‘Manevi ailesi’ Nagihan Akarsel’i anlattı: Doğaya ve kadına adanmış bir hayat

img

ANKARA - Çocukluğunu geçirdiği Konya’nın bir köyündeki kadınların çelişkilerinden Rojava’daki Jinwar Köyü hayaline uzanan Nagihan Akarsel, kadınların mücadele ruhunu Kürdistan coğrafyasının her köşesine taşıdı.

Federe Kürdistan Bölgesi’nin Silêmaniye kentinde 4 Ekim 2022 tarihinde uğradığı suikast sonucu yaşamını yitiren Jineolojî Araştırma Merkezi üyesi ve gazeteci Nagihan Akarsel’den geriye özgürlük tutkusu miras kaldı. Yaşamını kadınların özgürlüğüne adayan Nagihan Akarsel’in hayalleri, “kadın devrimi” ile Ortadoğu’nun seyrini değiştiren Rojava’da filizlendi.
 
Çevresinde naif ve derin kişiliğiyle bilinen Nagihan Akarsel’i, Ankara’daki üniversite yıllarında tanıştığı ve herkese “manevi ailem” dediği Reyhan ve Yılmaz Yıldırımcı çiftinden dinledik.
 
TANIŞMA HİKAYESİ
 
Nagihan Akarsel’i anlatırken insanın zorlandığını belirten Yılmaz Yıldırımcı, "Emeğe, insana, doğaya bakışı, mücadele tutkusu ve hakikat mücadelesi düşünüldüğünde, insan anısını anlatırken nereden başlayacağını, neyi söyleyeceğini bilemiyor. Kullanacağımız kelimeler, kavramlar onu layıkıyla anlatmaya yetmeyebilir" dedi. 
 
Nagihan Akarsel’in Yıldırımcı ailesinin hayatına girişi ise bir tesadüften çok daha fazlaydı. Yıldırımcı, bu karşılaşmayı şöyle anlattı: “Nagihan uzun süre bizimle kaldı, evimizde yaşadı. 2001 yılında bir arkadaş aracılığıyla tanıştık. Çalışmaya ihtiyacı olduğunu söyledi. Oğlumuz Baran o zaman küçüktü ve Nagihan ona bakabileceğini, karşılığında ücret alabileceğini belirtti. Hacettepe Üniversitesi’nde öğrenciydi. Bu ilk tanışma kısa sürede derin bir bağa dönüştü. İlk birkaç günün ardından Baran’a ve bize faydalı olabileceğini, ailemizin bir parçası olabileceğini düşündük. Emeğe, çocuğa bakışı ve sorunlara çözüm arayışındaki duruşu onu ailemizin vazgeçilmezi yaptı. ‘Bizi bıraksa da biz onu bırakmayız’ dedik. 2001’den, gözaltına alınıp tutuklandığı tarihe kadar bizimleydi. Sosyal hayatında, evin içinde, insanlarla kurduğu ilişkiler derin ve köklüydü.”
 
İLİŞKİLERİN ANLAMI
 
Nagihan’ın insanlarla kurduğu ilişkiyi "Her bağı bir yaşam tohumu gibi özeldi" diyerek tanımlayan Yıldırımcı, "Her ilişkiye, her arkadaşlığa, her yaşanmış güne büyük bir anlam yüklerdi. Sıradan bir ilişki kurmaz, geleceğe tohum eker gibi bağ kurardı. Kişilerin statüsüne, sınıfına, cinsiyetine bakmaksızın yoldaş olur, arkadaş olurdu. Bir insanda sosyolojik, psikolojik ya da ekonomik bir sorun gördüğünde, bunu kendi derdi gibi benimser, çözümü için günlerce çaba harcardı. Sorunları mevcut sistemden bağımsız ele almaz, her zaman kökenine inmeye özen gösterirdi” dedi. Yıldırımcı, sistem eleştirisini bireysel sorunlara yansıtan yaklaşımını bir örnekle şöyle açıkladı: "Bir kadının eşinden, ailesinden çektiği baskıyı, erkek egemen zihniyetin etkisini çözümler, sorunların kaynağına dair perspektif sunardı. Onun gösterdiği yol ve yöntemler, zamanla bizim de sorunları çözme biçimimizi şekillendirdi. Kendi şahsımda bunu deneyimledim. Akarsel’in paylaşımcı ruhu ve emeği, evin her köşesinde hissedilirdi. Sorunları çözen, derde deva olan bir perspektifi vardı. Cebindeki iki kuruşu bile paylaşırdı. Ev işlerinden çocuk bakımına, yemekten ütüye, hiçbir işi başkasına bırakmaz, emeğini ortaya koyardı." 
 
