SKM Kongresi’ne katılan Buldan: Birleşik mücadeleye ihtiyaç var

img

İSTANBUL - SKM 4’üncü Genel Kongresi’nde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Birleşik mücadeleyi her koşulda kurmalıyız” dedi. Kongreye cezaevinden SKM Sözcüsü Fadime Çelebi, HDP’li Figen Yüksekdağ, ESP Genel Başkanı Çiçek Otlu’nun mesajları okundu.

Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM), “Barış, yaşam, özgürlük için örgütleniyoruz” şiarıyla Aksaray’da bulunan Su Gösteri Merkezi’nde 4. Genel Kongresini gerçekleştirdi. Kongrenin olduğu salona gidiş yolunda 2015’te Suruç’ta yaşanan patlamada yaşamını yitirenlerin fotoğrafları asıldı. Kongrenin olduğu salona ise, “Cins bilinciyle örgütleniyoruz, kadın devrimiyle özgürleşiyoruz”, “Yaşasın Rojava kadın devrimi”, “Erkek-devlet şiddetine herhalde direniyoruz”, “KHK’lere , emek sömürüsüne, güvencesiz çalışmaya karşı direniyoruz”, “Jin jiyan azadi” ve tutuklu kadın siyasetçilerin fotoğraflarının olduğu “Kadın siyasetçilere özgürlük” pankartları asıldı. 
 
Kongreye Halkların Demokratik Partisi (HDP) Genel Başkanı Pervin Buldan, HDP Milletvekili Ayşe Acar Başaran,  Suruç aileleri, İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Esengül Demir ve çok sayıda kadın katıldı.
 
‘VARDIK, VARIZ, VAR OLACAĞIZ’
 
SKM MYK üyesi Züleyha Mangan, OHAL sürecinde baskıların arttığına dikkat çekerek, “Bizler maktul kadın olmadık olmayacağız. Renklerimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Kapitalizme boyun eğmeyeceğiz. Başka bir dünya mümkünden vazgeçmeyeceğiz” dedi. Mangan, “Tacize, tecavüze karşı öz savunmayı nasıl kuracağız. Bugün bunları burada tartışacağız. Birleşik olmaya olan inancımızla vardık varız var olacağız”  diye konuştu.
 
Divan seçiminin ardından yaşamını yitirenler için saygı duruşunda bulunuldu. Kadınlar yaşamını yitiren kadınların anısına zılgıtlar çekti.
 
‘BİRLEŞİK MÜCADELEYE İHTİYAÇ VAR’
 
Ardından konuşan SKM MYK Üyesi BeycanTaşkırı, “Yüreğimiz buruk. Büyük acıların olduğu bir dönem yaşıyoruz. Birçok yoldaşımız, siyasi tutuklular cezaevinde. Onlar adına hoş geldiniz diyorum. Büyük acılar döneminin yanı sıra aynı zamanda büyük mücadeleler dönemindeyiz” diye belirtti. Birçok kadın mücadelesinden güç aldıklarını ifade eden Taşkırı, “Arkamızda Kürt Kadınlarının gücü var. 15 yıllık komünist kadınların deneyimi var” diye belirtti. Kadınların siyasetin ve yaşamın yarısı olduğunu sözlerine ekleyen Taşkırı, kapitalist sisteme karşı mücadeleyi büyütmek için yola çıktıklarını dile getirdi. Taşkırı, “Özellikle kadınlar açısından, kadın katliamların büyük bir soykırıma uğradığı, çocuk istismarının olduğu, Kürt kadınların mücadelesinin savaşla bastırıldığı, ev işçisi emeğinin görülmediği ve kadınların baskı altında olmalarıyla birlik OHAL koşullarını yaşıyoruz” diyerek kadınların mücadelesini en son gerçekleşen Newroz ve 8 Martın özetlediğini belirtti. 
 
