesimler Kurmanc olarak ayrı bir kategoriye ayrıştığını, Kürtlerde bu dönemde Arap-Bedevi ve Türk-Türkmen ikilemine benzer bir ayrışmanın hız kazandığını ifade etti. 
 
PKK Lideri Öcalan, yaklaşık olarak 1500’lü yılların başında Osmanlı saltanat dönemine kadar Türk ve Kürt bey ve boy ilişkilerinde aralarında zımni de olsa birbirlerinin hukukuna saygı, dıştan her iki ana kesime yönelik tehditlere karşı ortak bir strateji ve buna bağlı hareket etmenin ağır bastığını anımsatarak, “Olumlu ilişki yanı olumsuz çelişki yanından daha baskındır. Aralarında sistematik bir çelişki ve çatışma dönemi gözlemlenmemektedir” dedi. 
 
TÜRK-KÜRT İMPARATORLUĞU!
 
Abdullah Öcalan, Kürt-Türk ilişkilerinde ikinci önemli stratejik aşamanın Osmanlı İmparatorluğu’nun Ortadoğu’ya açılmasıyla başladığının altını çizerek, “16. yüzyıl başlarında İran’da Şialık temelinde yükselen Safevi Hanedanlığıyla Kürt beylikleri arasında artan gerginlikler mezhep çelişkileriyle iyice artmış bulunmakta ve Anadolu üzerinde de gittikçe artan bir etkiye sahip olmaktaydı. Aynı çelişki Mısır odaklı Memlûk sultanlarıyla da yaşanmaktaydı. Memlûkların etkisi de Akdeniz ve Güneydoğu üzerinden artmaktaydı. Kürt beyliklerin konumu stratejik bir rol oynuyordu. Hangi tarafla ittifak etseler Ortadoğu’nun hegemonik gücü onlar olacaktı. Osmanlı Sultanı Yavuz Selim’in adeta iki eşit güç arasında gerçekleştirdiği stratejik ittifak yaklaşımı tarihsel sonuçlarını vermekte gecikmedi. Yapılan ittifak, Kürt beyliklerine geniş özerklik ve hükümet olma yetkisi tanımaktaydı. İttifaktan öteye, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu gibi bir Türk-Kürt İmparatorluğu’na yol açmaktaydı. Tarihe dikkatle bakan bir gözlemci, daha M.Ö. 2000 başlarında Hitit-Hurri-Mitannilerin ilk uygarlık denemelerinde Anadolu-Mezopotamya ortaklığının stratejik niteliğini görebilecektir. Biri diğersiz edemiyor. Ekonomik-politik ilişkiler hızla birbiriyle bütünleşmektedir. Osmanlıların muhteşem yüzyılında bu tarihsel olgu kendisini yeniden kanıtlamaktadır” diye belirtti.
 
KÜRTLERİN TÜRKLERDEN AYRIŞMAMASI 
 
PKK Lideri, yeni statü ile birlikte Sünni Kürt beyliklerinin İmparatorluk içindeki ağırlıklarını arttığını, Alevi ve Êzidî Kürtlerin durumuyla Kurmanc kesimin sorunlarının ağırlaştığını, sınıfsal ve mezhepsel çelişkinin arttığını ifade etti. Yaklaşık 300 yüz yıl süren bu ortaklık statüsünün 19. yüzyılın başlarında kapitalist modernitenin Ortadoğu’ya sızmasıyla bozulmaya başladığına dikkat çekerek, “Irak ve Mısır üzerinden bölgedeki etkisini artıran Britanya İmparatorluğu, Süleymaniye merkezli bir milliyetçilik geliştirmeye çabaladı. İlk isyan Süleymaniye yöresinden Baban aşireti liderlerince gerçekleştirildi. Yaklaşık iki yüz yıldır farklılaşarak yaşanan bu süreç Güney Kürdistan’da bugünkü yarım ulus-devlet pratiğiyle sürmektedir. 19. yüzyıldaki Kürt isyanları sınıf nitelikleri nedeniyle pro-kapitalist milliyetçidir. İmparatorluk bünyesindeki tüm milliyetler ulus-devlet temelinde ayrışmalarına rağmen, Kürtlerin Türklerden ayrışmamasının belirtildiği üzere tarihsel nedenleri vardır. İmparatorluğun devlet çekirdeğinin iki milliyetli üst tabaka ortaklığından kaynaklanan bir devlet zihniyeti söz konusudur” diye kaydetti. 
 
