Licîk maden faciası davasında tutuklu sanık dinlendi 2025-03-17 16:25:41 ERZİNGAN - Licîk’te yaşanan maden faciasının sorumluları hakkında açılan davanın görülen duruşmasında tutuklu yargılanan Iaın Ronald Guılle dinlendi. Mahkeme davaya yarın devam edilmesine karar verdi.  Erzingan’ın Licîk (İliç) ilçesindeki altın madeninde meydana gelen faciada 9 işçi toprak altında kalarak yaşamını yitirmişti. Faciaya ilişkin, 5'i tutuklu 43 şirket çalışanın "taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" ve "çevreyi taksirle kirletme" suçlarından yargılandığı dava başladı. SSR Mining ve Çalık Holding ortaklığındaki Anagold Madencilik’e ait altın madeninde 13 Şubat 2024 tarihinde meydana gelen pasa dağının çökmesi ile ilgili davanın ilk duruşma Erzincan 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülüyor.    ‘BAKANLIKLAR SORUMLULUK KABUL ETMEDİ’   Duruşma öncesi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ve TİP milletvekilleri ölen işçilerden Uğur Yıldız'ın fotoğrafının yer aldığı pankartla adliye binasına kadar yürüdü. Adliye binası önünde yapılan açıklamada konuşan CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, “Burada bu maden sahasının nihai ÇED raporları hazırlanırken, bu raporlar yetkililer tarafından imzalanıp onaylanırken bu felakete giden yolun taşlarının bir bir döşendiğine şahitlik ediyoruz” dedi. Yavuzyılmaz, 2021 yılında altın maden sahasının ikinci kapasite artışına ÇED onayı veren Murat Kurum’un ilk bilirkişi raporlarında asli kusurlu sayıldığını hatırlattı.   Katliamla ilgili hazırlanan tablolarda solüsyonun fazlaca kullanıldığını belirten Yavuzyılmaz, “Buradaki kayan yığın liç malzemesi artık duyarlılığını kaybediyor ve felaket göz göre göre geliyor. Solüsyon kullanılırsa o kadar çok altın üretildiğini biliyoruz. O nedenle bu sahada üretim baskısı yapıldığını, kâr hırsıyla tedbirlerin alınmadığını görüyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan İliç Faciasını Araştırma Komisyonunda ortaya çıktı ki, bakanlıkların hiçbiri sorumluluk kabul etmiyor” şeklinde konuştu.   ÖLEN İŞÇİNİN BABASI: NEDEN ÖNLEM ALINMADI?   Ölen işçilerden Uğur Yıldız'ın babası Ali Ekber Yıldız, “Dünyada bu yığına en fazla 150 metre kadar izin verilirken bu madenin toplam yığın yüksekliği 255 metre olarak tespit edilmiştir. Bu sebeple fazla yükselen siyanür çamur olduğu için kendi ağırlığını taşıyamayarak bu liç havuzuna yani çamur dağına yönelik yönetime rapor ediliyor. Mühendisler inceleme yapıyor ve bu çamurdan dağın her an patlayabileceğini rapor ediyorlar. Buna rağmen maden çalışmaya devam ettiriliyor. Neden önlem alınmadı? Neden madene inen yollar kapatılmadı? İş güvenliği neden görevini yapamadı? Kim ya da kimler engel oldu? Madenleri denetlemekle sorumlu Çevre Bakanlığı neredeydi” diye sordu.   Anne Sevda Yıldız, “Ben sonuna kadar davamı götüreceğim ve asla vazgeçmeyeceğim. Elimden geleni yapacağım. O ocağı onlara açtırmayacağım. Halkı düşünüyorlarsa iş imkanları yaratsınlar” dedi.    DURUŞMA SALONU TALEBİ    Duruşmaya, tutuklu sanık Iaın Ronald Guılle, bazı tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları ve müşteki yakınları katıldı. Tutuklu sanıklar Ali Rıza Kalender, Selçuk Çiftlik ve Ömer Ardıç ise duruşmaya bağlı bulundukları cezaevinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemleri (SEGBİS) üzerinden katıldı.   Avukatların, daha büyük bir duruşma salonu talebi, UYAP ve SEGBİS sisteminin taşımasının mümkün olmadığından ve uzun süre alacağından reddedilerek, bundan sonraki celseler için uygun ortam ve fiziki şartlar sağlandığı takdirde mevcut duruşma salonun haricinde yapılabileceği yönünde karar verildi.   İstanbul Barosu adına katılma talebiyle Avukat Ümit Altaş, TTB Çevre Komisyonu ve Dev Maden Sen avukatı duruşmaya katılım talebinde bulundu.    Mahkeme, taleplere dair kararı sanıkların savunmasından sonra vereceğini söyledi.   Deniz Yavuzyılmaz'ın tutuklu sanık Iaın Ronald Guılle'nın avukatına elini cebinden çıkar demesiyle duruşmada tartışma yaşandı. Mahkeme başkanı çıkan tartışma ardından davaya kısa süre ara verdi. Ardından  tutuklu sanık Iaın Ronald Guılle'nin dinlendi.     