Rojava’da yaşanan kadın devrimine değinen Taşkırı, “Rojava’da bir kadın devrimi sıçraması yaşandı. Rojavada gerçekleşen devrimin ilhamı bizim mihenk taşımızdır. Kadınlar Efrin’de insanüstü bir direniş ortaya koyuyor” dedi. Kadınların birçok alanda baskı altında olduğunu sözlerine ekleyen Taşkıyı, “Darbe en çok belki kadınları vurdu. Gözaltılar cezaevleri, KHK ile direnen kadınları görüyoruz. Bütün bu küçük, büyük direnişler bizlere umut oldu. Toplumsal mücadelede birleşik mücadele etme vardır. Belki 25 Kasım, 8 Mart'ta anlık sokağa çıkıyoruz ama belli bir hedefi olan, erkek egemen zihniyetine karşı direnecek bir birleşik mücadelen söz edemiyoruz. Birleşik bir mücadeleye ihtiyacımız var.  Bunu Kürtsüz yapma çabasına karşı tam tersine özgürlüğün direnişin Kürtsüz olamayacağını söylemek isterim” diye konuştu.
 
SKM ve mücadelesini anlatan kısa bir sinevizyon gösterimi yapıldı.  Kadınlar, sinevizonda gösterilen Sakine Cansızlar ve devrim yolunda yaşamını yitiren kadınların fotoğrafı çıktığında zılgıt ve alkışlarla kadınları selamladı.
 
‘HDP MÜCADELSİ ÖRNEK TEŞKİL EDEN BİR MÜCADELEDİR’
 
Daha sonra HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan bir konuşma yaptı. Kongreye gelenleri selamlayarak konuşmasına başlayan Buldan, “Kongrenin kadın özgürlük mücadelesine, barışa ve özgürlüğe vesile olmasını isterim. Böylesi bir yapının içinde konuşma yapmak çok onurlu ve değerli” diye belirtti. HDP olarak Türkiye’de kadın mücadelesi noktasında büyük bir çaba verdiklerini ve kadın özgürlük ve eşitliği noktasında büyük emeğinin olduğunu dile getiren Buldan, “Kadın özgürlük noktasında daha büyük çabalar sarf etmiş ve büyük bir yol kat etmiş bir partiyiz. Yaşamın her alanında kadınların eşit söz hakkı tanıyan, eşit temsiliyet sağlayan bir partiyiz. Kadın mücadelesi açısından iktidarın birçok engellemesiyle karşı karşıya kalıyoruz. HDP kadın mücadelesi açısından örnek teşkil edecek bir mücadeledir” dedi.
 
‘KADIN KURUMLARI KAPATILDI’
 
BDP’li belediyelerin kurduğu kadın kurumlarına değinen Buldan, “BDP çatısı altında kurumlaşmış, BDP belediyelerine ait kadın alanlarına engelleri görüyoruz. Bölgede yaşanan sorunlar karşısında birçok kurum açılmış. Ancak belediyelerin elimizden alınmasıyla bu yerler de zorla ellimizde alınarak kapatıldı. Bölgede kadınların savaştan kaynaklı mağduriyetler yaşadığını biliyoruz. Bu kurumlar ne yazık ki kayyum tarafından kapatıldı” diye belirtti. Kadınların özgürlük ve eşitlik için bir araya gelmesine bir tahammülsüzlüğün olduğunu vurgulayan Buldan, şöyle devam etti: “Kadınların eşitlik, özgürlük mücadelesinden korkuyorlar. Tasfiye etmekle sınırlı kalmadılar, TBMM de kadın özgürlük mücadelesini veren vekillerimizi tutuklayarak, bu mücadeleyi sekteye uğratmak istediler.  Milletvekillerinin vekilliği düşürüldü. Sayı olarak en çok kadın vekillerin vekilliği düşürüldü. Figen Yüksekdağ, sadece milletvekilliğini düşürmediler, aynı zamanda parti üyeliğini iptal ettiler. Ona büyük bir ceza verdiler. Yüksekdağ rehin alınmış olsa da onun ruhu, mücadele azmi bizim yanımızda. Şuanda cezaevinde değil aramızda. Kadın özgürlük mücadelesinde ön safhalarda yer alan Sabahat Tuncel burada, Gültan Kışanak burada, tüm partili arkadaşlarımız bizimle buradalar. Biliyoruz ki cezaevlerinde de olsalar havalandırmalardan zılgıtlarıyla bizimleler.”
 