TARİHSEL DİYALEKTİĞİ DOĞRULAYAN DENEYİMLER 
 
Stratejik nedenlerin devletin doğuşundan beri iki alan içinde yükselen her uygarlığın ortak hareket etmesini gerekli kıldığını vurgulayan Abdullah Öcalan, aksi halde her iki alandaki toplumların varlığı ve çıkarları tehdit altında olacağını söyledi. Ortaya çıkan her siyasal ve ekonomik oluşumun, ortaklık halinde olmanın paha biçilmez değerini ifadelendirdiğini kaydeden PKK Lideri, Selçuklu ve Osmanlı Türk sultanlık deneyimlerinin bu tarihsel diyalektiği bir kez daha doğruladığına işaret etti. 
 
KÜRT SORUNUNDA İLK RASTLANTILAR... 
 
PKK Lideri Öcalan, bu dönemde tepedeki bey ve sultan arasındaki ortaklığın zamanla şeyh, ağa ve tüccar arasındaki ilişkiye dönüştüğünü belirterek, şöyle devam etti: “Sultan II. Mahmut’la (1808-1839) bu ilişkiler daha da bozuldu. Modernitenin bozucu etkisi her iki taraf arasındaki çelişkileri arttırarak, yüzyılı boydan boya bir isyan yüzyılına dönüştürdü. İsyanların sonuçsuz kalması ve Osmanlı İmparatorluğu’nun ulus-devletçi yönde yeniden inşa çabaları iki milliyet arasındaki ilişkilerin geleneksel niteliğini bozdu. Genç Osmanlılar, Jön Türkler ve en milliyetçi kesimi olan İttihat ve Terakki Cemiyeti (1889) Türk ulus-devletçiliğini önce örtülü, sonra açıkça savunmaya başlayınca kopukluk arttı. Bunun karşısında Kürt milliyetçiliği de kendini göstermeye koyuldu. Modern anlamıyla Kürt sorunu bu döneme rastlar.”
 
SORUNU AĞIRLAŞTIRAN ETKEN: TÜRKÇÜLÜK! 
 
İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin komitacılığa başlaması ve İslami milliyetçilik yerine açıkça Türkçülüğe yönelmesinin sorunu daha da ağırlaştırdığını vurgulayan Abdullah Öcalan, “İki kesim oluştu: Soycu Türk milliyetçiliği ve İslami milliyetçilik. Kürtler İslami milliyetçilerle geleneksel beraberliklerini sürdürmeye çalıştılar. Nakşi şeyhleri, Mevlana Halit ve Said-i Nursi, ana akım olarak bu eğilimi temsil ediyorlardı. İmparatorluğun ve daha sonraki devlet oluşumunun ortak niteliğinde ısrarlıydılar. İslam, ümmet ideolojisi modernleştirilerek bu amaç için kullanılmaktaydı. Beylerden sonra (1878) nüfuzları ve toplumsal önderlik rolleri artan şeyh ve tarikat eğilimleri bu çizgiyi günümüze kadar sürdürmektedirler” dedi. 
 
İTTİHAT VE TERAKKİ MİLLİYETÇİLİĞİ 
 
PKK Lideri, İttihat ve Terakki Cemiyetinin ise, özellikle Balkan Savaşlarındaki (1912-13) yenilgisinden sonra Anadolu ve Mezopotamya arasındaki tarihsel ortaklığa bakmadan, devlet içinde ırkçı bir milliyetçiliğe yöneldiğini hatırlatarak, “Bu milliyetçilikte Kürtlüğe yer yoktu. Ermeniler gibi ya var oldukları toprakları terk edecekler ya da bir biçimde yok edileceklerdi. Bu politikayı besleyen Fransız pozitivizmiydi. Sadece güçlü olanın yaşama hakkı vardı; Darwin’in ‘Güçlü olan yaşar’ determinizmi, olduğu gibi bilimsel bir gerçeklikmişçesine topluma uygulanmak isteniyordu. Kapitalist modernitenin vahşeti burada bütün dehşetiyle kendini yansıtmaktadır. Sadece Ermeniler, Rumlar, Süryaniler ve Kürtlerin değil, Türkler ve Arapların da konumunu yaşanmaz hale getiren bu katı pozitivist ideoloji, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin elinde İmparatorluğun son bulmasıyla sonuçlandı. Fakat etkileri Cumhuriyet Türkiye’sinde de hâkimiyetini sürdürdü” diye belirtti. 
 
