Modanın tek tipleştirmesine inat köklerine dönen terzi

  • kadın
  • 09:03 12 Nisan 2018
  • |
img

VAN - Kıyafet sattığı mağazayı kapatarak Van'da annesinden öğrendiği terziliği sürdüren Fatma Şenel, modanın dayattığı tek tipleşmeye inat yöresel kıyafetler dikiyor. Kimseye sırtını dayamadan yaşayan Şenel, üretmenin onurunu yaşıyor. 

Memleketi Urfa’dan Van’a yerleşen ve yaklaşık 5 yıldır burada yaşayan Fatma Şenel (45), kurduğu atölyesinde yaptığı yöresel kıyafetlerle kadın emeğini görünür kılıyor. Tek başına çalıştığı 10 metrekarelik dükkanında kadınların beğenilerine göre kumaşlar alarak, modeller üreten Şenel'in en büyük destekçileri ise yine kadınlar.
 
MODA HER ŞEYİ TÜKETTİ
 
Urfa’da 15 yıl kadar mağaza işlettiğini söyleyen Şenel, Van’a gelince artık alım satımdan ziyade üretim yaptığını belirtti. Terziliği annesinden öğrendiğini söyleyen Şenel, “Annem terziydi. O dönemki kumaşlar pamuklu ve sağlıklıydı. Moda her şeyi tüketince bizi tekrardan otantik dedikleri annelerimizin, ninelerimizin diktiği günlere götürdü” dedi. 
 
‘İNSANLAR KOT VE TİŞÖRT GİYEREK TEKTİPLEŞTİ'
 
Kendisinin de geçmişe dönen modadaki o kuşağın çocuklarından biri olduğunu söyleyen Şenel, insanların zamanla kot pantolon ve benzer tişörtlerle tek tipleştiğini ifade etti. İnsanların farklılık arayınca yöresel kıyafetlere ilgi duymaya başladığını dile getiren Şenel, “Annem dikim yaptığı dönemde kendisi Suriye’ye giderek Şam ve Halep’ten kumaşlar alıyordu. Şimdi ise kumaşları Nusaybin, Mardin, Kızıltepe ve Cizre gibi yerlerden getiriyorum. Getirdiğim kumaşlarla şalvar, elbise, etek yapıyorum. Kişilerin beğenilerine ve fikirlerine göre tasarımlar hazırlıyorum” dedi. 
 
ESKİYE TEKRAR DÖNÜŞ VAR
 
İnsanların kendisine model olarak gösterdiği desenlerin çocukluğunda gördüğü modeller olduğundan dolayı zorlanmadan yaptığını söyleyen Şenel, Kürtlerin eskiden bu yana parlak renkli elbiseler giydiğini de hatırlatarak, “Otantik dediğimiz şey zaten annelerimizin eskiden giydikleridir. İnsan bunları yaparken çocukluğunda bir şeyler buluyor, eskiyi yad ediyor. Bir kumaşı şalvar içip kesip makineden geçirmek 2-3 saatlik zamanımı alıyorken, üzerine biraz çalışıldığı zaman bir iki günümü alabiliyor” diye belirtti. 
 
KADININ EMEĞİ İLE KAZANMASI MUTLULUK VERİCİ
 
Dükkanına gelen kadınlarla birlikte modeller üzerine beyin fırtınası yaptıklarını dile getiren Şenel, bu sayede daha yaratıcı ürünlerin ortaya çıktığını söyleyerek şunları kaydetti: “Kadınlar bir şey söylediği zaman bizim de ufkumuz genişliyor ve isteğe göre ürünler dikiyorum. Bir elbisenin üzerine kadınlar beyin fırtınası yaptığı zaman çok farklı şeyler çıkıyor. Emek noktasında geçinmek zorundayız. Bir kadın erkeğe, aileye yaslanmadan da emeğiyle istediğini yapabilir. Benim annem de terziydi. Kendi emeğimizi ön plana çıkarıyoruz.  Alıp satmaktan ziyade kadını tatmin eden, iş sahasına çeken emek boyutudur. Emeğinin üzerinde kazanmak kadını mutlu ediyor. Bir şey üretmek, bir şeyi yaratmanın onuru var. Kendi ayaklarının üzerinde durmak farklı bir duygu. 15 sene mağazam vardı ama elbise alıp sattığım zaman mutlu olmuyordum.  Gerçekten diktiğimde, ürettiğimde ben mutlu oluyorum. Kadının emek boyutunda verdiği anlam ve değer daha büyüktür. O yüzden biraz emek boyutunu ön plana çıkarıyorum.”
 
'KENDİMİ SANATÇI GİBİ HİSSETTİM'
 
8 Mart’ta birçok kadına yeni getirdikleri pazenlerden elbise diktiğini ifade eden Şenel, “Her 8 Mart’ta kadınların kendi rengiyle alanlarda olması mutlu edici bir şey. Bu 8 Mart benim için daha çok farklıydı. Kadınların üzerinde diktiğim elbiseleri gördüğümde kendimi bir sanatçı gibi hissettim. Bunu biz çalıştık, biz ürettik kadın arkadaşlar giyiyor. Bir kadın arkadaşım bana ‘8 Mart’ta kadınları siz giydirdiniz’ dediğinde o kadar duygulandım ki o hissi anlatamam” diye konuştu.
 
MA / Müjdat Can - Mahmut Ruvanas