BOŞA HARCANMAYAN BİR YAŞAM
 
Nagihan Akarsel’in en çok kabullenemediği şeylerden birinin zamanın boşa harcanması olduğunu söyleyen Yıldırımcı, “’Zamanınızı boşa harcar, onu hoyratça tüketirseniz, bu hayat yaşanmış sayılmaz’ derdi. Zamana büyük anlam yüklerdi. Ona göre zaman dolu dolu geçmeli ve her yönüyle değerlendirilmeliydi. Gözlemlediğim kadarıyla gerçekten de hayatında boş geçen vakti yoktu. Nagihan okuduğu şeyleri hem eleştiriyor hem de eksiklerini söylüyordu. ‘Toplumsal yaşama karşılığı nedir?’ diye araştırmaya çalışıyordu. Yaşamı dolu dolu yaşayan, boşluk bırakmayan bir tarzı vardı. Böyle bir tarzı vardı. Eve ne kadar yorgun gelirse gelsin hep neşeliydi. Bu, yaşamın ritmini yakalayan bir bakışın yansımasıydı" ifadelerini kullandı. 
 
YAŞAMI GÜZELLEŞTİREN BİR TARZ
 
Yıldırımcı, Nagihan’ın aile içindeki rolüne dair “En kötü durumda olsak, moralimiz bozulmuş olsa bile, evin içinde o neşeyi mutlaka bulur ve iki dakikada hakim kılardı. Reyhan da ben de çalışıyorduk. Zaman zaman aramızda tartışmalar olurdu. Bazen Baran üzerinden, bazen ev işleri yüzünden. Bu tür tartışmalara çok öfkelenirdi. ‘Başka yerlerde çalışıyorsunuz ama sorunları eve getirip burada huzuru bozuyorsunuz’ derdi. Sonra da durumu çözümlerdi. Gerçekten de dönüp baktığımda pişman olurdum. ‘Bu kadar basit bir şey için nasıl böyle davrandım? Reyhan’la niye tartıştım?’ diye düşünürdüm. Bize adeta ayna tutardı. O aynada kendi eksik ve hatalarımı görebiliyordum. Böyle bir tarzı vardı; çözümleyici, yaşamı güzelleştiren, yapıcı bir yaklaşım. Sürekli yaşama anlam katardı. Bazen kendi kendime ‘Demek ki yaşam bu; biz henüz bilmiyoruz’ derdim. Bize, aileye büyük anlam katan biriydi. Her şeye zaten bir anlam yüklüyordu. Anlam katan bir karakteri vardı. Mesela kapımızın önünde bir ağaç vardı. O ağaca bakarken ekolojiyi, doğayı anlatıyordu. Ama ben o ağaca hiç öyle bakmazdım. O saate kadar o ağaca sadece bir ağaç olarak bakıyordum. Doğayla kurduğu bağ, kökleriyle ilgili, insanla olan ilişkisi, doğayla olan ilişkisi ve bir ağacın geceleyin yıldızlar çıktığında çıkardığı hışırtının anlamını bile söylüyordu” diye belirtti. 
 