KÜRTLERİN DÖRDE BÖLÜNMESİ 
 
Abdullah Öcalan, Kürtlerin de diğer müttefikler gibi Cumhuriyet’in kurucu unsuru olduğununun altını çizdi ve şunları söyledi: “Kürtler, tarih boyunca olduğu gibi yine stratejik bir ortak olarak hem ümmetsel kurtuluşta hem de Cumhuriyet’in inşasında yer almışlardı. Britanya İmparatorluğu’ndan Musul-Kerkük karşılığında geriye kalan Misak-ı Milli sınırlarında ulus-devlet ayrıcalığı alınınca hem Kürtlerin dörde bölünmesi gerçekleştirildi, hem de içte kalan parçası üzerinde varlıklarını sona erdirmeye yönelik politikaya amansız bir hızla başlandı ve bu politika hep aynı hızla sürdürüldü. Bu arada şunu da belirtmeliyim ki, 1639’da İran Safevi Hanedanlığıyla yapılan Kasr-ı Şirin Antlaşması iki milliyet arasındaki stratejik ittifaka aykırıydı. Kürtlerin tamamına yakını Osmanlı İmparatorluğu sınırları dâhilindeydi. Misak-ı Milli sınırları kesinlikle Kürtler ve Türklerin birlikteliği üzerine inşa edilmişti. İngilizler ve Fransızlarla yapılan antlaşmalar, Misak-ı Milli’ye kesinlikle aykırıdır. Kürtleri tarihlerinin en ağır varlık-yokluk sorunsalına kilitleyen bu antlaşmalar, Türklerle Kürtler arasında sözü çok edilen bin yıllık ortaklığa ve kardeşliğe kesinlikle aykırıdır. Fakat sorulmayan soru, bu aykırı antlaşmalardan kimin sorumlu olduğudur. Hem Kürtleri bazı hegemonik güçlerle girilen ilişkiler sonucunda verilen tavizler karşılığında varlıksal olarak dörde böleceksin, hem de ‘Kürtlerden bazıları bin yıllık kardeşliği bozuyor’ diyeceksin!”
 
SOYKIRIMIN EŞİĞİNE GETİRİLMESİ
 
Gerçekleri gözardı eden bu yaklaşımın Kürt sorununu tüm Cumhuriyet tarihi boyunca kültürel soykırımın eşiğine kadar getirdiğinin altını çizen Abdullah Öcalan, “Kürt sorunu gerçekten bin yıllık stratejik dostluk ruhunu tamamen bir tarafa iten, inkâr eden anlayış ve uygulamalar nedeniyle sadece ekonomik, sosyal, siyasal ve askeri bir sorun olmaktan çıkıp, bir halkın kültürel varlığı-yokluğu meselesine dönüştü. İsyanlar (1925-1940) bu varlık-yokluk sorunundan kaynaklandığı gibi, bu amaç için kullanıldı da. İttihatçı zihniyet açık ki Kürtleri de hem devletten hem toplumdan dışlamak istiyor, toplum olmaktan çıkarmayı dayatıyordu. Onun için bu politika uzun yıllar boyunca sürdürülen ‘Kürtler var mı yok mu?’ sorununa dönüştü. Cumhuriyet’in kurucu unsuru olmaktan çıkarılıp bu yokluk sürecine sokulmanın ne denli dehşet verici bir yönelim olduğunu azıcık bir empatiyle anlamak gerekir. Kürt sorunu bölünme sorunu değil, yokluk sürecinden çıkma ve tekrar tarihe yaraşır stratejik dost, ortak ve kardeş olma konumuna ulaşma sorunudur. Bu gerçeği kavramak ancak vicdanlı bir empati anlayışıyla mümkündür” dedi. 
 
