AMED - Barışın toplumsallaşmasının sürecin şeffaf ilerlemesi ve belirsizliklerin ortadan kalkmasına bağlı olduğunu belirten araştırmacı Ruken Ay Adın, sivil toplumun çağrı beklemeden doğrudan komisyonda yer alması gerektiğini söyledi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’taki “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” sonrası PKK, 5-7 Mayıs tarihlerinde 12’nci Kongresi’ni toplayarak silahlı mücadeleyi sonlandırma kararı aldı. Ardından KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bese Hozat öncülüğündeki 30 kişilik gerilla grubu, 11 Temmuz’da silahlarını yakarak imha etti. Federe Kürdistan Bölgesi’nin Sîlemani kentinin kırsalında bulunan Casena Mağarası yakınlarında gerçekleşen törene katılan DEMOS Araştırma Kollektifi üyesi Araştırmacı Ruken Ay Adın, sürece dair değerlendirmelerde bulundu.
Silahların imha edilmesi ardından yaşananlara değinen Ruken Ay Adın, gelinen aşamada Meclis’te süreçle ilgili “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”nun kurulduğunu anımsattı. Hemen hemen tüm partilerden temsilcilerin komisyonda yer almasının önemine değine Ruken Ay Adın, komisyondaki kadın ve erkek üye sayısında eşitliğin sağlanmamasının soru işaretlerine neden olduğunu söyledi. Kadınların sürece katılımı ve komisyonda daha aktif olması için daha fazla tartışma zemininde buluşması gerektiğini dile getiren Ruken Ay Adın, “Bu sürecin uzun ve meşakkatli olduğu, aktörlerin de ifade ettiği gibi toplumsallaşmasıyla yürütülecek bir süreç olduğunu biliyoruz” dedi.
‘SÜREÇ DAHA KATILIMCI OLMALI’
Barışın toplumsallaşmasının sürecin şeffaf ilerlemesi ve belirsizliklerin ortadan kalkmasına bağlı olduğunu dile getiren Ruken Ay Adın, “Gizli saklı kapılar arkasında olması, bizim en son duyan taraf olmamız sürece karşı güven bağını doğrudan etkileyen bir yerde. Dolayısıyla sürecin daha şeffaf ilerlemesi ve katılımcı olması için davetlerin gelmesini, daha açık oturumların yapılmasını önemli buluyoruz. Son dönem DEM Parti’nin (Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi) bin 800’e yakın doğrudan halk toplantısı yaptığını biliyoruz. Bunun da süreci doğrudan iyi etkileyen, katılım talebini en azından bu savaşın önemli bir tarafı olanların talepleriyle şekillendiğini de teslim etmeliyiz” ifadelerini kullandı.
YASAL ZEMİNİN ETKİLERİ
Geçmiş sürecin pratiklerinden dolayı insanların çekindiklerini söyleyen Ruken Ay Adın, “Sürecin yasal zeminde ilerlemiyor olması güvende hissetmemeye neden oluyor” dedi. Komisyonun Meclis başkanının inisiyatifiyle kurulduğunu anımsatan Ruken Ay Adın, yasal zeminin oturmamış olmasının ise geçmiş dönemin tasarruflarından ötürü bugünü doğrudan etkilediğinin altını çizdi. Tüm sivil toplumun komisyona dahil edilmesi gerektiğini vurgulayan Ruken Ay Adın, şöyle devam etti: “Doğrudan komisyon üyelerinden insanlara ulaşıp, hem kendi arşivlerimizi hem doğrudan şu ana kadar yaptığımız barış çalışmalarında neleri gördüğümüzü, dünya deneyimlerini hem de Türkiye halklarının doğrudan bu deneyimler ışığında neleri besleyebildiği talebimizi iletmeliyiz” ifadelerini kullandı. Sivil toplumun önemli aktörler olduğunu dile getiren Ruken Ay Adın, çağrı beklenmeden doğrudan komisyonda yer alınması gerektiğini söyledi. Ruken Ay Adın, “Dolayısıyla en başından beri sürecin her adımında kendi taleplerimizi de ileterek, sürecin toplumsallaşması için tüm enerjimizi vermeye hazırız. Umutlu olmak zorundayız ve umutluyuz” ifadelerini kullandı.