AMED - NADA’nın 1. Kongresi’ne katılan TJA üyesi Eylem Saruca, kadın meselesinin sınırları aşan bir özgürlük meselesi haline geldiğini belirterek, “Kadınların ortak örgütlülüğünün daha enternasyonal bir yapı haline dönüşmesi en çok tartıştığımız bir başlıktı. Enternasyonal bir yapı oluşturmak için ilk adımın NADA ile atıldığını söyleyebiliriz” dedi.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesel Demokratik Kadın Koalisyonu (NADA), 1. Kongresi’ni 15-17 Mayıs tarihlerinde “Kadın Devrimine Dayalı Demokratik Bir Topluma Doğru” şiarıyla Federê Kürdistan Bölgesi’nin Süleymaniye kentinde gerçekleştirdi. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın (Filistin, Lübnan, Ürdün, Mısır, Tunus, Fas, Somali, Sudan, Yemen, Moritanya, Irak ve Kürdistan Bölgesi, Türkiye, İran, Suriye ve Afganistan) 16 ülkesinden yüzlerce kadının katıldığı kongrenin sonuç bildirgesinde, “Rojava ve Kuzey-Doğu Suriye’deki Kadın Devrimi Belgesi ile Küresel Demokratik Kadın Konfederasyonu Belgesi” NADA İttifakı’nın temel referansı olarak kabul edildi.
Kongreye Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA) adına katılan Eylem Saruca, konferansı ve alınan kararları değerlendirdi.
ORTAK DİRENİŞ HATTI
Kongrede coğrafyalar farklı olsa da temel sorun olan erkek-devlet şiddeti ve baskılara karşı kolektif bir mücadele zemininin ortaya çıktığını belirten Eylem Saruca, kadınlara yönelik çok yönlü şiddetin ve baskıların tartışıldığı, gündemleştirildiği ve buna karşı alternatif çözüm yolları arayışının konuşulup, tartışıldığını söyledi. Eylem Saruca, “Ataerkil sistemin savaş ve yıkım politikaları sürerken, kadınların özneleştiği ve buna karşı mücadele hattının oluşturduğu gündemlerle ilgili tartışma gerçekleşti. Kadınlar, dayanışma ağını güçlendirerek, demokratik toplumun inşasını gerçekleştirebilme politikalarını konuştu. Gerçekten güç veren bir zemindi. Kongreyi, Ortadoğulu ve Kuzey Afrikalı kadınların ortak direniş hattını büyüten ortak zemin olarak ele alıyoruz” diye belirtti.
Krizlerin temelinde erkek egemen ataerkil sistemin yer aldığı bilinciyle kongrenin gerçekleştiğini söyleyen Eylem Saruca, bu sistemin sömürgeci politikalarına karşı alternatif bir yaşamı inşa hedefinin ortaya konulduğunu vurguladı. Birçok kadının deneyim ve tecrübelerini paylaştıklarına dikkat çeken Eylem Saruca, “Bunların tamamı dile geldiğinde savaş, göç, şiddet gibi çoklu krizlerin olduğu, kadınların bunlarla muhatap olduğu zeminler olduğunu gördük. Buna karşı nasıl bir ortak mücadele hattı yürütülebilir, yerelden ziyade evrensel çalışmaların nasıl yürütebileceği, nasıl bir evrensel ortaklıklar gerçekleştirebilir tartışıldı. Kadınlar cephesinden sistemin çöküşünü ele aldığımızda ortak bir mücadele hattının önemi daha da görünür oldu. Kadın kazanımlarına dönük saldırıların derinleştiği bir süreçten geçiyoruz. Riskleri bertaraf etme yolunun sınırları aşan kadın ittifaklarından geçtiğini gördük. Yerelden evrensele uzanan kadın ittifakları kurma, kadın öncülüğünde barış, adalet ve özgürlük mücadelesini büyütme temelli ittifaklar, ortaklıklar kurma gerçekleşebileceğini konuştuk” ifadelerini kullandı.
ORTAK BULUŞMALAR HUKUKİ ZEMİNLERİ YARATIYOR
Gerici, militarist bir sistemin hortlatıldığı bir süreçte ortak mücadelenin hayati bir öneme sahip olduğunun altını çizen Eylem Saruca, “Nasıl ki onlar kadın kazanımlarını hedef alıp, sınır tanımıyorsa; kadın mücadele hattının da sınır tanımaması gerekiyor. Yerelden çıkıp artık evrensel ortak mücadeleye hatları oluşturulması gerekiyor. Bu ortak mücadele hattı da hem kadınlara yönelen saldırılara karşı bir savunma mekanizması hem de yeni, alternatif bir yaşam kurma ve birlikte inşa etme potansiyelini taşımalıdır. NADA, kadınlara böyle bir hat sunuyor. Bu ortak zeminin ilk adımı Ortadoğu ve Kuzey Afrikalı kadınlarla atıldı. Bölgesel ittifaklarla bu zemini güçlendirme gerçekleşiyor” diye belirtti.