ÇÖZÜMÜN İLK ŞARTI: SİVİL ANAYASA
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan, 2009 yılında kaleme aldığı Yol Haritası’nda, Kürt sorununda çözümün yolunu da gösterdi. Bunun için yeni ve toplumsal konsensüse dayalı bir sivil anayasa ihtiyacı çözüm için başta gelen şart olduğunu vurgulayan Abdullah Öcalan, şunları belirtti: “Bu temelde tüm toplumsal kesimlerin konsensüsüyle garanti altına alınacak temel bireysel ve toplumsal haklarla, ifade özgürlüğü ve demokratik örgütlenme hakları belirleyici önem kazanmaktadır. Bireysel ve toplumsal özgürlükler ve haklar üzerinde yükselecek bir anayasa, Cumhuriyet’in demokratik, sosyal, laik ve hukuki niteliğini gerçek anlamda işlerliğe ve güvenceye kavuşturacaktır. Bu anayasal çerçevede diğer toplumsal sorunlarda olduğu gibi Kürt sorunu da çözüm yoluna konulabilecektir. Katı ulus-devlet gömleğini esneten bir Cumhuriyet, Kürtlerin bireysel ve toplumsal haklarını kazanması sonucunda, bölünmek şurada kalsın, tarihte hep kurucu unsur olarak rol oynamış temel bir direğin daha da sağlamlaştırılmasıyla gerçek ve kalıcı bir demokratik bütünlüğe kavuşmuş olacaktır. Bu temelde yaşadığı ağır travmalardan, sonu gelmez mal ve can kayıplarından, acı ve gözyaşlarından kurtulmuş olacaktır. Böylelikle ülke ve milletin güvenliği, kalkınması ve mutluluğu kalıcı kılınacaktır.”
 
EN BÜYÜK KRİZDEN ÇIKIŞIN YOLU 
 
Abdullah Öcalan, tüm hızıyla devam eden, hem devlet hem toplum içinde yaşanan Cumhuriyet tarihinin bu en büyük krizinden nasıl çıkılacağının, mevcut güçlerin tavırlarıyla belirleneceğinin altını çizerek, “Tartışma ve demokratik anayasa arayışı bu krizin hem nedeni hem sonucudur. Daha doğrusu, ikisi birbirini doğuran aktif bir dinamizm içindedir. Kürt sorunu bu durumda yine başat konumdadır. Aslında bu gerçeklik tarihin derin bir ilkesiyle ilgilidir; o da toplumsal sorunların zorla bastırılamayacağı, fırsat bulur bulmaz kendini her zamankinden daha şiddetli biçimde hissettireceğidir. 1920-1925 dönemi bu açıdan tarihin en ilginç bir dönemi olarak adeta yeniden bir döngü halinde yaşanmakta, ama tüm kurucu müttefikler bu sefer bastırılmak için değil, vaktinde inşa edilemeyen demokratik cumhuriyeti yeniden inşa etmek için sanki işbaşına çağrılmaktadır. Tarihle şimdi arasındaki ince hat ve bunun döngüsellik olarak yorumu, bu gerçeği daha doğru kavramaya ve tarihsel rolleri oynamaya fırsat tanımakta ve şans vermektedir” diye belirtti.
 
DEMOKRATİK ÇÖZÜM TARİHSEL ÖNEMDE
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan, demokratik çözümün tarihsel önemde olduğunu vurgulayarak, “Türkiye’nin demokratikleşme sürecine girmesi ile Kürt sorunundaki demokratik çözüm bir madalyonun iki yüzü gibidir. Bir yüz diğersiz olmaz. Çözümün Türkiye üzerindeki boyutlarını biraz somutlaştırmaya çalışırsak, daha aydınlatıcı olacaktır. Her şeyden önce ilkesel yaklaşım gözardı edilemez. İlkesi ve sistemi olmayan çözümler hem anlaşılır olmaz hem de günübirlik pansuman tedavisinden öteye sonuç vermez. Düşünülen çözüm, Batı kapitalist hegemonik sistemi ister dağılsın, ister devam etsin, tüm bu yapısal dönem boyunca uygulanması ve yaşanması savunulan bir çözüm olasılığıdır” önerisinde bulundu.
 