GÖLYAZI'DAN JINEOLOJÎ’YE
 
Nagihan’ın Gölyazı’daki ağaç anısını ve kadın-doğa bağına dair Yıldırımcı, şunları anlattı: “Gölyazı, çok fazla ağacı olmayan bir yerdi; hatırladığım kadarıyla sadece bir ya da iki ağaç vardı. Bayramlarda ve ziyaretlerde giderdik. Ailemiz gibiydi. Günün sonunda geziye çıktığımızda Nagihan o ağacın altında otururdu. O az sayıdaki ağaçtan birine sırtını dayar, çölde bir yaşam kaynağı gibi görürdü onu. Böyle özel bir tavrı vardı. Kadın ve doğayı birleştiren, ikisinin ortak yaşamını aynı yerde gören bir bakış açısına sahipti. Şöyle derdi: ‘Eğer kadın özgür yaşarsa, doğa ile birlikte yaşamalıdır, kendi kökleri üzerinde durmalıdır.’ Bu bakış açısı sadece köydeki kadınlara değil, metropollerdeki kadınlara da yönelikti. 2001 yılında bunu fazla önemsememiş, anlam verememiştim ama Nagihan sürekli ‘Kadının bir bilimi olmalı’ derdi. Kadını, tarihini ve kökleriyle birlikte ortaya çıkaran, bugünkü yaşama anlam katan bir sosyoloji bilimi olmalıydı. Bunu ilk başta anlamıyordum. Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın-erkek eşitliği, erkek egemen zihniyetin geriletilmesi gerektiğini düşünüyordum. Kadın ekonomik, sosyal ve toplumsal olarak özgür olmalıydı. Ama o, daha derin bir bakış açısına sahipti. Kadının kendine özgü bir sosyolojisi ve tarihsel geçmişi olduğunu, yeniden tarih yaratması gerektiğini vurguluyordu. ‘Toplumun içinde yeni bir toplumsal anlayış ve yaşam tarzı olmalı’ derdi. Ben ‘Nasıl olur, nedir bunun ismi?’ diye sorardım. O ise ‘Biz bunu jineoloji kavramıyla, jineoloji bilimiyle geliştireceğiz’ diye cevap verirdi.”
 
‘HİÇ TEREDÜT ETMEZDİ’
 
Akarsel’in gündelik yaşamda çok pratik biri olduğunu anlatan Yıldırımcı,“Hani derler ya, ‘Söylemenin en iyi yolu yapmaktır.’ Bu söz tam Nagihan’a göreydi. O, sadece yapardı. Örneğin bir kitap olurdu, ‘Okumamız gerekiyor’ der, ‘Ben okudum, şuraya bırakıyorum’ diye eklerdi. Ben bazen okumazdım. Ya da bir makale ya da yapılacak bir iş olurdu, biz genelde ertelerdik. O ise hemen okur, uygular ve ertesi gün o kitapla ilgili soru sorardı. Ben de mecburen dönüp okumak zorunda kalırdım. Yapılacak işleri de aynı şekilde hemen yerine getirirdi. Pratiğe dökmekte hiç tereddüt etmezdi. Bazı insanlar çok okur ama hayata geçirmez. Nagihan ise okuduklarını mutlaka uygulardı. Bu yönüyle, onun yanında durduğun anda harekete geçmek zorunda kalırdın. Çünkü o yaparken senin oturman mümkün olmazdı. Temizlik yapardı, sen de kalkmak zorunda kalırdın. Mutfağa girer, yemek yapardı; yardım etmek isterdin. Yani sadece söyledikleriyle değil, doğrudan yaptıklarıyla insanı harekete geçirirdi” diye belirtti. 
 