Guılle, tercüman eşliğinde yaptığı savunmasında, olay nedeniyle büyük üzüntü duyduğunu belirterek, kendisinin herhangi bir sorumluluğu olmadığını öne sürdü.  Guılle, "Kaza öncesi ve kaza anında üstüme düşen görevi fazlasıyla yerine getirdiğimi belirtmek isterim. Anagold'da 'başkan yardımcısı' olarak görev aldım. Görevim gözlem yapmak ve rapor hazırlamak. Madencilik alanında 40 yılı aşkın çalışmama rağmen daha önce ne Türkiye'de, ne de başka yerde böyle büyüklükte kaza görmedim, duymadım. Benimle aynı sürede Cengiz D. çalışmaktaydı. Benim asıl görevim, maden sahasında olanları kendisine raporlamaktı” iddialarında bulundu.     ‘PASA DAĞINDA ÇATLAKLAR OLUŞMUŞTU’   Maden sahasında olan çatlaklara dair facianın olduğu gün alınabilecek önlemleri yöneticilerle görüştüklerini kaydeden Guılle, “Toplantının ardından durumu ilk elden değerlendirmek üzere sahaya kadar gitmek üzere karar aldık. Ancak alana yaklaştığımızda bölgenin yoğun barikatlarla kapatılmış olduğunu öğrendik. Oradaki amir geçmemize izin vermedi. Nihayet alana girdiğimizde küçük çatlaklar gözlemledik. Ancak sahayı daha geniş bir yükseklikten gözlemlemek için yüksek alana çıktım. Murat B.'ye istifleme işlemi yapılmaması gerektiğini söyledim ve istifleme durdu. Benim görevim gözlemleme ve rapor hazırlamaktı. Öte yandan 11.00'den sonra ofise döndüm ve derhal durumu Amerika’daki merkeze bildirerek görevimi yaptım. Saat farkından dolayı mailime cevap alamadım. Bundan yaklaşık 3 saat geçti ve bu olay meydana geldi. Durumun ciddiyetinin anlaşılması üzerine çalışanlar tahliye edildi, kurtarma çalışmaları başlatıldı ve ilgili kurumlara bilgi verildi” ifadelerini kullandı.    Guılle, Anagold bünyesinde 28 aydan daha kısa bir süre çalıştığını ve günlük faaliyetlere dahilinin olmadığını iddia ederek, "Yalnız gözlem ve rapordan sorumlu olmama rağmen olay günü bundan fazlasını yaparak çalışanların göçük altında kalmasına engel oldum. Olayın ciddi olduğunu çalışmaların durdurulması gerektiğini ve solüsyon kesilmesini ben söyledim. Birlikte değerlendirdiğimde ne olay günü, ne de öncesinde hukuka aykırı davranışım bulunmamaktır. Hukuka aykırı hiçbir davranışım olmamasına rağmen bir yıldan fazla süredir tutuklu bulunmaktayım. Öncelikle tahliyemi ve beraatımı talep ediyorum" dedi.   Duruşma sırasında, müşteki avukatları ve sivil toplum örgütü temsilcileri, sanıkların "taksirle ölüme ve yaralanmaya sebep olma" suçlamasıyla yargılanmasının yetersiz olduğunu belirterek, daha ağır suçlamalar yöneltilmesi gerektiğini ifade etti.   TALEPLER KABUL EDİLMEDİ   Savcı, baroların, derneklerin ve sivil toplum örgütlerinin katılma taleplerini reddini, ailelerin katılma taleplerinin kabulünü istedi.  İstanbul ve Erzincan Barosu, siyasi parti, sivil toplum kuruluşu, dernek ile talepte bulunanların dosyada mağdur, suçtan zarar gören olarak görülmediğinden, taleplerin reddine ayrı ayrı karar verildi.     Davanın görülmesine yarın devam edilecek.   DAVAYA DAİR    İliç Cumhuriyet Başsavcılığınca, Çöpler köyündeki maden sahasında 13 Şubat 2024'te Adnan Keklik, Kenan Öz, Ramazan Çimen, Uğur Yıldız, Abdurrahman Şahin, Fahrettin Keklik, Mehmet Kazar, Şaban Yılmaz ve Hüseyin Kara'nın toprak altında kalarak hayatını kaybettiği, İsa Taşdelen ve İshak Demir'in yaralandığı toprak kaymasına ilişkin hazırlanan iddianamede, Kanadalı SSR isimli şirketin global projeler başkan yardımcısı, Anagold firmasının ülke müdürü, operasyon başkan yardımcısı, yatırım projeleri müdürü, şirket mühendisleri ve diğer çalışanların arasında bulunduğu 43 sanık yer alıyor.  Sanıklardan 12'sinin "asli kusurlu", 31'inin ise "tali kusurlu" olduğu tespiti yapılan iddianamade, tüm sanıkların "Taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak" suçundan 2 yıldan 15'er yıla kadar, altın madenini o dönem işleten şirketin Kanadalı 3 yöneticisinin ayrıca "Çevreyi taksirle kirletmek" suçundan 2 aydan 1 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.