MA / Özgür Paksoy

Diğer başlıklar

12/02/2025
08:42 PKK'den önemli açıklama
08:01 Wan'da kitlesel açıklama yapılacak
07:59 Belediye önünde sabahlayan eşbaşkan: Gaspa geçit vermeyeceğiz
07:51 Direniş mahallelere yayıldı
07:48 Wan'da halk geceyi belediyenin önünde geçirdi
11/02/2025
22:42 Özgür Özel Ahmet Türk’ü ziyaret etti
22:30 Netanyahu: Rehineler serbest bırakılmazsa ateşkes sona erecek
22:24 Trump: Gazze ABD'nin yetkisi altında olacak
22:09 'Ben de HDK'liyim' kampanyası
21:24 Meclis’te ‘suça sürüklenen çocuklar’ tartışması
21:11 Ege Denizi'nde 4.3 büyüklüğünde deprem
20:51 Gar Katliamı'nda yaşamını yitirenler anısına belgesel gösterimi
20:42 CHP'li başkanlar: Cezalandırılan biz değil, bizzat milletimiz
19:50 Soğuk havaya rağmen binlerce kişi belediye önünde
19:17 İstanbul'daki tüm okullara kar tatili
19:13 Uzun Yürüyüş 22’nci gününde Metz’de sürüyor
18:30 Soğuk ve yağışa rağmen Tişrîn direnişi 34’üncü gününde
18:10 Yangına giden itfaiyeyi durduran polisler hakkında soruşturma
18:02 Serra Bucak: Wan halkı kayyıma müsaade etmeyecektir
17:20 Akdeniz Belediyesi’nde 17 kişi işten çıkarıldı
17:14 DEM Parti: Halk iradesine yapılan sistematik operasyonlar provokasyondur
17:09 Wan Emek ve Demokrasi Platformu: Amaçları halkın iradesini gasp etmek
16:56 Köylüoğlu’nun sözleriyle seslendiler: Özgür Basın direnmeye devam edecek
16:55 İran’da 2 gazeteci 'af' listesine eklendi
16:54 Irkçı paylaşıma suç duyurusu
16:21 Kayyım girişimine karşı Wan'da çadır kuruldu
16:21 Evin Cezaevi önünde eylem: İdamlar durdurulsun
16:07 Şirnex'te çok sayıda köpek ölü bulundu
15:52 Kanser hastaları için Sosyal Taksi Projesi
15:36 Neslihan Şedal: İradesini yok saydığınız halkla nasıl barışacaksınız?
15:31 Süleymaniye’de açlık grevi 15’inci gününde
15:30 Bismîl’de halk lokantası açıldı
15:05 12 yılda 742 çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetti
14:56 Eylem sonuç verdi: İzBB 'ücretsiz izin' kararından döndü
14:54 Savcıdan ÇHD’li avukatlara sözlü saldırı: Teröristsiniz!
14:53 Polisin saldırısında yaralanan Özer taburcu edildi
14:27 Köylüoğlu’nun taziyesine ziyaret: Gerçeği yazan mücadelenin neferleri oldular
14:22 Tülay Hatimoğulları: Öcalan'ın çağrısı 15 Şubat'a yetişmeyebilir
14:21 Wêranşar'da GES işçileri iş bıraktı
13:52 DBP'den Özer’in ailesine ziyaret
13:52 HDK'den savcılığa: Kongremize suç atfetmek kimsenin haddi değildir
13:25 Wanlılar: Bir kez daha görkemli direneceğiz
13:18 Afganistan’da intihar saldırısı
12:44 Tülay Hatimoğlulları’ndan iktidara: Çözüme dair planın nedir?
12:07 Hamas: Tehdit dili işleri karmaşıklaştırıyor
12:05 2024 Yolsuzluk Algı Endeksi: Türkiye 34 puan ile 107'nci sırada
11:46 Kadınların hedefi 2'nci Lig
11:29 Aktar: Önceden verilen karar okundu
Karaman: Bütün mesele Wan Belediyesi’ne çökmedir
11:18 Gazetecilerin davasında açık dosyaların akıbeti sorulacak
