'Karar süreçlerinde kadınlar söz sahibi olmalı' 2025-04-28 09:01:17 WAN - Cinsiyet eşitliğini hayata geçirmek için mücadele eden Günebakan Kadın Derneği'nin yöneticisi Derya Alpaslan, "Kadınlara dair yasa ve karar süreçlerinde de kadınların söz sahibi olması gerekiyor" dedi.  Mersin'de 25 Kasım 2008'de toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için çeşitli araçları keşfetmeyi ve bunları hayata geçirme hedefiyle kurulan Günebakan Kadın Derneği, kadınların yaşamın her alanında erkeklerle eşit hak ve sorumluluklarla yer alması için mücadelesini sürdürüyor. Cinsiyet temelli ayrımcılıktan emeğin değersizleştirilmesine, şiddetin her türünden farklılıkların yok sayılmasına kadar birçok yapısal soruna karşı duran dernek, odağına katılımı engelleyen her türlü koşula ve doğayı yok sayan sistemlere karşı da mücadeleyi almış durumda.      Mor Çatı Kadın Sığınakları ve Dayanışma Merkezleri Kurultayı’nın 28’inci Ara Kurultayı için Wan'da bulunan Günebakan Kadın Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Derya Alpaslan, derneğin çalışmaları ve kadınların toplumsal mücadelelerdeki rolünü değerlendirdi. Derya Alpaslan, derneğin kurulduğu 25 Kasım'ın kadınlar açısından taşıdığı öneme dikkat çekerek, 2008'den bu yana kadınlara yönelik her türlü hak ihlaline karşı mücadele yürüttüklerini belirtti. Kadına yönelik şiddet ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle ilgili çalışmalara devam ettiklerini ifade eden Derya Alpaslan, "Psikolojik şiddet başvurularını alıyoruz, hukuki destek sunuyoruz. Aynı zamanda toplumsal cinsiyet konusunda farkındalık eğitimleri düzenliyor, kadınların bilinçlenmesine katkı sunuyoruz" dedi.   KADIN BEDENİNE SALDIRILAR    İktidarın kadın bedenini üzerinde "tahakküm kurmaya yönelik girişimlerini" eleştiren Derya Alpaslan, "Kadınların kaç çocuk doğuracağından doğum şekline kadar erkekler karar veriyor. Kadınlar adına erkeklerin söz kurduğu bir yapı ile karşı karşıyayız. Erkek-devlet zihniyeti hâkim. Bu eşitsiz yapıya karşı kadın dernekleri olarak mücadele yürütüyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği temel sorunlardan biridir. Eşitliğin olmadığı bir yerde yaşanan sorunların çözümü de mümkün olmuyor. Erkek egemen bir toplumda kadınlara dair kararları yine erkekler veriyor. Ancak Türkiye'de kadın mücadelesi uzun yıllardır devam ediyor. Bu mücadele sürdükçe kadınların sorunlarını da kadınlar kendileri çözecektir. En büyük güç kadınlardadır" ifadelerini kullandı.    'BARIŞ SÜREÇLERİNDE KADINLARI ROLÜ HAYATİDİR'   Kürt sorununa dair yürütülen sürece işaret eden Derya Alpaslan, barış süreçlerinde kadınların rolünün hayati olduğunu belirterek, kadınların yer almadığı bir sürecin kalıcı ve adil bir barış üretmeyeceğini söyledi. Kadınların topluma bütüncül baktığını ifade eden Derya Alpaslan, "Kadınlar sadece kendini değil, toplumu düşünür. Çocuğu, kadını, erkeği birlikte düşünür. Tekçi değil, kapsayıcı bir bakışa sahiptir. Biz de sorunlara bu şekilde yaklaşılması gerektiğine inanıyoruz. Barışı ve özgürlüğü bütünlüklü bir yaklaşımla ele almak gerekiyor. Kadınlara dair yasa ve karar süreçlerinde de kadınların söz sahibi olması gerekiyor. Kadın danışma merkezleri ya da sığınma evleri gibi hizmetlerin planlamasında karar mekanizmalarında kadınlar yer almalı. Bu hizmetlerden doğrudan etkilenecek olanlar kadınlardır. Dolayısıyla bu yapılar kadınların söz hakkı temelinde şekillenmeli. Yerel eşitlik eylem planları ve stratejik planlarda kadınların yer alması da oldukça önemlidir. Kadınların yaşamına dair her alanda karar süreçlerine dahil edilmesi gerekiyor" diye konuştu.    TOPLUMSAL SORUNLARIN KADINLARA ETKİSİ    Toplumsal cinsiyet eşitliğinin önündeki engellerden birinin de merkeziyetçi yönetim anlayışı olduğunu belirten Derya Alpaslan, kadınların kazanımlarının bu sistem içinde en kolay gözden çıkarılan alan olduğunu ifade etti. Kayyım atamalarına da dikkat çeken Derya Alpaslan, kayyımların hedefinin ilk olarak kadın kazanımları olduğunu vurguladı. Derya Alpaslan, "Kayyım atandığında ilk olarak kadın kurumları hedef alınıyor. Ya tamamen kapatılıyor ya da işlevsiz hale getiriliyor. Tüm süreçlerde ilk vazgeçilen maalesef kadınlar oluyor. Kadınlar, savaş, yoksulluk ve ekonomik kriz gibi tüm toplumsal sorunlardan en çok etkilenen kesim. Savaşta da, yoksullukta da, krizde de en ağır yükü kadınlar taşıyor. En çok acıyı çeken kadınlar oluyor" şeklinde konuştu.    MA / Ruken Polat - Özlem Yacan