KIZ KARDEŞLİK, YOLDAŞLIK 
 
Nagihan Akarsel ile olan bağını anlatırken ilk günkü acıyı yaşayan Reyhan Yıldırımcı, hala yasını tuttuğunu söyledi. Reyhan Yıldırımcı, “Nagihan’la birlikteliğimiz anne-kız ilişkisi gibiydi, ama ötesinde de bir yoldaşlık, kız kardeşlik ve arkadaşlıktı. Sezgi ve maneviyat üzerinden bir bağ kurduk. Sezgilerime çok güvenirdi. Sorunları kendi içinde dempati kurarak yaşıyordu. ‘Bu arkadaş niye böyle davrandı?’ diye düşünür, günün sonunda davranışları çözümlemeye çalışırdı. ‘Bunu neden yaptı?’ diye kendine dert edinirdi. Kendi sorunuymuş gibi yaşar, hiçbir sorunu ötelemezdi. Kesinlikle o sorunu çözmeden rahat etmez, kafasını yastığa koymazdı. Haftada bir gün izni vardı. O bir günlük izinde sabah kalkar, kahvaltımızı yapardık. Ardından ‘Hadi, bugün temizlik günümüz’ derdi. Üçümüz birlikte evi temizlerdik. İş bittikten sonra da Nagihan, ‘Şimdi oturalım, kendimize zaman ayıralım; okuma yapalım, film izleyelim, şiir okuyalım’ derdi. Zamanı değerlendirmeyi çok iyi bilirdi. Her anı, her saniyeyi emekle, özenle yaşardı. Kurduğu ilişkiler de bu anlayışın bir yansımasıydı" diye belirtti. 
 
DOĞA VE İNSAN BAĞLANTISI
 
Nagihan Akarsel’in doğayla bağının derinliğine vurgu yapan Reyhan Yıldırımcı, "Öyle bir hal almıştı ki, mesela ben çıkıp gece bir ağaca baktığımda o aklıma geliyordu. ‘Ağaç benimle konuşuyor’ diyordu. Bir sohbetimizde ‘Bir gün ölürsem, beni bir dut ağacının altına gömün’ demişti. Ben önce anlam verememiştim ama ne dediğini daha sonra anladım. Bu duyguyu doğayla kurmadığımız sürece insanlığın sonu felakete gidiyor. Onu Nagihan bize 2001 yılında duygularıyla anlattı” dedi. 
 
KADIN VE KÜRT KİMLİĞİ 
 
Nagihan Akarsel’in Konya’da sürgün bir yapının içinde doğduğunu belirten Reyhan Yıldırımcı, kadın olmanın yanı sıra Kürt kimliği nedeniyle de bu topraklarda yaşadığı zorlukların mücadele anlayışını şekillendirdiğini söyledi. Gölyazı’nın “kadınlar köyü” olarak anıldığını dile getiren Reyhan Yıldırımcı, erkeklerin çoğunlukla Avrupa’da çalıştığını, kadınların ise köyde çocukları, hayvanları ve ev işleriyle ilgilendiğini kaydetti. Kadınların, yaşam koşullarını kabullenmiş ve bu durumun değişmeyeceğini benimsemiş olduklarını ifade eden Yıldırımcı, Nagihan’ın bu duruma karşı yoğun bir çaba gösterdiğini söyledi. Reyhan Yıldırımcı, “Kadınların bu yaşamı kanıksamış olmasına çok üzülüyordu. Onun için epey bir çaba sarf etmiş ama çok da başarılı olamamıştı. Tahmin ediyorum ki Nagihan'ın kadın çalışmalarına, kadın mücadelesine, bakış açısı bu köydeki kadınlar üzerinden gelişmiş. O nedenle dert edinirdi bu durumu. Mesela öykülerinde onlardan bahsediyor. ‘Kül kokusu’ diye bir öykü kitabı çıktı. Bu kitapta oradaki kadınların yaşamlarını bir bir ele almış ve anlatıyor" diye belirtti. 
 