NADA’nın sonuç bildirgesinde yer alan “kadınların savaş ortamında hukuki, anayasal ve güvenlik anlamında koruma, savunma mekanizmalarına sahip olması gerektiği” kararına değinen Eylem Saruca, “İttifakın anayasal ve hukuki alt zeminini oluşturmak gerekiyor. Aslında bu tarz ortak zeminlerde buluşulması, kongrelerin gerçekleştirilmesi bunun hukuki zeminlerini oluşturuyor. Böylesi bölgesel yapı ve ağlar, kadın mücadelesine gerçekten katkı sağlıyor, mücadele zeminini daha ileri seviyelere götürüyor. Çünkü ulusal çalışmalardan ziyade, uluslararası çalışmalara, enternasyonal çalışmalara götürmüş oluyor. Bir araya gelip, bilgi paylaşımı; savaş, göç, yerinden ettirme, erkek şiddetine karşı mücadelelerin paylaşılması ve ortaklaştırılması, mücadele zemininden yararlanmasına, etkilenmesine ve ona karşı alternatif yol arayışlarına götürüyor. Bu da kadınların anayasal düzlemde veya hukuki alt yapıda nasıl mücadele edeceklerinin yollarını açıyor” dedi.
3 TEMEL ADIM
NADA İttifakı’nı uluslararası sözleşmeler ve insan hakları temelli olarak kurumsallaştırma hedefiyle 3 temel adımın planladığına dikkat çeken Eylem Saruca, bu adımları şöyle sıraladı: “Bunlardan biri, bölgesel koordinasyonlar kurulmasıydı. Bölgesel koordinasyonlarda NADA’ya üye ülkeler arasında sürekli iletişim ve ortak zeminler oluşturulabilmesi için çalışan bir koordinasyon kurulması yönünde oldu. İkincisi, hukuki dayanak CEDAW ve İstanbul Sözleşmesi’dir, Birleşmiş Milletler (BM) bin 325 gibi anlaşmaların, sözleşmelerin bölgesel düzeye entegre edilebilecek küçük prototiplerinin oluşturulması ve bunun hukuki dayanak olarak yerel mücadelelerle bütünleştirilmesi hedefi konuşuldu. Üçüncüsü, eğitim ve gelişim başlığıydı. Eğitim ve gelişim başlığı da kadınların bu tarz süreçlerde bölgesel eğitim, atölye ve kampanyalar geliştirerek NADA’nın ilkelerini pratikte de somut bir örgütlenme zemini olarak gerçekleştirme hedefi.”
AĞ KURULACAK
Kadın meselesinin artık sınırları aşan bir özgürlük meselesi haline geldiğini söyleyen Eylem Saruca, “Kadın örgütleri arasında sürekli iletişim sağlanması için bir ağ kurulması planlandı. Özellikle Ortadoğu ve Kuzey Afrika arasında bir ağ kurma hedefiyle planlama yapıldı. Bir diğeri de, deneyim ve vizyon paylaşımı gerçekleştirmek ve bunu arttırmak için ortak buluşmalar düzenlenmesine karar verildi. Bunun içinde her yıl gerçekleştirilebilirse konferans, atölyeler yapılması ve bu ortak buluşmaları çoğaltmak amacıyla online atölye ile formlar gerçekleştirilmesi planlandı. Ortak platformlarda çok dilli dijital içerikler üretilmesi ve bu içeriklerin kamuoyuyla paylaşılması planlandı. Bu da kadın hareketinin yerelden çok artık evrensele açılması ve küresel düzeyde kadın örgütlerini buluşturma hedefiyle planlandı” ifadelerini kullandı.
KADIN KONFEDERALİZMİ
Eylem Saruca, kongrenin başlıklarından biri olan “Demokratik Kadın Konfederalizmi”ne de değindi. Kadın Konfederalizmi’nin ulus, inanç ve kimlik fark etmeksizin kadınların öz örgütlülüğüne dayalı, sınırları aşan demokratik bir sistem olduğunu belirten Eylem Saruca, yıllardır dile getirilen Kadın Konfederalizmi’nin kurulması ve bunun temel ayağının oluşturulması gerektiği hususunun kongrenin başlıklardan biri olduğunu dile getirdi. Bu başlıklardan birinin öz savunma olduğunu belirten Eylem Saruca, şöyle devam etti: “Karar alma süreçlerinde kadınların bir özne olması ve tüm karar alma süreçlerinde yer almalı dedik. Bir diğeri öz savunma dedik. Ortadoğu ve Kuzey Afrika gibi savaş, kadına yönelik şiddet ve ataerkil topluluklarda kadınların kendilerini koruma, yaşam mücadelesini büyütme ve o kapasiteyi güçlendirme temelinde öz savunmalarını güçlendirmeleri tartışıldı. Bir diğeri de ideolojik ortaklaşma sağlanması. Ortak mücadele hattını kurarken aynı söylem, ortak dil ve zemini oluşturma... Bölgesel ve yerel mücadelenin vizyon açısından bir bütün evrensele yayılması, NADA’nın yerel yapılanmalardan çıkıp, daha evrensel bir yapı haline gelmesinin zemini üzerinden tartıştık. Kadınların ortak örgütlülüğünü, uluslararası zemine, daha enternasyonal bir yapı haline dönüşmesi en çok tartıştığımız bir başlıktı. NADA’nın birçok ülkeden kadınları bir araya getirmesi ortak mücadele zeminini göstermiş oldu. Enternasyonal bir yapı oluşturmak için belki de ilk adımın NADA ile atıldığını söyleyebiliriz.”
MA / Müjdat Can