‘BARIŞTA ISRAR EDECEĞİZ’
 
İçinde bulundukları sürecin yakıcı bir süreç olduğunu dile getiren Buldan, yaşanan cinsel saldırı ve tecavüzlere değinerek, “AKP-MHP koalisyonunun Kürtlere, muhaliflere karşı yürüttüğü çok eril bir zihniyet var. Bundan sonra da bu tür müdahalelerinin artacağına ve kadın özgürlük mücadelesini sekteye uğratmaya çalışacaklarını biliyoruz” dedi. Buldan OHAL ve KHK ile işlerinden edilen kadınların durumuna da değindi. Kadınların yaşamın her yerinde birleşmesi gerektiğine dikkat çeken Buldan, “Her türlü şiddette ve baskıya rağmen birlikte olmanın yollarını bulmalıyız. Başarıya gidecek yollar bulmalıyız. Efrin’e yapılan saldırıyla birlikle mağdur olan, kıyımdan geçen yine bizleriz. Erkekler savaş kararı alırken, bu mağduriyeti yaşayanlar bizleriz. Kaybettiklerimiz bizim evlatlarımız. Tabutlar bizim karnımızda taşıdığımız evlatlarımız. Mağduriyeti biz yaşıyoruz, biz acıyı yaşıyoruz ve alınan savaştan kaynaklı gözyaşı döküyoruz. Savaş gözyaşı ve acıdan başka bir şey getirmez. Onun için dilimiz ve safımız barış oldu. Bundan sonra da barış saflarını hiç terk etmeyeceğiz ve bunda ısrarcı olacağız” diye konuştu. 
 
Buldan, “Örgütlenmeye, yaşamın her alanında yaşanan acılara, bedellere ve yaşamını yitirenlere sahip çıkmalıyız. Bize bıraktıkları bayrağı taşımak gerekir. İleri adım atmak bizim elimizde. Ayrım yapmadan bütün kadınların, fikirler ve ideolojiler ayrı olabilir ama kadınların özgürlüğü ve eşitliği hepimizin temellidir” dedi.
 
FADİME ÇELEBİ: TOPLUM SİNDİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR
 
Daha sonra Sincan Cezaevinde bulunan Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Genel Başkanvekili ve Sosyalist Kadın Meclisi (SKM) Sözcüsü Fadime Çelebi’nin mesajı okundu. Mesajda şunlar kaydedildi: “Mart ayının direngenliğiyle, umuduyla, coşkusuyla hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Erkek egemen sistemlere başkaldıran, özgürlük, eşitlik mücadelesini tüm dünyada bedeller ödeyerek inşa eden kadınlar, selam olsun hepinize, selam olsun yeniyi yaratma mücadelemize.
 
SKM kongresinde bugün aranızda olamıyorum. Yüreğim Sincan hapishanesinde sizinle çarpıyor, sizinle en güzel şarkıları söylüyorum, en güzel halayları kadın yoldaşlarla çekiyorum. Yürekler bir olduktan sonra, ne önemi var mekanların. En kısa zamanda buluşmak dileğiyle diyorum. Kısa bir süre önce bir şafak operasyonuyla gözaltına alındık ve hiçbir süre hukuksal dayanağı olmadan siyasi bir kararla tutuklandık. Bugün milyonların barış, eşitlik, kardeşlik özlemi üzerinden kitlelere tutuklama, gözaltına alınarak toplum sindirilmeye çalışılıyor. Bizim de tutuklanmamızı bunun bir parçası olarak görmek gerekiyor.
 