ROJAVA'DAN JİNWAR'A KADIN DEVRİMİ
 
Nagihan’ın gazetecilik yaptığı dönemde Suriye’de iç savaşın sürdüğünü ve orada bir “kadın devrimi”nin yükseldiğini söyleyen Reyhan Yıldırımcı, şöyle devam etti: “O da yönünü oraya çevirdi. Rojava’da Jineolojî alanında akademik çalışmalar yaptı. Sonrasında kurulacak olan Jinwar Köyü'nün de kurucularından biri olarak anıldı. Bu projeyi daha önce ailesine ve arkadaşlarına anlattığını biliyoruz. Muhtemelen Gölyazı’daki kadınlardan yola çıkarak böyle bir proje düşündü. Daha öncesinde 'Bir kadın köyü kurmak istiyorum. Üretimini, hayvancılığını, sebzesini, meyvesini, ilaçlarını kadınların kendilerinin üreteceği bir köy olacak. Hatta seni de o köye davet edeceğim’ derdi. Bu isteğini ilk duyduğumda çok anlam vermemiştim. ‘Neden böyle bir şeye ihtiyaç var?’ diye düşünürdüm. Ama Jinwar’ı duyduğumda 'Bu kesin Nagihan’ın projesi' dedim. Bana anlattığı hayalin ta kendisiydi. Ne yazık ki beni oraya davet etme şansı olmadı. Gidemedim ve göremedim. Sonra kadın kütüphanesi açıldı. ‘Kadının hafızası’ diyordu oraya. Orayı da göremedim ama hep anlatıyordu. Ütopyalarını, hayallerini birebir hayata geçirdi. Jinwar’ı duyunca hiç şaşırmadım. ‘Kesin Nagihan’ın parmağı vardır bunda’ diyordum. Zaten köyün yeri seçilirken çok dolaşmışlar, her yeri karış karış aramışlar. Sonunda kayısı bahçelerinin olduğu bir bölgede karar kılmışlar. Yine bir ağaca dönüyoruz aslında meyveye, doğaya, kadına… Tüm bunları birleştirerek hayat vermek herkese nasip olmaz. Kadın köyünü kuracaksın, projelerini hayata geçireceksin, üretimi esas alacaksın, kadının kendini var ettiği bir yaşam kuracaksın ve bunu doğayla bütünleştireceksin. Bu, Nagihan’dan beklenen bir davranıştı.” 
 
