AGIRÎ - DEM Parti'nin "Barış istiyoruz çünkü" kampanyasına yoğun ilginin olduğu Kuzey Serhat'ta, kısa bir sürede on binlerce imza toplandı. DEM Parti PM üyesi Sinem Seven, bunun Abdullah Öcalan'ın başlattığı sürecin sahiplenildiğini gösterdiğini söyledi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Barış ve Demokratik Toplum Süreci kapsamında başlattığı "Barış istiyoruz çünkü" kampanyası devam ediyor. Kampanyaya Kuzey Serhat kentlerinden Agirî, Îdir, Erzirom ve Qers'te yoğun ilgi gördü. Kısa süre önce bu bölgede startı verilen kampanya yoğun ilgi gördü. Kent ve ilçe merkezlerinde kurulan stantlarda, on binlerce kişi barış talebini sahiplenerek, imza verdi.
Kuzey Serhat'ta devam eden kampanya çalışmaları hakkında bilgi veren DEM Parti Meclis üyesi Sinem Seven, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı'nı ve akabinde yaşanan gelişmelere işaret ederek, kampanyanın bu süreç kapsamda gerçekleştirildiğini ifade etti. Kampanyayı başlatmadan önce birçok il, ilçe ve köyde halk toplantıları gerçekleştirdiklerini anımsatan Sinem Seven, "Halk toplantıların da açığa çıkan sonuç, Sayın Öcalan ve PKK kendi üstüne düşen adımları attığı; ama devlet tarafından herhangi olumlu bir adım atılmadığıdır. Bu da halkta güvensizlik yaratıyor. Bu sürecin olumlu ilerlemesi ve halka güven vermesi için devlet tarafından da gerekli adımların atılması ve hukuki zeminin biran önce oluşturulması gerekiyor" diye konuştu.
'DEVLET, HALKIN UMUDUNU ZAYIFLATIYOR'
Sürecin sağlıklı ilerlemesi için Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğünün sağlanması gerektiğini dile getiren Sinem Seven, "Çözüm sürecinin kalıcı, adil ve toplumsal bir barışa evrilmesi için en temel koşul, baş müzakereci olan Sayın Öcalan'ın özgür, sağlıklı ve güvenli koşullarda yaşaması ve siyasal faaliyette bulunmasıdır. Çünkü onun geliştirdiği çözüm perspektifi toplumsal uzlaşı, birlikte yaşam ve silahsız çözüm yolları açısından eşsiz bir deneyim sunuyor. Bu gerçeklik bugün artık sadece Kürt toplumu tarafından değil, Türkiye'deki birçok siyasal ve sivil çevre tarafından da dile getiriliyor. Ancak siyasal iktidar bu ortak talebi görmezden geliyor ve süreci oyalamakta, zamana yaymakta ve yapısal hiçbir adım atmadan çözüm umutlarını zayıflatmaktadır" ifadelerini kullandı.
Halkın verdiği mücadelenin yalnızca hukuki çerçevede değil, aynı zamanda etik ve siyasal bir sorumluluk olarak görmek gerektiğinin altını çizen Sinem Seven, "Çünkü cezaevlerinde uygulanan baskılar, dışarıdaki toplumun da demokratik taleplerine yönelen baskının bir yansımasıdır. Bu nedenle verilen her tepki yürütülen her kampanya, sadece tutsaklara değil, tüm topluma nefes aldıracak demokratik bir zeminin oluşturulmasına katkı sunacak" şeklinde konuştu.
'ONURLU BARIŞ İÇİN ÇALIŞMALARIMIZI SÜRDÜRECEĞİZ'
Hukukun yeniden inşa edilmesinin aynı zamanda toplumsal umudun inşa edilmesi anlamına geldiğini dile getiren Sinem Seven, "Umut hakkının güvence altına alınmadığı bir yerde hiçbir siyasal proje kalıcı olamaz. Unutmayalım ki bugün hukukla tartıştığımız şey, aslında yarının barışıdır. Umut hakkına dönük başlattığımız imza kampanyası Kuzey Serhat il ve ilçelerinde kurulan stantlarla birlikte başladı. İmza kampanyası başta Kürt gençleri ve kadınları olmak üzere Kürdistan'da büyük ilgi gördü. Sadece Kuzey Serhat illerini ele aldığımızda kısa bir zaman diliminde on binlerce imza toplandı. Bu da Sayın Öcalan'ın başlatmış olduğu Barış ve Demokratik Toplum Süreci'nin Kürdistan halkı tarafından sahiplenildiğini gösteriyor. Bizler de Barış ver Demokratik Toplum Süreci'nin onurlu bir barışla sonuç bulması için çalışmalarımızı her alanda sürdürmeye devam edeceğiz" diye belirtti.
MA / Ömer Akın