KADINI TESLİM ALAMAYA DÖNÜKTÜR
 
Binlerce kadın bugün erkek egemen sistemin toplumsal baskısından dolayı şiddete maruz kalıyor, vahşi bir şekilde katlediliyor. Milyonlarca kadın yoksulluğa, işsizliğe, açlığa maruz bırakılıyor. Toplumsal sahada kadın sadece eş, anne, ucuz iş gücü olarak görülüyor. Kadının ismi siyasetten silinmeye çalışılıyor. Kadın siyasetçiler, belediye eş başkanları hukuksuz bir şekilde tutuklanıyor, gözaltına alınıyor. OHAL’le birlikte binlerce eğitim emekçisi kadın her gün çıkan yeni KHK’larla işten atılıyor. Akademisyenler, gazeteciler, yazarlar fikirlerinden dolayı yargılanıyor ya da hapse atılıyorlar. Ülkemiz koyu karanlığa teslim edilmeye çalışılıyor. Tüm bunlarla iktidar, toplumu ve kadınları teslim almayı önüne politik bir hedef olarak koymuş durumda.
 
Yaratmak istedikleri karanlığa karşı biz kadınlar, gelecek aydınlık günlerin yaratıcısı olacağız. Bize dayatılan erkek egemen siyasete karşı barışı, kardeşliği, eşitliği, özgürlüğü haykırmaya devam edeceğiz. Çünkü bizim tarihsel deneyimlerimizi, özgürlük mücadelemizi hiçbir iktidar güç durduramamıştır, durduramayacaktır.
 
GÜCÜMÜZÜ KADIN DAYANIŞMASINDAN ALIYORUZ
 
Kadınlar tüm dünyada tarih yazıyorlar, Ortadoğu’da, Türkiye’de, Avrupa’da, Asya’da isyanlarla, başkaldırılarla, kadın devrimleriyle. Biz de asıl gücümüzü kadın dayanışmasından, kadın özgürleşmesinden alıyoruz. Kongremizi bir kez daha selamlıyor, kongremizin kararlarının kadın kitleleri içinde hayat bulması dileğiyle diyorum. Ayrıca yeni seçilecek SKM Meclisine ve yönetimine sonsuz başarıların yoldaşlarla olması dileğiyle. Hepinize sevgiler, saygılar.”
 
YÜKSEKDAĞ: KADIN YOLDAŞLARINIZI YANINIZDA HİSSEDEREK ÇOĞALDIĞINIZI BİLİYORUM
 
Milletvekilliği düşürülen Kandıra F Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan HDP önceki dönem Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın mesajı da kongrede okundu. Mesaj şöyle: “Sevgili yoldaşlar, hepinize yürekten sevgi ve özlemle merhaba! Öncelikle divanı ve tüm katılımcıları saygıyla selamlıyor, kongremizin verimli tartışmalara, başarılı sonuçlara vesile olmasını diliyorum.
 
RUHSAL VE DÜŞÜNSEL OLARAK ORDAYIM
 
Şu an en çok istediğim şey yanınızda, aranızda olmak. Ama ne yazık ki, mecburi görev yerimden katılmak durumundayım kongreye. Mekânsal olarak yanınızda olamasam da ruhsal ve düşünsel olarak oradayım yine. Sizlerin de bugün salonda olamayan bütün kadın yoldaşlarınızı yanınızda hissederek çoğaldığınızı biliyorum.
 
BİZİ BİZ YAPAN DİRENCİMİZDİR
 
Geride bıraktığımız zaman, kadınların büyük özgürlük zamanı oldu. Her büyük özgürlük zamanında olduğu gibi büyük bedellerin, kayıpların, zorlukların, kavgaların ağırlığıyla donandık. Kabuğun çatlaması, yeni yaşamın ve yeni kadının tarihinin kucağına doğması sancısız değil elbette. Bizi biz yapan, bizi özgür yapan, nice zulümler, zindanlar, güçlükler, ölümler arasındaki direncimizdir. Yeniden olmanın direnişi bizim özgürlüğümüzdür.
 