MA / Fırat Can Arslan 
 

Diğer başlıklar

07/10/2025
10:17 Kadınlar Ankara’dan seslendi: Öcalan'ın müzakereci siyaset önerisine uyulsun
10:15 Adana'da yangın: Engelli 2 kardeş yaşamını yitirdi
10:08 Mehmed Uzun Amed'de anılacak
09:58 Hamas İsrail müzakereleri devam ediyor
09:52 Bitmeyecek bir yürüyüş: Umutla özgürlüğe
09:46 15 kişinin yaşamını yitirdiği yangında fail tespit edilemedi!
09:26 Halide Türkoğlu: Toplumsal barışa hizmet eden yeni bir siyasal dil inşa edilmeli
09:20 Denizli'de bir kadın katledildi
09:16 Özerk Yönetim ve PYD'den Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê'de direnme çağrısı
09:06 Eskar’daki ağaç kıyımı Beyrok’a uzandı
09:05 Pasûr’da ceviz hasadı
09:04 Büyük Halk Pazarı esnafı sorunlarına çözüm istiyor
09:03 Êlih mitingine çağrı: Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için alanda olalım
09:02 Demokratik Birlik Eşsözcüsü: Kürt halkının statüsüne odaklanmalıyız
09:02 Şakar: Öcalan’ın özgürlüğü Türk-Kürt ilişkilerinde yeni bir devir açar
09:00 Abdullah Öcalan'ın perspektifiyle direniyorlar
09:00 07 EKİM 2025 GÜNDEMİ
08:49 Tarım işçilerini taşıyan minibüs devrildi: 5 ölü
06/10/2025
22:57 Bayındır: Komisyonun final çalışması Öcalan’ı dinlemek olmalı
22:24 Binler Xecê ve Xêro Abbas konserinde bir araya geldi
22:14 Ankara'ya ulaşan kadınlar: Abdullah Öcalan serbest bırakılsın
22:09 Suriye Geçiş Hükümeti halka saldırdı: Ölü ve yaralılar var
21:18 Avukat Öktem'i öldürenler gözaltında
20:37 Hamas ile İsrail arasındaki müzakereler Mısır'da başladı
20:31 Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê’de ‘abluka değil, diyalog’ çağrısı
20:17 Çocukları taciz eden fail tutuklanmadı
20:13 Kayyıma karşı açılan dava reddedildi: Siyasi karardır
19:58 ABD'nin Ankara Büyükelçisi Barrack, Mazlum Abdi ile görüştü
19:32 İzmir için sağanak yağış uyarısı
19:29 İşçiler polis ablukasında açıklama yaptı: Wan bizim, emek bizim
18:27 Pirsûs’ta yürüyüş: Halkın onurlu direnişi barış yolunu açtı
18:19 HDK’den 'Kobanê Davası tutsakları serbest bırakılsın' çağrısı
18:10 Erdoğan'dan 'nükleer santral' açıklaması
17:35 MHP'li avukat Serdar Öktem'e silahlı saldırı
17:33 İBB, İstanbul’u sağanak yağmur için uyardı
16:49 Amed'den yürüyen kadınlar Ankara'da: Heybemizi barışla doldurup geldik
16:39 Gastronomi şöleninde çocuklar yarıştı
16:27 Baroların sonuç bildirgesi: Kalıcı çözüm hukukun üstünlüğünü esas almaktan geçer
15:42 Cezve’nin katiline 3 yıl 8 ay hapis
15:39 Pasûr’da talana karşı miting: Yaşamı birlikte savunalım
15:17 DEM Parti: 6-8 Ekim’e dair hakikat açığa çıkarılmalıdır
14:58 30 yıl sonra memleketinde: Önderimizi aramızda görene kadar mücadele edeceğiz
13:46 Araştırma: 17 Milyon 821 bin kişi temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor
13:20 Zeynep Kaya'nın taziyesine ziyaret: Mücadelemizde yaşatacağız
13:14 Mamak’ta iş cinayeti: 2 ölü
13:14 Kelepçe dayatması nedeniyle tedavisi yapılamadı
12:56 Talabanî: Êzidîlerin topraklarına dönüşü için destek vereceğiz
12:49 Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê mahalleleri kuşatma altında