11:08 Avukatlar Abdullah Öcalan ile görüşmek için başvurdu
11:01 Riha'da 1 gözaltı
10:28 Zeydan’ın avukatı Aktar: Kayyım için alınan siyasi bir karardır
10:27 Necla Demir: Basın devletin propaganda aygıtına dönüştürülmek isteniyor
10:18 Belediye önünde protesto: Gaspçılara ve hırsızlara izin yok!
10:14 Safitürk davasında yeniden yargılama talebi
09:53 Abdullah Zeydan'dan ilk tepki: Bu karar yok hükmündedir
09:48 Wanlılar belediye önüne akın ediyor
09:24 Öcalan nasıl bir çağrı yapacak: İmralı Heyeti’nden Önder MA’ya anlattı
09:21 Depremin bıraktığı izi şiirleriyle anlattı
09:17 Abdullah Zeydan’a 3 yıl 9 ay hapis
09:13 Kişisel Statü Yasası'na tepki: DAİŞ zihniyeti
09:12 ‘Aile Yılı’nı sorduğumuz kadınlar: Babanın sorumluluğu nerede?
09:11 İstinaf İHD üyesi Akdeniz'e verilen cezayı onadı
09:10 İnfaz ettiği disiplin cezalarına rağmen tahliye edilmedi
09:06 'Güneşimizi Karartamazsınız' eylemcilerinin hikayeleri
09:04 26 yıldır komplo protestolarında: Kendimi onunla tanıdım
09:00 11 ŞUBAT 2025 GÜNDEMİ
08:27 İstanbul'da belediyelere operasyon: 10 gözaltı
07:53 Sêwereg'de kadın katliamı
10/02/2025
23:56 Ege Denizi'nde 5.2 büyüklüğünde deprem
23:26 Romanya Cumhurbaşkanı Iohannis istifa etti
22:49 Mêrdîn Barosu'ndan gazeteci Öznur Değer çağrısı
22:38 115 isimden Abdullah Öcalan için Avrupa Konseyi'ne mektup
22:27 Ekvador'da devlet başkanlığı seçimi ikinci tura kaldı
21:15 Gulistan Tara ve Hêro Behadîn’in adı katledildikleri caddeye verildi
21:04 SOHR: Suriye’de 7 kişi katledildi
21:00 Tişrîn Barajı’ndaki direniş 33’üncü gününde
20:45 Kadın yürüyüşünde gözaltına alınanlar serbest
20:16 Guatemala'da otobüs köprüden düştü: 51 kişi hayatını kaybetti
20:08 Hamas’tan ‘esir takasını erteledik’ açıklaması
19:59 İzmir’de halk buluşması: Tecrit ortadan kalkmalı
19:34 Fransa'da kabineye karşı verilen gensoru önergesi reddedildi
19:28 Vedat Özer’in tedavisi sürüyor
19:04 Kuzey ve Doğu Suriye’nin 4 köyüne saldırı
18:37 Gazetecilerden Aziz Köylüoğlu’nun taziyesine ziyaret
18:30 Hesekê’deki meydanın adı halk kararıyla ‘Özgürlük Meydanı’ oldu
18:22 DEM Parti Kadın Meclisi: Gözaltına alınan yoldaşlarımızı bırakın
18:16 CHP'de adaylık için 'ön seçim' kararı kesinleşti
17:49 ‘Tüm saldırılara rağmen onurlu barışın talepkarları olacağız’
17:32 Kadın yürüyüşünde 18 kişi gözaltına alındı
17:28 Emeklilere zam farkı yarın ödenecek
17:26 ‘Kızılay çadır sattı’ sözleri nedeniyle ifadeye çağrıldı
16:33 İran’da 3 Kürt’e idam ve hapis cezası verildi
16:24 Temelli: Sayın Öcalan’ın tarihi açıklamasının arkasındayız
16:15 Çorum’da iş cinayeti
16:08 Ezidî çocuğu kaçıran DAİŞ’lilere ceza istendi
15:54 Çiğdem Kılıçgün Uçar: Öcalan ülkenin geleceği için çözüm üretiyor
15:53 Yasemin Cemre İçlikan’ın faillerine indirimli ceza
15:28 ‘Sînebîr Film Günleri’ yoğun ilgiyle sürüyor
15:27 Riha’da 2 kişi tutuklandı