KADIN DEVRİMİ HER YERDE
 
Bugün Türkiye ve Kürdistan’ın dört bir yanında, Rojava ve Mezopotamya devrim topraklarında kadınlar tarihsel bir yeniden oluş ve doğuş mücadelesi veriyor. Mekanlar, kentler, ülkeler, aidiyetler farklı olsa da eskisi gibi yönetilmek, eskisi gibi yaşamak istemiyor. Evde, işyerinde, sokakta, kadının kapatılmasına, aşağılanmaya, şiddete, tacize, tecavüze karşı yaygın ve derin bir uyanış, direniş kesintisizce ilerliyor. Siyasette mücadele meydanlarında, faşizme, gericiliğe her türden eril saldırganlığa karşı savaşım siperlerinde kadın iradesi tüm canlılığı ve görkemiyle büyüyor. Kadın devrimi her yerde! Doğrudan veya dolaylı etkileriyle bütün toplumsal yapının varoluşsal temel ve sütunlarını sarsıyor. Devrimci durumun bu gücü sarsıcı ve yıkıcı olduğu kadar, yeniden kurma içerik ve enerjisini de taşıyor. 21. yüzyılın kadın devrim yüzyılı olduğu gerçeği her an yaşam ve mücadele alanlarında doğrulanıyor. Tarihin bu kesitinde, ezilenle ezen arasındaki köklü çelişki ve mücadelenin devrimci tarafını, cins, yaşam ve insan hakları çiğnenen kadınlar oluşturur. 
 
Bedeni, benliği, emeği, temel bütün yaşam kaynakları bu kadar açık saldırı ve tahakküm altında olan, dahası toplumun en az yarısını oluşturmasına rağmen kendini savunma ve kolektif bir güvenceye kavuşma imkanı olmayan başka bir kesim yoktur. Her siyasi-sosyal kriz, savaş döneminde kadınlar ve çocuklar zulüm, kırım ve tecavüz saldırılarının hedefi olur. Bugün Türkiye, Kürdistan ve Ortadoğu genelinde yaşanan tam da budur. İşte böylesi koşullarda kadınların devrim hareketi bir zorunluluk olarak tarih sahnesine çıktı. Kadın direnişçiliği ile erkek egemenliği arasında bir devrim-karşı devrim mücadelesi yaşandı/yaşanıyor. Ezilen sınıflarla egemen sınıflar arasındaki toplumsal devrim-karşı devrim mücadelesinin en köklü çarpışma ve hesaplaşması kadın devrimi sahasında yaşanıyor. Özgürlüğe, kurtuluşa yürüyen kadınların kadın devrimi, sömürücü, faşist sistem karşısında mücadele veren ezilen sınıfların kurtuluşunun da lokomotifi olacaktır.
 
ŞİMDİ YENİ ADIM ZAMANI
 
Kadın devrimi görüş açısı ve mücadelesinin yeniden kazanıldığı, bin yılların statükosunun sarsıldığı bu zamanlarda, SKM gibi kadın örgütleri zamanın ruhunu donanma ve hakim kılmanın gücüdür, iradesidir. Kadınların sadece bugününü değil, geçmiş birikimlerini taşıyarak geleceğini kazanma iddiasıdır. Örgütlülüğünde 8. yıla ulaşan Sosyalist Kadın Meclisleri, kadın devriminin ürünü olduğu kadar, kendisidir ve geleceğidir. Kadın aklı ve iradesiyle cins bilinciyle başlayan ve süren yürüyüşümüz, şimdi yeni adımlar, yeni atılımlarla ilerleyecek şüphesiz. 
 