11:48 ‘Beyaz Toros’ tişörtünün satışı hakkında suç duyurusu
11:37 Fransa Başbakanı istifa etti
11:27 Profesör Robinson: Abdullah Öcalan özgür olmalı
11:06 Çiğdem Doğu: Kadın iradesi olmadan sosyalizm olmaz
11:02 Uzaklaştırma aldırdığı erkek tarafından katledildi
11:00 Amed Barosu: Demirtaş ve diğer tutsaklar bırakılsın
10:04 JINNEWS’ten Eylül çetelesi: 19 kadın katledildi
09:54 Elkê’de ekokırımın fotoğrafı: Kespîyaniş ormanları 3 ayda yok edildi
09:25 Fuad Bêrîtan: İran’da olası tüm senaryolara hazırız
09:21 Kadınlar emeklerinin görünür kılınmasını istiyor
09:20 İstanbul Altın Rafinerisi'ne operasyon: 21 gözaltı
09:16 Gurbetelli Ersöz Ödülleri’nin kazananları belli oldu
09:12 Silahlı mücadeleden akademisyenliğe: Öcalan koşulsuz serbest bırakılmalı
09:05 ‘Adressiz Mektuplar'ın adresi Kürdistan ve barış
09:02 Rus yarbay Tomilov’un anılarında Amed
09:01 Türkiye'nin Suriye planları: Aşiretler üzerinden savaş zemini yaratılıyor!
09:00 06 EKİM 2025 GÜNDEMİ
05/10/2025
23:06 Gazze'de iki yılda 20 bini aşkın çocuk katledildi
22:59 İsrail, müzakere heyetini Mısır'a gönderiyor
22:06 İHD’den ‘Beyaz Toros’lu tişörtlere tepki: Açık bir nefret suçu
22:03 Hilar Şöleni’nde Mehmet Atlı konseri
21:35 Peyas Festivali Beser Şahin’in konseriyle son buldu
19:56 Tuncer Bakırhan: Barışı yan yana gelerek sahiplenebiliriz
19:32 Suriye Geçiş Hükümeti’nin cezaevlerinde onlarca kişi katledildi
18:47 Tülay Hatimoğulları: Bu topraklardan bizi kovmalarına asla izin vermeyeceğiz
17:25 Eskişehir'de İsrail protestosu
17:22 ‘Çetevari yapılara asla izin vermeyeceğiz’
17:14 MED-DER’den 5 Ekim kutlaması: Kürtçe eğitim vermek istiyoruz
16:44 Suriye geçiş hükümeti halkların bayramlarını yok saydı
16:40 Kadınların yürüyüşü Mersin'de: Tarihi fırsatın yolu İmralı'dan geçiyor
16:38 QSD'li Gökdağ'ın taziyesine kitlesel ziyaret
15:13 Der Hafir bombalandı, Tebqa yolu kapatıldı
14:53 Hafif ticari araç sahiplerinden 'kantar' zorunluğu tepkisi
14:29 İran rejimi 9 ayda bin 175 kişiyi idam etti
14:22 İstanbul için tehlike çanları: Susuzluk alarmı
13:59 Nepal’de sel ve toprak kayması: En az 42 ölü
13:49 MKG: Eylül'de 5 kadın gazeteciye soruşturma 3'üne dava açıldı
13:44 'Sayın Öcalan' ifadesinden tahliyesi ertelenen Gedik'in durumu Meclis'e taşındı
13:26 Yürüyüşe mesaj: Öcalan’ın özgürlüğü sağlanmalı
13:11 Dünya Öğretmenler Günü’nde ihraçların iadesi talebi
13:00 Nagihan Akarsel Manisa'da anıldı
12:59 Diplomasi Komitesi'nden yürüyüşçülere mesaj: Kararlılığınızdan güç alıyoruz
12:20 ‘Anadilde eğitim anayasal güvence altına alınsın’
12:09 İsrail ‘barış planına’ rağmen Gazze’yi bombalıyor
11:51 Hatimoğulları ve Bakırhan akil insanlarla bir araya geldi
11:49 30 yılın ardından tahliye oldu: Öcalan’ın çağrısını sahipleniyoruz
11:42 İran bir Kürt tutsağı idam etti
11:32 Yürüyüşün Ankara finaline çağrı
11:20 Tahkim Kurulu, 'Kürtçe reklam cezasını' inceleyecek
10:45 Meteoroloji’den sağanak uyarısı
10:21 MEBYA-DER Şirnex Eşbaşkanı: Barışı bombalanan mezarların inşasıyla başlatalım
10:10 Sabahat Tuncel: Yeni siyaset Rojava'dan başlamalı
