Besê Hozat: Önder Apo’nun açıklaması görüntülü olmalı, aksini kabul etmeyiz 2025-02-24 20:38:33   HABER MERKEZİ - KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat, Abdullah Öcalan’ın açıklamasının görüntülü olması gerektiğine işaret ederek, aksi bir durumu kabul etmeyeceklerini vurguladı.   Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın önümüzdeki günlerde Kürt sorununun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesine dair önemli bir açıklama yapacağını açıkladı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 20 Şubat'ta katıldığı bir televizyon programında, PKK Lideri Abdullah Öcalan'dan yapılması beklenen açıklamanın görüntülü olup olmayacağına dair soruyu yanıtladı. Bakan Tunç, "Mevzuatımızda bir hükümlünün videoyla kamuoyuna seslenmesi gibi bir durum söz konusu değil. Yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmak lazım" dedi. Abdullah Öcalan'ın açıklamasının DEM Parti heyetinin üçüncü İmralı görüşmesi sonrası yapılması bekleniyor.   KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat, Abdullah Öcalan'dan yapılması beklenen çağrı ile Bakan Tunç'un "mevzuat" açıklamasını Medya Haber TV’de yayınlanan özel bir programda değerlendirdi.   ABDULLAH ÖCALAN’DAN BEKLENEN ÇAĞRI   43 aylık mutlak tecride dikkati çeken Besê Hozat, küresel özgürlük kampanyası ve mücadeleyle "İmralı tecridinde gedik açıldığını" söyledi. Besê Hozat, Abdullah Öcalan’dan beklenen açıklama ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yaptığı “mevzuat” açıklamasını da değerlendirdi. Besê Hozat, Adalet Bakanı Tunç’un açıklamasının “gayrı ciddi” olduğu söyledi.   Besê Hozat, "Biz bu açıklamayı, bu yaklaşımları şiddetle reddediyoruz, eleştiriyoruz, hiçbir biçimde kabul etmiyoruz. Önder Apo üzerinde 26 yıldır bir tecrit ve izalasyon durumu söz konusu. Bu bir işkencedir, uluslararası hukuk bunu bir işkence olarak tanımlıyor, bir insanlık suçu olarak tanımlıyor ki öyledir. Bu halen sürüyor, tecrit de halen devam ediyor. Tecrit koşullarında Ekim’den bu yana sürekli iktidar cenahından, işte Devlet Bahçeli bunun başını çekti, Önder Apo’ya çağrıda bulunuyorlar. Önder Apo’nun harekete çağrı yapmasını istiyorlar, kamuoyuna çağrı yapmasını istiyorlar. Hatta Devlet Bahçeli, 22 Ekim grup toplantısında yaptığı konuşmada Önder Apo’nun Meclis’e gelmesini, DEM Parti grup toplantısında konuşmasını ve çağrı yapmasını istedi. Önder Apo’yu Meclis’e davet etti Devlet Bahçeli açıktan. Aylardır bu yönlü yoğun, açıktan Önder Apo’ya çağrılar yapılırken, şimdi Adalet Bakanı’nın çıkıp ‘bu mevzuata uygun değildir görüntülü açıklama’ demesi, ne kadar gayri ciddi olduklarını ortaya koyuyor. Bu sürece nasıl yaklaştıklarını, Önder Apo’ya, Kürt halkına, Türkiye toplumuna, Türkiye halklarına, dünyaya, dünya halklarına, toplumuna nasıl yaklaştıklarını, ne kadar gayrı ciddi yaklaştıklarını ortaya koyuyor. O zaman siz oyun mu oynuyorsunuz? Siz ne yapmak istiyorsunuz?" diye konuştu.     'YAZILI AÇIKLAMA MEVZUATA UYGUN MU?'   "Görüntülü açıklama mevzuata uygun değil, peki yazılı açıklama mevzuata uygun olacak mı?" diye soran Besê Hozat, şunları söyledi: "Tecrit koşullarında Önder Apo’nun açıklama yapması doğru mudur? Tecrit koşullarında yapılacak açıklamanın etkisi nasıl olur? Ben Adalet Bakanı’na soruyorum, tecrit koşullarında Önder Apo’nun açıklama yapmasının mevzuatta yeri nedir? Hukukta yeri nedir? Buna cevap versin. Zaten baştan itibaren söylüyoruz, madem Önderlikten bir açıklama istiyorsunuz, Önderliğe çağrı yapıyorsunuz, o zaman İmralı tecrit ve işkence sistemini ortadan kaldırın, lağvedin bu sistemi. Bu sistem ortadan kalkmalı. Bu sistem bir suç durumudur. Bununla hukuk ayaklar altına alınıyor. Tecridi ortadan kaldırın, Önder Apo’nun özgür çalışır ve yaşar koşullarını oluşturun. Önder Apo zaten koşullar değişirse rolünü oynayacağını söyledi. Her türlü katkıyı sunacağını söyledi Türkiye’nin demokratikleşmesine. Süreci çatışma zemininden siyasi ve hukuki zemine çekeceğini söyledi Önderlik. Ama Önderlik ‘tecrit devam ediyor’ dedi. ‘Koşullar değişirse yaparım’ dedi. Peki koşullar değişmiş mi ki siz Önder Apo’dan çağrı bekliyorsunuz?”   ‘İNANDIRICILIĞI OLMAZ'   Abdullah Öcalan’ın 15 Şubat’ta yapması beklenen çağrının gecikmesi üzerinden süren tartışmalara dikkat çeken Besê Hozat, “Koşullar değişti mi Önder Apo çağrı yapsın, kimse sormuyor. Kendi hukuklarını, uluslararası hukuku ayaklar altına almışlar. Her şeyden önce bunun uygulanması gerekiyor. O yüzden yasal, hukuki düzenleme yapılması gerekiyor. Önder Apo’nun koşullarının değiştirilmesi, iyileştirilmesi gerekiyor. Tecridin tamamen ortadan kalkması gerekiyor, Önder Apo’nun özgür olması, serbest olması gerekiyor. Özgür yaşar ve çalışır koşullara sahip olması gerekiyor ki Önder Apo rolünü oynasın, çalışabilsin, demokratik dönüşüm sürecini yapılandırabilsin, yönetebilsin. Bunlar olmadan nasıl olacak? İlla da yapsın çağrıyı fakat görüntülü yapmasın, yazılı yapsın, kendisi de değil birileri alsın okusun onun adına! Biz bunu şiddetle reddediyoruz. Bunun hiçbir inandırıcılığı olmaz. Hiçbir etkisi olmaz, olur mu böyle şey. Sen Önder Apo’yu işkence ve tecrit koşullarında tutacaksın, Önder Apo adına birileri de bir belge okuyacak. Hareketten de halktan da bunun gereklerini yerine getirmesini bekleyeceksin. Bu boş bir hayaldir. Kimse böyle boş hayallere kapılmasın. Böyle gayrı ciddi yaklaşımları kimse ciddiye almaz, ciddiye almayız" ifadelerini kullandı.   ‘HALKLAR ÖNDER APO’YU GÖREBİLMELİ’   Besê Hozat, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un Abdullah Öcalan’ın yapacağı çağrının önemine dair açıklamalarına işaret ederek, "Meclis Başkanı bu açıklamaya, tarihi önemde bir açıklama diyorsa, o zaman tarihi önemde açıklamaya göre de bir uygulama olmalıdır. Ciddi bir yaklaşım olmalıdır. Buna denk ciddi, saygılı, olgun bir yaklaşım olmalıdır. Diğer biçimde kabul edilemez. Açıklamanın görüntülü olması gerekiyor. Bizler, bu hareketin kadroları, militanları, savaşçıları, halkımız, dostlarımız, tüm demokratik kesimler, tüm toplum, halklar, Önder Apo’nun ağzından çağrısını, açıklamasını duyabilmeli, dinleyebilmeli. Önder Apo’yu görebilmeli. Ancak bu inandırır bizi, savaşçıları, halkımızı, demokrasi güçlerini, tüm kamuoyunu. Diğer biçimde kabul edilemez, açık belirtiyoruz. Bu kadar tarihi bir sürece böyle gayrı ciddi bir yaklaşımı kabul etmiyoruz. Kendilerinin de tarihi önemde dediği bir çağrıya böyle gayrı ciddi, basit bir yaklaşım kabul edilemez. Böyle bir şey inandırıcı olmaz, etkili olmaz, karşılık bulmaz. Daha nasıl bir açıklıkta söyleyelim. Böyle olmaz. Bu yaklaşım, mevcut Adalet Bakanının sergilediği yaklaşım, bir devlet ve iktidar yaklaşımı ise, gayrı ciddi bir yaklaşımdır ve bunun bir oyun olduğu ortaya çıkıyor. Oyun oynadıkları ortaya çıkıyor” dedi.   