GELİŞTİRME VE AŞMA ZAMANI
 
Geride bıraktığımız zorlu süreç boyunca SKM, partinin ve tüm örgütlü mücadeledeki gelişimin yarısı olma, siyasetin merkezine yürüme ve orada nitelikli yer tutma konusunda ayırt edici bir başarı kazandı. Bu kolektif kadın niteliğinin bir parçası olmak hepimiz için gurur verici elbette. Ama bununla yetinme lüksümüz olmadığı gibi geliştirme ve aşma zorunluluğumuz var. Bunun yolunun da kadın insanlığın bağrında, yaşam ve mücadele alanlarının tam merkezinde olmaktan geçtiğini biliyoruz. Tarih ve toplumsal gelişim hızının bu kadar arttığı, kadınların varlığının bu kadar amansızca kuşatıldığı bir dönemde, kitlenin ve güncel akışın organik-dinamik parçası olmayan misyon ve iddialar gerçek başarıya ulaşamaz. Başta kadın hapishanesi evlerde olmak üzere işyerlerinde, üretim alanlarında, okullarda ve şiddete, cinayetlere karşı umarsızca adalet aranan adliyelerde, varlığımız canlı ve etkili olmazsa, misyonumuz darlaşır ya da söz kalıplarına dönüşür.
 
AFRİN’DE OLDUĞU GİBİ YENİ DÜZEN KURMA…
 
Elbette mücadelemizin, özü ve ideolojik-politik amacına ilişkin her çaba ve çalışma değerlidir; ama bugünün de yarının da çok daha fazla çaba ve çalışma istediği ortada. Önümüzdeki dönem karar ve planlanmasının bu nedenle kadın kitle çalışması ve örgütlenmesi üzerine kurulması gerekiyor. Bugün kadınların tek tek öldürülerek kitlesel katliama uğramasının, bedeninin alçakça saldırı altında olmasının, ruhunun ve kimliğinin kadın düşmanı, gerici ideolojik bombardımana tutulmasının en önemli nedenlerinden biri yaygın bir örgütsüzlük yaşıyor olmasıdır. Kadın örgütlenmeleri, çok yönlü saldırılar karşısında tekil ve dağınık olarak kendini gösteren kadın uyanışının ihtiyaçlarını karşılayamıyor. 
 
Coğrafyanın bir ucunda kadınlar, Rojava’da, Afrin’de olduğu gibi yeni bir düzen kurup, onu topla, tüfekle, emekle, siyasetle savunacak kadar örgütlüyken başka bir ucunda dört duvar arasında yaşama hakkını dahi koruyamıyor. Bu çelişkiyi gidermek, yarığı kapatmak güncel ve tarihsel olarak bizlerin, SKM gibi örgütlenmelerin görevidir. Kongremizin bu göreve odaklanmak ve başarı için tayin edici adımlar atmakta gerekli iradeyi sergileyeceğine inanıyorum. Örgütlü kadın, özgürlük hareketini geliştirme, dayanışma ve cins aidiyeti duyarlılığının ötesinde yeni bir düzey yaratmak mümkün. SKM; birleşik kadın hareketiyle ortaklaşarak ve bağımsız özgün faaliyetlerinin çıtasını yükselterek bu düzeyin çokta uzakta olmadığını görebilir.
 
ÖLÜM ZILGITI ATAN KADINLARIN SESİ KULAKLARIMIZDA
 
Zor ama bir o kadar da devrim dinamikleriyle dolu bir dönemde sadece inanç ve cesaretiyle yürüyenler kazanabilir. Zorlukların, bedellerin, eril kapitalist, faşist iktidarın, inanç ve cesareti gölgelemesine izin vermeden yürüyeceğiz yine. Neler kazandığımızı, nereden nereye geldiğimizi ve büyük bir kolektifin, büyük bir davanın, parlak bir bilincin parçası olduğumuzu hiçbir şart altında unutmayacağız. Aklımızı kadın devrimiyle, ruhumuzu ve yüreğimizi derin kadın yoldaşlığıyla parlatacağız. Devrimimizin kutup yıldızları gibi yolumuzu aydınlatan ölümsüz sosyalist kadınların anısı ve değerlerine sımsıkı sarılacağız. Ve Afrin’de yaşam ve özgürlük için ölüme zılgıtlarla giden Kürt kadınlarının sesi kulaklarımızda olacak. 8 Mart’tan Newroz’a, 1 Mayıs’a, faşizm ve OHAL rejimine karşı direniş alanlarına, kadınların, LGBTİ’lerin yaşam yürüyüşlerine kadar her yerde inadına isyan, inadına özgürlük sesleri yankılanacak. Bizler de hapishanelerden sesinize ses, direncinize direnç olacağız. Kongreden yeni ufuklara, hedeflere açılan yollarda asla yalnız yürümeyeceksiniz. Yeniden dirençle, sevgiyle, güvenle ve özlemle selamlıyorum hepinizi. Görüşmek, kucaklaşmak üzere.
 
