ESKİŞEHİR - Siyanürlü altın madenciliğiyle gündeme gelen Eskişehir şimdi de “Nadir toprak elementleri” nedeniyle yeniden ekokırım tehdidiyle karşı karşıya kalmış durumda.
AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz ay Washington’da ABD Başkanı Donald Trump’la gerçekleştirdiği görüşmenin ardından, Ankara-Washington hattında birçok konuda temaslar hızlandı. ABD basınına yansıyan iddialara göre, iki ülke “nadir toprak elementleri” alanında stratejik iş birliğine hazırlanıyor. Dünya üretiminin yaklaşık yüzde 90’ını Çin’in karşıladığı nadir toprak elementleri, yüksek teknolojili ürünlerden savunma sanayine kadar pek çok kritik alanda kullanılıyor.
Türkiye’nin bu alandaki potansiyel kaynakları ise çevresel etkiler nedeniyle yeni bir tartışma başlığını gündeme taşıyor. Hali hazırda alanlarının yüzde 71’i madencilik faaliyetlerine açılan Eskişehir, bu sefer de nadir toprak elementleri ile kıskaca alınmak isteniyor. Maden faaliyetleri ile gündemde düşmeyen Eskişehir'de şuan itibariyle Sivrihisar ilçesinde Koza Altın İşletmeli A.Ş.’nin siyanürlü atık havuzları bulunuyor. Yine Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır A.Ş.’de Eskişehir'in Tepebaşı ilçesine bağlı Atalan ile Mihalgazi ilçesine bağlı Alpagut mahallerini kapsayan siyanürlü altın madeni projesinde ısrarını sürdürüyor. Yöre halkı, madencilik faaliyetlerine karşı mücadelelerini sürdürürken, Beylikova ilçesinde bulunan “Nadir toprak elementleri” gündemiyle Eskişehir bir kez daha madene açılmak isteniyor.
REZERV ESKİŞEHİR’DE
“Nadir toprak element” bakımından Türkiye, dünyada en zengin rezerve sahip 2’nci ülke konumunda bulunuyor. Bu elementler, elektrikli ulaşım araçları, yenilenebilir enerji, savaş sanayisinde temel ham madde olarak kullanılıyor. Maden Tetkik Arama (MTA) ve Eti Maden tarafından 2022 yılında yapılan açıklamada Eskişehir’de 694 milyon ton cevher olduğu bilgisi verilmişti. Eskişehir’de Saha, Neodimyum, Praseodimyum, Disprosyum, Terbiyum, Lantan, Seryum, İtriyum ve Skandiyum gibi stratejik önemdeki elementleri bulunuyor.
ÇİN OLMAYINCA YÜZÜNÜ ABD’YE DÖNDÜ
Uzmanlara göre bu elementler güncel teknolojide önemli bir yere sahip. Neodimyum ve Praseodiyum, elektrikli araç motorları ve rüzgar türbinlerindeki mıknatıs üretiminde kullanılırken, Disprosyum ve Terbiyum yüksek ısıya dayanıklı mıknatıs üretiminde kullanılıyor. Lantan ve seryum otomotiv sektörü ve enerji pilleri başta olmak üzere birçok sektörde kullanılıyor. İtriyum, Europyum ve Terbiyum elementleri ise LED ekranlar, lazer sistemleri ve optik ağlarda kullanılıyor. Skandiyum, havacılık ve uzay sanayisinde alüminyum alaşımlarda hafif ve yüksek dayanıklılığı sebebiyle tercih ediliyor.
2023 yılında Eskişehir’in Beylikova ilçesinde bir pilot tesis kuran Türkiye, sınırlı bir rafineri çalışması başlattı. Tam ölçekli üretim için gerekli teknolojisi bulunmayan Türkiye, Çin ve Rusya ile temaslarda bulunmuş, Ekim 2024’te Çin’le mutabakat imzaladı fakat teknoloji transferinde uzlaşma sağlanamadı.
ÇEVRESEL ETKİLERİ TARTIŞILMIYOR
ABD ile yapılan görüşmelerde, ABD teknolojilerin sağlanması ve üretim zincirinin belli bölümlerinin ABD sanayisinde entegre edilmesi önerilirken, Türkiye ise teknoloji transferi ve yerli katma değer şartlarını gündeme getirirdi. ABD ile Türkiye’nin “Nadir elementler” konusunda görüşmeler yapıldığına ilişkin bilgilerin kamuoyuna yansıması sonrası muhalefet ve iktidar tarafları konuyu “müjde, fırsat, zenginleşme” olarak değerlendirdi. Element rezervlerinin bulunduğu Beylikova ilçesi, patates, şeker pancarı, mısır, buğday ve arpa başta olmak üzere tarımsal üretiminin yoğun şekilde bulunduğu Alpu Ovası içerisinde bulunuyor. Elementlerin çıkarılması ve işlenmesi hangi yöntemlerle gerçekleşeceği, çevreye, tarıma, insan yaşamına zararının ne boyutta olacağına ilişkin bir tartışma da yürütülmedi.
MA / Enes Beyaz