'AKP’nin yasaları kadını kuşatarak erkeğin insafına bıraktı' 2018-05-29 09:18:46 DİYARBAKIR – AKP'nin 16 yıllık iktidarında kadına yönelik sürdürdüğü politikaları değerlendiren TJA aktivisti Figen Aras, çıkarılan yasaların kadınları kuşatarak erkeğin insafına bıraktığını söyledi. Aras, kadınların kendi sözleşmelerini öz güçleriyle oluşturması gerektiğine işaret etti.  AKP iktidarının 16 yıllık döneminde kadına yönelik sürdürdüğü politikaların ve çıkardığı cinsiyetçi yasaların topluma yansımalarını değerlendiren Özgür Kadın Hareketi (TJA) aktivisti üyesi Figen Aras, AKP zihniyetinin ortaya çıkarmış olduğu yasalar ve kadının bedenine yaklaşımının kadın iradesine yönelik olduğunu söyledi. Aras, AKP iktidarının hayata geçirmeye çalıştığı politikaların 5 bin yıllık erkek egemen zihniyetin bir devamlılığı ve meşrulaştırılmasıyla bu güne kadar geldiğini kaydetti.    ‘AKP DEMOKRATİK VAATLERLE TOPLUMU KANDIRDI’   Demokratik vaatlerle halkı kandıran AKP’nin başa geldiği günden beri kadına düşman politikalar izlediğini hatırlatan Aras, “AKP belediyelere kayyum atadığında ilk iş belediyelerde eşbaşkanlık, kadın daire başkanlıkları, kadın müdürlükleri kaldırıldı. Kadın dayanışma evleri kapatıldı, binlerce kadın işten atılarak eve mahkum edilip, işsizleştirildi. Ekonomik, sosyal olarak kadınlar kuşatılarak erkeğin insafına mahkum edildi. Sistemli üretilen bu politikalar kadını toplumdan izole etmeye yönelik bir cezalandırmadır” ifadelerini kullandı.    ‘ÇIKARILAN YASALAR KADINA YÖNELİK ŞİDDETİ TIRMANDIRIYOR’   Hükümetin çıkardığı yasaların kadın bedenini kapatma ve istismara açma noktasında spesifik olayların öne sürüldüğüne dikkat çeken Aras, “AKP, bunu kimi zaman kadın kurumlarıyla ve dernekleriyle ortaklaştırıyormuş görüntüsü vererek demokratik bir hava vermeye çalışmıştır. Oysa yapılan şey şudur; çıkarılan yasalara kadın bakış açısıyla baktığımızda problemin kendisinin kadınlarla ilgili çıkarılan yasaların devletin ve erkeğin karar veriyor olması olduğunu görüyoruz. Yani kadınları koruyor olmanın kendisi problemdir. Aciz, zavallı, bakıma muhtaç, korumaya muhtaç varlıklar olarak algılatılıp dolayısıyla da korumanın yollarını işte bu kadarını sana veriyorum gibi bir yaklaşım sergilenmektedir. İyi hal indirimlerinden tutalım da öldürme gerekçelerinden bütün bunlar erkeğin kadına yönelik şiddetini arttıran, meşrulaştıran, toplumdan uzaklaştıran, kabul görülmesini sağlayan çok ciddi yasal boşluklardır. Öte yandan bunlar çok ciddi politik argümanlardır. Bunların iyi açığa çıkarılması gerekiyor” diye konuştu.    ‘YASALARLA KADIN DEVLETE VE ERKEĞE BAĞIMLI KILINIYOR’    İktidarın kadına yönelik şiddeti önlemede caydırıcı herhangi bir düzenlemeye gitmediğinin altını çizen Aras, AKP’nin çıkardığı yasalarla ölümü gösterip sıtmaya razı etmekten öteye geçmediği değerlendirmesi yaptı. Aras, “Çünkü şunu çok iyi biliyor. Eğer kadını başkaları tarafından kullanılan bir varlık haline getiremezse, kadın kendi hakikatiyle yüzleşecek. Kendi hakikatini ortaya çıkaracak ve şunun bilincine varacak. Benim adıma kimse karar veremez, benim adıma kendim karar veririm, yaşamımı ben belirlerim diyecek. Ama bu gün itibariyle baktığımızda toplumda yaratılan zihniyet algısı, devlet seni koruyandır, seni besleyendir deniliyor. Bunun sonucunda devlet, çıkardığı yasalarla sözde kötü koşullarda olan kadınları koruyorum imajı vererek, kadın devletin dolayısıyla erkeğin tahakkümü altına alınıyor” şeklinde konuştu.     ‘KADINA YAPILAN KÖTÜLÜKLER TOPLUMUN GELECEĞİNİ ETKİLİYOR’    Kadınların dünya nüfusunun yarısını oluşturduğunu anımsatan Aras, kadının yaşamla, toplumla olan ilişkisini kadının erkekle olan ilişkisini değerlendirerek, kadına yapılan kötülüklerin, cezalandırmaların ve katliamların bir bütünen toplumun kendisine, geleceğine, ahlakına yapılmış olduğunu görebildiklerini ifade etti. Aras, “Çünkü toplumsal ilişkilenme yanıyla bir anlam gücüyken şu haliyle devletin ve erkeğin çıkardığı yasalar çerçevesinde ancak hareket edebilen, o çerçeveden konuşabilen, o çerçeveden kabuk ya da ret gören ölçülerini koyabilen bir varlık haline gerilmiştir” dedi.    ‘ERKEĞE BAĞLI KADIN KİMLİĞİYLE ÖZGÜR GELECEK YARATILAMAZ’   Kadına yönelik tüm politikaların çocukları da etkilediğini ifade eden Aras, cinsiyetçi uygulamalardan en çok zarar gören diğer kesimin çocuklar olduğuna değindi. Aras, “Kadın demek çocukları topluma yetiştiren, hazırlayan varlık demektir. Kadın kültürü, doğası budur. Eğer biz ahlaki bir toplum diyorsak politik bir toplum diyorsak o zaman şunu çok iyi görmek gerekir. Ahlaki ve politik bir toplumun inşa edilebilmesi için özgür kadın kimliğinde açığa çıkması lazım, ama devletin yasalarına, erkeğin kurallarına göre değil. Erkeğin şiddetine bağlı bir kadın kimliğiyle özgür toplumu dolayısıyla özgür çocuklar yetişemiyor” ifadelerini kullandı.    ‘KADINLAR KENDİ SÖZLEŞMESİNİ KENDİ YAPMALI’   Kadın gerçeğinin ciddi bir anlamda karartıldığı bir süreçten geçildiğini ve böyle bir süreçte baskın seçime gidildiğini belirten Aras, şunları söyledi: “Biz kadınlar şunu söylüyoruz. Bu yaşam karanlık ve kötü bir yaşamdır, bunu kabul etmiyoruz. Çünkü bu yaşamı erkek egemen bir anlayış inşa ediyor ve sürdürüyor. O zaman biz hayır diyoruz, kabul etmiyoruz yeter artık, tamam artık diyoruz. Kendi sözleşmemizi kendimiz yapmalıyız. Bu toplumsal bir sözleşme olmalı, bir kadının nasıl yaşaması nasıl hareket etmesi, emeğini nasıl değerlendirmesi kadının kendi iradesine bağlı olacaktır. Bu rejime hayır demek zorundayız ama kendi yaşam biçimimizi de kendi toplumsal sistemimizde ne istediğimizde ısrarla mücadele ederek örgütleyerek ve seçimde de hangi parti özgürlükçüyse hangi parti demokratikse ve ekolojik değerler saygılıysa ona oy verilmesi gerekiyor. Bu anlamda seçimler çok belirleyici olacaktır. Biz kadınlar varız, en öndeyiz diyoruz.”    MA / Esra Solin Dal