ÇİÇEK OTLU: BİR İSYANIMIZ VAR
 
Sincan Kadın Kapalı Cezaevinden kongreye mesaj gönderen ESP Genel Başkanı Çiçek Otlu da şunları kaydetti: “Hepinizi umutla, sevgiyle, hasretle selamlıyorum. Sokakları, meydanları doldurmak istercesine, düşlerimizi dört duvar arasından rüzgara bırakırcasına geldiniz… Hoş geldiniz! Bir isyanımız var! AKP / MHP faşist erkek egemen cephesine, OHAL yasaklarına, zulme, sömürüye, savaşa… Kadının yok sayılmasına, tacize, tecavüze, çocuk istismarına, Ensar vakfına, mahkemelerde erkeğe tanınan iyi hal indirimine… İkinci cins görülmeye, iyi bir eş, iyi bir anne dayatılmasına, bu uğurda öldürülmeye… Üç çocuk doğurmaya, ‘milli anne, milli kadın’ olmaya… Bedenimizin, emeğimizin, kimliğimizin, dilimizin esir alınmasına, sömürülmesine, yok edilmesine… Kadın düşmanlığına, erkek egemen zihniyetin törelerine, yasalarına…
 
BERİTANLARIN, AVESTALARIN SOFRASINDAYIZ 
 
İsyandayız! Sokaktayız! Direniyoruz! Sevgili kadınlar / Bir düşümüz var! Baharın çiçekli bahçelerini ellerimizle inda etmiş siz kadınlar korosu kadın marşımızı söylüyor. Kürtçe, Arapça, Türkçe, Ermenice, Lazca, Çerkezce, Süryanice… Gökkuşağı renginde kurmuşuz kadın ülkemizi… LGBTİ ve halklarının özgürce dans ettiği, Lilith’ten bu yana kaybettiğimiz dünyanın sahibiyiz. Kadın egemenliğinin güzelliğinde yeniden biçimlendiriyoruz barışı. Devletin, siyasetin, ekonominin, sanatın, ekolojinin merkezindeyiz. Rosa’nın, Mirabell kardeşlerin, Beritan’ın, Zilanların, Yeliz’in, Sarya’nın, Avesta’nın, Kutsiye’nin, İvan’ın sofrasındayız. Kahkahalarımız karışıyor kuş seslerine. 
 
ÖZGÜRLÜK HALAYINDA YERİMİZİ ALMALIYIZ
 
Düşümüzü gerçek kılmak için kadın iradesini, gücünü birleştirmeliyiz. Ölüme karşı yaşamı, köleliğe karşı özgürlüğü seçmeliyiz. Her türlü erkek ittifaklarına karşı kadın ittifakını derhal kurmalıyız. Afrin’li, Rojava’lı, Kobane’li, Rojhılat’lı kadınların özgürlük halayında yerimizi almalıyız. 8 Mart’tan Newroz’a taşıdığımız özgürlük ateşini tüm kadınların yüreğinde tutuşturup düşümüze ortak etmeliyiz. Clara Zetkin; ‘Her istek kendisine yol bulur’ diyor. Bizim bir düşümüz varsa bu düşe gidecek bir yol da vardır. Özgürlüğe, kadın devrimine gidecek yolu bulmalıyız. Ne zaman? Hemen şimdi! Öyleyse hepimize kolay gelsin. Yeni seçilecek yönetime başarılar diliyorum. Hepinizi yeniden sevgiyle, özlemle selamlıyorum.”
 
Kongre konuşmalarla devam ediyor.