ÖHD’li avukatlar: 'Umut hakkı' uygulanmak zorunda

img
AMED - Abdullah Öcalan'a dönük tecridin devam ettiğini belirten ÖHD'li avukatlar, uluslararası mevzuatın "umut hakkı"nın uygulanmasını zorunlu kıldığını kaydetti. 
 
Özgürlük için Hukukçular Derneği'nin (ÖHD) 13 Nisan'da Amed'de gerçekleştirdiği 4’üncü Olağan Genel Kurulu’na katılan avukatlar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat tarihli "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" ile "umut hakkı" konularını değerlendirdi. 
 
ÖHD Mêrdîn Şubesi'nden Lokman Emen, İmralı tecridinin uzun bir aranın ardından "kısmen" kaldırıldığına işaret ederek, hemen sonrasında tarihi bir çağrı yapıldığını kaydetti. Emen, tecridin "kısmen" kaldırılmasının dahi toplumda umut yarattığını belirterek, "Gerek hukukçular gerek demokratik toplumun tüm kesimleri buna destek vermeli. Çünkü hepimiz demokrasinin, hukukun, insan haklarının egemen olduğu bir toplumu; barış ve eşitliğin egemen olduğu bir ortamı amaçlıyoruz" dedi. 
 
'UMUT HAKKI UYGULANMALI' 
 
Öcalan’dan gelen çağrının toplumdaki barış umudunu arttırdığına dikkati çeken Emen, "Maalesef sonrasında herhangi bir gelişme sağlanmadı ve bir adım atılmadı. Kalıcı barış, eşit taraflar ve eşit şartlar altında gerçekleşebilir. Dolayısıyla bu şartların gerçekleşebilmesi için İmralı’nın koşullarının değiştirilmesi, ağır tecrit koşullarının düzeltilmesi gerekiyor" diye kaydetti. 
 
Her çevreden isimlerin Abdullah Öcalan ile doğrudan temas etmesi gerektiğini kaydeden Emen, "Bu adımlar ivedilikle atılmalı. Hem biz hukukçular olarak hem de tüm toplumun beklentisi bu yönde" diye belirtti. Emen, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) “umut hakkı”na dair verdiği ihlal kararını hatırlatarak, söz konusu hakkın uygulanması gerektiğinin altını çizdi. 
 
Emen, "Biz buna 2 temelde yaklaşabiliriz; Hem hak temelli 'umut hakkı' uygulanmalı. Hem de barış çağrısının ve ihtiyacının gereği olarak yürürlüğe konmalı. İmralı’nın kapılarının açılması gerekiyor" şeklinde konuştu. 
 
‘AVUKAT GÖRÜŞÜ LÜTUF DEĞİLDİR’
 
ÖHD Wan Şubesi'nden Erhan Çiftçiler, Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesine izin verilmediği belirtti. Bu durumun tecridin kaldırılmadığı anlamına geldiğini söyleyen Çiftçiler, "Bu sağlanmadığı sürece tecrit devam ediyordur. Aile ve avukat görüşü bir lütuf değildir. Tecride karşı net hukuki düzenlemelere ihtiyaç var" dedi. 
 
"Bu süreç olsa da olmasa da 'umut hakkı' dediğimiz şey Türkiye’nin mevzuatında olması gereken bir haktır” diyen Çiftçiler, AİHM’nin “umut hakkı”na dair verdiği ihlal kararlarını hatırlattı. Çiftçiler, "Bu süreç başarıya ulaşır, ulaşmaz o farklı bir şey. Süreç nereye varırsa varsın ‘umut hakkı’ konusunda Türkiye’nin bir yasal düzenleme yapması gerekiyor. ‘Umut hakkı’na dair yasal düzenleme yapmak bu ülkenin demokratikleşme meselesiyle ilgili bir şeydir, yasal bir zorunluluktur” diye konuştu. 
 
Türkiye'nin AİHM kararlarını uygulamak zorunda olduğunu vurgulayan Çiftçiler, "Çünkü Anayasa’nın 90’ıncı maddesinde kendinizi bağlamışsınız. Türkiye ‘uymak zorundayız’ diye hem uluslararası mekanizmalara hem de kendi iç hukuk mekanizmalarına taahhüt vermiştir. O nedenle ‘umut hakkı’nın sağlanması gerekiyor" diye kaydetti. 
 
ATILMASI GEREKEN ADIMLAR 
 
Çiftçiler, Öcalan’ın çağrısının ardından atılması gereken adımlara işaret ederek, şunları söyledi: "Cezaevleri doldu taştı. Siyasilerin infaz sorunları, ifade ve düşünce özgürlüğü, Terörle Mücadele Kanunu (TMK)… İnfaz kanununda düzenlemeler yapılmalı. Silah bıraktıktan sonra kişilerin durumuna ilişkin hukuki düzenlemeler yapılmalı. Hukuki engellerin kaldırılması gerekmektedir. Bunlar birer ihtiyaçtır. Bu tür düzenlemelerin yapılması sürecin bir parçasıdır. Sürecin sağlıklı yürüyebilmesi için hukuk ayağına denk düşen şeylerdir."
 
Kürt sorununun demokratikleşmeyle çözülebileceğini vurgulayan Çiftçiler, "Önce var olan adaletsizliği teşhir etme, bunu halka yayma ve halkta da bu konuda talep yaratmak gerekiyor. Bu taleple birlikte hukuk demokratikleşir. O nedenle bizim de asli görevimiz hukukun demokratikleşmesi konusunda gerekli çalışmaları yapmaktır” şeklinde konuştu. 
  
MA / Rukiye Payiz Adıgüzel