'TARİHİ BİR HAMLE BAŞLATMAYA HAZIRLANIYOR'   Abdullah Öcalan’ın tarihi bir hamle başlatmaya hazırlandığını ve yoğun bir çalışma içerisinde olduğunu belirten Besê Hozat, "Önderliğin 50 yıllık mücadelesi ve 26 yıllık İmralı direnişi bir bütünen Türkiye’nin demokratikleşmesi, Kürt sorununun demokratik temelde çözülmesine adanan bir mücadeledir. Şuanda da Önderlik bunun mücadelesini veriyor. Halklar, tüm ezilen kimlikler, kadınlar ve insanlık adına Önder Apo 26 yıldır amansız insan üstü bir irade ile gerçekten büyük bir direniş İmralı işkence tecrit sisteminde ortaya koyuyor, geliştiriyor. Şuanda da Kürtler için, Türkiye halkları için, bölge halkları için, tüm insanlık için büyük bir demokratikleşme hamlesine hazırlanıyor. Bir bütünen hareketi de köklü bir dönüşüm sürecinden geçirmek istiyor. Demokratik değişim ve dönüşüm sürecinden geçirmek istiyor. Bu açıdan biz gelen mektupta da çok net bir biçimde gördük. Önder Apo’nun demokratik değişim-dönüşüm, yeniden yapılanmada ne düzeyde derinleştiğini, kararlı ve iddialı olduğunu, bu konuda büyük çaba ve emek verdiğini çok net bir biçimde gördük. En küçük bir imkanı bile Önderlik gerçekten değerlendirmek istiyor halkların çıkarın. Tüm gücünü, enerjisini, hayatın, ömrünü Önder Apo buna adamış durumdadır" şeklinde konuştu.   'İKTİDAR ÇÖKÜŞÜ YAŞIYOR'   Besê Hozat, iktidarın sürece yaklaşımına da değinerek, iktidarın "büyük bir çöküş yaşadığını" söyledi. Besê Hozat, "Artık nefes alamaz duruma gelmiş. Sonuç alamıyor, sonuç alamadıkça daha fazla zora baskıya başvuruyor. Bu kadar şiddet kullanması, savaş yürütmesi, bütün toplum üzerinde büyük bir savaş yürütüyor, herkesle savaş içindedir. Muhalefetle savaşıyor, sanatçıyla savaşıyor, gazeteciyle savaşıyor, kadınla savaşıyor, gençle savaşıyor, çevreciyle, ekolojist kesimle savaşıyor. En son TÜSİAD ile savaşmaya başladı. Türkiye’nin en büyük sermaye kulüpleriyle de savaşmaya başladı, onlara da savaş ilan etti. Savaşmadığı kimse kalmadı. Kendisi ve çevresindeki şüreka dışında, kendi cemaati dışında herkesle büyük bir kavga ve savaş içerisindedir. Bu savaşı baskıyla, şiddetle, işkenceyle, zindanlarla, tankla, topla, İHA, SİHA ile, her türlü yol yöntemle yürütüyor. Bu iktidarın hiçbir meşruiyetinin kalmadığını ortaya koyuyor. Rızalık kalmamıştır, artık toplumdan rızalık alamıyor. Toplumu yönetemiyor, ülkeyi yönetemiyor. Her yerde herkes isyan halinde. Buna karşı güçlü bir mücadele var, bu mücadele iktidarı bu hale getirdi. Kürtlerin mücadelesi, demokrasi güçlerinin mücadelesi, gerilla mücadelesi, küresel özgürlük hamlesi, dostların da katılımıyla dünya çapında yürütülen mücadele, gerçekten nefessiz bıraktı iktidarı.   BİR ANLAŞMA DURUMU SÖZ KONUSU DEĞİL   Şimdi bu durum bazı konularda değişiklik yapmasını zorunlu hale getirdi. Mücadele sonucunda İmralı tecrit işkence sisteminde gedik açmak zorunda kaldı. Hiç kimsenin ad koyamadığı bu sürece Önder Apo bir ad koydu, demokratik dönüşüm süreci dedi. Değişim, dönüşüm, yeniden yapılanma süreci dedi. Özgürlük hareketi de bunu yürekten sahiplendi, bunu kamuoyuna deklere de etti. Biz bunun yanındayız, Önder Apo’nun inisiyatifinin arkasındayız dedi. Şuanda Önderliğin devlet ile yaptığı bir anlaşma, uzlaşma, yazılı ya da sözlü durumu söz konusu değil. Mücadele karşısında zorlanan bir devlet, bir iktidar var. Tecridi gevşetmek zorunda kaldılar, gedik açmak zorunda kaldılar. Onun üzerinden devletin içerisindeki bu eziyeti görüyor Önderlik, çeşitli eğilimleri de görüyor. İflas eden bu soykırımcı politikaları da görüyor. Halkın da büyük özgürlük mücadelesini görüyor. Önderlik buradan hareketle inisiyatif geliştirdi. Demokratik dönüşüm inisiyatifi. Demokratik dönüşüm hamlesini Önderlik geliştirmek istiyor. Türkiye’yi demokratikleştirmek istiyor, dönüştürmek istiyor. Kürtlerin özgürlüğü temelinde büyük bir demokratikleştirmeyi geliştirmek istiyor. Böyle bir inisiyatif geliştirdi ve büyük tarihi bir hamleyi geliştirmek istiyor. Uygulamalarına bakıyorsun, ‘PKK silah bıraksın’ diyor her gün. Erdoğan ağzını açıp kapatıyor, ‘PKK silah bıraksın’ diyor. Sen uygulamalarında PKK’ye silah bırakma diyorsun. Mevcut uygulamaların herkese, PKK’ye ‘bu savaşı sürdürelim’ diyorsun.”