15:10 Cihan Can'ı zırhlı araçla katleden polisin yargılamasına yeniden başlandı
15:08 HDK'den konferans sonuç bildirgesi: Tüm kesimler çözüm için rol üstlenmeli
14:47 Gazeteci Aziz Köylüoğlu için taziye kuruldu
14:42 ‘Çözüm için Meclis elini taşın altına koymalı’
14:32 Tutsaklara kelepçeli muayene dayatması
14:14 Bakanlık’tan valiliklere sokak hayvanlarına dair yazı
14:05 Kadınlardan ‘özgürlük’ yürüyüşü: Çok sayıda gözaltı
13:08 İmralı Heyeti, Federe Kürdistan Bölgesi'ni ziyaret edecek
12:50 Barış İçin Toplumsal Girişim’den ‘müzakere’ çağrısı
12:26 Gar Katliamı’nın 112’nci ayında adalet talebi
12:22 Abdullah Öcalan'a yazılan mektuba el konulmasına ‘ihlal’ kararı
11:37 Programda kadın gündemini işlemekle suçlanıyor
11:29 Gazetecilerin adli kontrol şartı kaldırıldı
11:18 Şirnex’te 11 bölgeye giriş-çıkış yasaklandı
10:36 ‘Kadını yaşamın öznesi olarak görmeyen politikayı reddediyoruz’
10:34 Özgür basının mamostesi: Aziz Köylüoğlu
09:57 Yargılanan gazeteciler: Talimatla çalışmayız, faaliyetlerimiz suç değil
09:50 Xwebûn 'Gözler Öcalan'da' manşetiyle çıktı
09:16 Gazeteci Deniz: Qereqozaq ve Tişrîn stratejik önemi nedeniyle hedefte
09:15 Fail polis olunca TİHEK ayrımcılıkla mücadeleyi unuttu
09:09 'Çırak da usta da biziz'
09:06 Komploya karşı küresel özgürlük eylemleri
09:00 10 ŞUBAT 2025 GÜNDEMİ
09/02/2025
23:44 Özel’den, Yavaş ve İmamoğlu görüşmesi sonrası paylaşım
22:41 Ege Denizi'nde peş peşe deprem
21:59 Kobanê’de bir bebek katledildi
21:54 İlham Ehmed: Suriye için en uygun sistem Ademimerkeziyetçiliktir
21:22 Özel, İmamoğlu ve Yavaş 'cumhurbaşkanı adaylığı' için bir araya geldi
21:12 Uzun Yürüyüş 20’nci gününde
19:51 Hunergeha Welat’tan yeni klip: Bendava me ye
18:51 Girê Spî ve Kobanê köyleri bombalanıyor
18:48 Ege Denizi'nde 4.4 büyüklüğünde deprem
18:44 Tutuklanan Öznur Değer: Mizansene boyun eğmedim, direniyorum
18:25 ‘Çözüm barışta’ konferansı sona erdi: Barışı mutlaka kazanacağız
18:15 Ekvador sandık başında
17:59 'Geçiş Dönemi Adaleti' konferansı: İnsan varsa haklar da var olacaktır
17:25 Tülay Hatimoğulları: Demokratik bir ülkeyi hep beraber inşa edeceğiz
17:06 TJA'dan 'Rojava Devrimi'ni sahiplenme çağrısı
17:05 Gözaltına alınan 3 gazeteci serbest bırakıldı
16:58 'Çözüm için öncelikli olarak tecrit kaldırılmalıdır'
16:17 Bayındır’dan iktidara: Öcalan çözüme, siz neye hazırlanıyorsunuz?
15:56 Polisin yaraladığı Özer saldırı anını anlattı: Bilinçli hedef alındım
15:54 Figen Yüksekdağ'ın 'Sınırsız Savunmalar' kitabı Riha'da imzalandı
15:33 ‘Çözüm için toplumsal müzakere hareketi başlatılmalı’
14:48 KDP’den KNN Televizyonu’na baskın
14:16 Mersin'de ‘Abdullah Öcalan'a özgürlük’ haykırıldı
14:12 Gazetecilerin katledilmesi ve baskılara tepki
13:58 Gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin için mevlit verildi
13:44 Amed’de şüpheli kadın ölümü
13:30 Dêrsim’de intihar girişimi iddiası