Kadın gazeteciler: Kayyumla muhalif medya ve matbaalara gözdağı verildi

  • kadın
  • 09:07 10 Nisan 2018
  • |
img

DİYARBAKIR - Demokrasi'ye el konulmasını ve Welat gazetesinin yayınlanamaz hale getirilmesini değerlendiren kadın gazeteciler, tek sesliliğe doğru hızlı bir gidiş olduğuna dikkat çekti. BBC Türkçe muhabiri Hatice Kamer, muhalif medyaya gözdağı verildiğini, Kürtçenin inkarının meşrulaştırıldığını vurguladı.

AKP-MHP ittifakı, medyada adım adım tek sesliliği inşa ederken, KHK’ler eliyle bir çok muhalif yayın organı kapatılıp, mallarına el konuluyor ve çalışanları gözaltı ve tutuklamalarla sindirilmek isteniyor. En son Özgürlükçü Demokrasi ve Gün Matbaası’nın TMSF’ye devredilmesi ve kayyum atanması ardından Türkiye’de basın özgürlüğünün tamamen ortadan kaldırıldığına dikkat çeken kadın gazeteciler, Kürt medyası üzerinde özel bir baskının söz konusu olduğunu, bunun da Kürt sorununa dönük çözümsüzlük politikalarından bağımsız olmadığını vurguladı.
 
‘BASIN TARİHİ AÇISINDA UTANÇ VERİCİ’
 
Basın ve medya özgürlüğü açısından yaşananları facia olarak niteleyen BBC Türkçe muhabiri Hatice Kamer, yıllardır Kürt medyası üzerinden sistematik olarak bir baskı uygulandığını ifade etti. Medya üzerindeki baskıların giderek artmasının, sonraki aşamasında internete de yoğun baskı ve denetim getirilmesiyle devam edeceğine işaret eden Kamer, “Matbaalara el koyarak basım koşullarını ortadan kaldırılması Türkiye’de basın tarihi ve ifade özgürlüğü açısından utanç verici. Özgürlükçü Demokrasi ve Welat gazetesine yapılan bu hukuksuzluğun, diğer ayakta kalmaya çalışan çok az sayıda muhalif medyanın da sırada olduğuna kanıttır. Belli bir kesim üzerinden muhalif medya guruplarına gözdağı veriliyor” dedi. 
 
‘WELAT’IN YASAKLANMASI KÜRT DİLİNİN İNKARINI MEŞRULAŞTIRMAKTIR’
 
Türkiye’de tek Kürtçe gazete olan Welat’ın, matbaaya el konulması ve basımına izin verilmemesinin Kürtçe üzerinde ciddi engellere zemin hazırlayacağına işaret eden Kamer, “Yani bir taraftan Kürtçe üniversitede ders olarak veriliyor ya da ‘TRT Kurdimiz var’ diye çıkıp böbürlenen siyasetçiler var. Öte yandan Kürtçeye karşı adil olmayan yaklaşım sergileniyor. Yarın Kürtçe edebiyat yapan bir dergiye karşı da böyle bir tavrın gelişmeyeceğinin garantisini kim verebilir? Örneğin bir matbaa çıkar ‘bize de kayyum atayacaklar korkuyoruz endişeliyiz’ deyip sade normal bir takvimi bile basamayacak duruma gelebilir. Alınan siyasi kararlar insanlarda korku yaratıyor. Bu devam ederse yarın TRT Kurdi için de böyle bir dil yok diyebilirler. Yıllarca Kürtlere ‘Dağ Türkleri’ deniliyordu. Kürtçe için de yarın biri çıkar bu Türkçenin farklı bir kolu deyip dilin inkarını meşrulaştırabilir. İnsanların kendi gazetelerini ulaşmaları engelleniyor ben bu tavrın Kürtçeyle ilgili olduğunu düşünüyorum bu sıradan alınmış bir karar değil eğer günlük bir tane Kürtçe gazete çıkıyorsa ona bile tahammülsüzlük söz konusu ise bu iyi niyetli bir davranış değildir ve dilin gelişimi önünde engelleyicidir” ifadelerini kullandı.
 