09:27 İstanbul’da süreç çalışması: Halkın barış talebi yüksek
09:05 HES’ler Muradiye Şelalesi’ni kurutuyor
09:04 'Federe Kürdistan'daki belirsizlik göçe neden oluyor'
09:02 KNK Eşbaşkanı: Komplo ulusal birlikle tamamen boşa çıkar
09:00 05 EKİM 2025 GÜNDEMİ
08:29 Jin Dergi yeni sayısında Nagihan Akarsel’i işledi
04/10/2025
23:50 Trump: İsrail ilk çekilme hattını kabul etti
23:04 Şam’da düğüne baskın: 7 kişi yaralandı
22:42 Hilar Şöleni’nin ilk günü konserle son buldu
21:53 Peyas'ta kadın festivali sürüyor
21:38 Amedspor, sahasında farkla kazandı
20:59 Eğitim Sen'den 5 Ekim kutlaması: Barış için mücadeleye devam
19:10 Abdullah Öcalan'dan kadınların yürüyüşüne mesaj: Eşitlikçi bir dil hepimize kazandıracaktır
18:42 İktidara İsrail çağrısı: Hamaseti bırak, ticareti kes
18:34 Buluş ve Bumin'in taziyelerine kitlesel ziyaret
18:16 Adana’da binler Öcalan’ın özgürlüğünü talep etti
17:17 Özgürlük yürüyüşçüleri yarın Mersin’de olacak
17:14 Gar Katliamı için anma programı: Gerçek adaleti talep ediyoruz
16:58 Nagihan Akarsel anıldı: Anısını özgür yaşam mücadelesinde yaşatacağız
16:49 Tahliye edilen Turhan: Zaman özgür Önderlikle özgür toplum zamanıdır
16:30 Kongra Star: Abdullah Öcalan fiziki olarak özgür olmalı
15:55 ‘Zamanın izi’ sergisi Wan’da açıldı
15:49 Piran’da yangın
15:12 Hasta tutsaklar Gömi, Çelik ve Erişmiş'in durumlarına dikkat çekildi
14:33 Uyuşturucuya karşı 'Şiyar Be Şirnex Platformu' kuruldu
14:06 Nagihan Akarsel mezarı başında anıldı: Onun izinde yürümeye söz verdik
13:58 KESK ihraçların iadesi için eylemde olacak
13:41 Nagihan Akarsel katledildiği yerde anıldı: Amacı dünyanın birçok yerine ulaştı
13:39 Dilovası’nda fabrikada patlama: 2 ölü
13:21 Hilar Tarih, Kültür ve Gastronomi Şöleni başladı
13:11 İHD ve kayıp yakınları Aslan, Narin ve Gümüş'ün akıbetini sordu
12:53 Cumartesi Anneleri Turgut Yenisoy’un akıbetini sordu
12:46 Özerk Yönetim kadın heyeti temaslarını tamamladı
12:18 Bakanlıktan Sumud Filosu açıklaması
11:52 Kadınlar, Dîlok'ta Haki Karer'i vurulduğu yerde andı
11:39 Özel: Sorunun çözümüne yönelik adımların takipçisi olacağız
11:24 DFG: Nagihan’ı katledenler açığa çıkarılsın
11:10 Jineolojî Dergisi Nagihan Akarsel’i andı: Hayallerin, milyonlarca kadının omuzlarında
10:22 Pexşan Ezîzî’den ABD’ye yanıt: Katliamları körüklemeyi bırakmalı
09:37 Abdullah Öcalan: Demokratik müzakere siyasi ve toplumsal tüm ilişkilere hakim kılınmalı
09:15 'Kürtler size baş eğmez' demişti: Baş eğmedi, Ankara'ya yürüyor
09:09 ‘Manevi ailesi’ Nagihan Akarsel’i anlattı: Doğaya ve kadına adanmış bir hayat
09:07 Kuraklık tütünde de verimi düşürdü
09:07 39 kişinin ölümünden sorumlu müteahhit Zilan’da doğa talanına başladı
09:06 Doğu Karadeniz maden sahası ilan edildi
09:05 Tutsakları hücrede tutup dedektörle arıyorlar
09:04 2 kez kalp krizi geçiren tutsak Çam'ın hastalıklarına yenileri eklendi
09:03 Özel okullarda öğretmenlere kıdem ve ihbar tazminatı oyunu
09:02 Üniversite öğrencileri okurken çalışmak zorunda
09:01 ‘Hiç yaşlanmayacağım’ dedi: Kadınların mücadelesinde yaşıyor