‘TEK ADAM REJİMİNDEN TEK SESLİ MEDYAYA DÖNÜŞTÜ’
 
Basın üzerinde uzun zamandır bir baskı olduğuna dikkat çeken Evrensel muhabiri Serpil Berk, Doğan medya gurubunun devredilmesiyle birlikte medyanın göreceliğinin tamamen kısıtlandığını kaydetti. Medyanın yüzde 90 AKP sesiyle çıktığı tek bir sese dönüştüğünü dile getiren Berk, tek adam rejiminden tek sesli medyaya dönüştüğünü belirtti. Kürt medyası üzerinde özel bir baskının olduğuna işaret eden Berk, “Sıkıyönetim dönemlerinde bile böyle bir şey yoktu. Gazeteler kapanıyor, dergiler kapatılıyor ama şimdi kayyum atanıyor. Oradaki çalışanlar matbaayı basanlardan kayyum atandığını öğreniyor. Herhangi bir yazılı belge yok. Bu hukuksuzluk ve tamamen keyfiliktir” ifadelerini kullandı.
 
‘ERDOĞAN YANINDA MUHALİF KÜRT İSTEMİYOR’
 
Welat gazetesinin Kürtçe olması sebebiyle halk nezdinde farklı bir yeri olduğuna dikkat çeken Berk, Türkiye’de tek Kürtçe gazetenin basacak matbaa bulamamasının Kürt sorununda çözümsüzlük politikasının bir göstergesi olduğuna işaret etti. Erdoğan’ın yürütmüş olduğu siyaset dilinde hala “Kürt kardeşlerim” söyleminin devam ettiğini hatırlatan Berk, “Erdoğan, kullandığı bu söylemle kendi politikasını eleştirmeyen kendisi gibi düşünen Kürtlere sesleniyor. Ve aslında onları etrafında istediğini görüyoruz. Farklı düşünen tüm kesimler başta Kürtlere ve Kürt medyasına savaş açarak bastırmak istiyor” diye konuştu. 
 
‘BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ KÜRT BASINININ KIYISINDA DURARAK SAVUNULMAZ’
 
Türkiye’deki basın camiasının Kürt basını üzerindeki baskıları görmezden gelerek basın özgürlüğünü savunamayacağının altını çizen Berk, “Basın özgürlüğünü savunurken sadece kendimizi savunamayız. Basın özgürlüğünü savunma aynı zamanda halkın haber alma özgürlüğünü de savunmaktır. Mesele Kürt olunca, Kürt basını olunca ‘Aman ben kıyısında durayım’ diyerek, basın özgürlüğünü kıyısında durularak savunulacak bir şey değildir. Eğer bu ülkede basın özgürlüğünden bahsedeceksek, Kürt basınının da kıyısında durarak bu süreci atlatamayız. Gazeteciler olarak dayanışma içerisinde olmalıyız” dedi. 
 
‘MATBAALARIN GAZETE BASMAKTAN KORKTUĞU NOKTAYA GELDİK’
 
Özgürlükçü Demokrasi ve Welat gazetesine el konulup kayyum atanmasının basın ve ifade özgürlüğü konusunda korkunç bir durum olduğunu kaydeden Artı Gerçek muhabiri Bahar Kılıçgedik ise, Türkiye’de tek sesli bir medyanın yaratılmaya çalışıldığını vurguladı. Kılıçgedik,“Türkiye’de tek Kürtçe gazete bile basacak matbaa bulanamayacak duruma geldiyse burada ne basın ahlakından, ne de özgürlükten bahsedebiliriz. Kürt medyası üzerindeki baskıların devam etmesi hayatın tüm alanlarına sirayet ediyor. Kürtçe konuşan inşaat işçilerinden tutun da hastanede Kürtçe konuşana kadar tüm insanlara baskı yapılıyor. Toplumda giderek derinleşen bir ayrışma söz konusu. Yani artık mesele Kürtçe gazete basmanın ötesine çıkmıştır” değerlendirmesini yaptı.
 
‘MEDYADAKİ TEK SESLİLİK BASINA OLAN GÜVENİ SARSIYOR’
 
Kamuoyunun bilgi alma hakkının engellendiğini ifade eden Kılıçgedik, OHAL sürecinden kaynaklı bölgede gazetecilik yaparken bire bir baskılara maruz kaldıklarını ve habere ulaşma konusunda da farklı zorluklara maruz kaldıklarına kaydetti. Kılıçgedik, “OHAL sürecinden dolayı bölge insanının küskünlüğünü, kırgınlığını görüyoruz. Bu basının gücünü yitirdiğini ve tek sesliliğe doğru gittiğimizin göstergesi. Halkta güven sarsıcı bir durumu yaratıyor. Bundan sonra basın olarak ne tür şeylere maruz kalacağımızı biz de merak ediyoruz” ifadelerini kullandı.
 
MA / Esra Solin Dal