Bir asimilasyon projesi olarak kurulan YİBO’lar 2018-03-29 09:10:49 VAN – Asimilasyon amacıyla kurulan, birçoğu karakollarla iç içe olan ve sık sık istismar-şiddet olaylarıyla gündeme gelen YİBO’lar hala kapatılmadı ve varlığını, “Baba Beni Okula Gönder”, “Haydi Kızlar Okula” ve “Kardelenler” gibi kampanyalarla sürdürüyor. Van’ın Gürpınar ilçesinde Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’nda (YİBO) okuyan onlarca çocuğun öğretmen Hayrettin K. tarafından istismara uğraması, YİBO’ları tekrar gündeme getirdi. Üzerinde defalarca çalışmalar yürütülmüş, yaşanan istismar olayları ve Kürt illerinde asimilasyon politikalarının bir aracı olarak inşa edilen YİBO’lar defalarca Meclis’in de araştırma konusu oldu.    2006 yılında Dersim’in Mazgirt ilçesi Akpazar Beldesi'ndeki Hasan Ali Yücel Yatılı İlköğretim Okulu'nda okuyan 3 erkek öğrencinin cinsel istismara maruz kalması, kamuoyunun tepkisiyle karşılanmış ve yaşanan olaydan sonra kurulan TBMM Okullardaki Şiddeti Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı raporla YİBO’ların kapatılması gündeme gelmişti.   İlk defa 1962’de kurulan YİBO’ların 2013-2014 yılları arasında kapatılması gündeme gelse de hala yüzlerce çocuk bu okullarda eğitim görmeye devam ediyor.    YİBO VEYA YBO NEDİR?   YİBO’lar için hazırlanan onlarca akademik çalışmada, “Fakir çocukların okuması için kuruldular”, “Cehaletle savaşmanın merkezleridir”, “Eğitimde fırsat eşitliğini sağlayan okullardır” gibi tanımlamalar yapıldı. Bununla birlikte YİBO’larda mevcut sorunların giderilmesi, eğitimde verimliliğin arttırılması ve bu yöntemlerin modernleştirilmesi gibi yüzeysel çözümler gündeme getirilerek asıl sorunun kaynağına inilmedi.   Bütün bu resmi ve akademik tespitlerin dışında gerçekte “YİBO nedir, ne zaman ve ne amaçla kuruldu?” gibi temel sorular ışığında irdelendiğinde; Osmanlı’nın geç dönemleri ve Cumhuriyetin erken dönemlerinde Türk Milli Eğitim sistemi ideolojisinin oluşumunda, “Türkleştirilmesi” ve “Modernleştirilmesi” gerektiği düşünülen gruplar için oluşturulduğunu görmek mümkün.    MEVZUATA GÖRE YİBO’LAR    YİBO’lar, ilk olarak 1939 yılında kuruldu ve 1962 yılında yaygınlaştı. Türkiye’nin her bölgesine yayılan YİBO’larda daha çok dar gelirli ailelerin çocukları kalıyordu. 1962 yılından sonra yaygınlaşan YİBO’lar, 2012 yılında 4+4+4 sistemine geçildikten sonra YBO (Yatılı Bölge Okulları) şeklinde devam etti. Şu an YBO’larda öğrenciler, ilköğretim 4’üncü sınıftan 9’uncu sınıfa kadar öğrenim görebiliyor.    YİBO’lar ilk kurulduğunda; Bölge Okulları Yönetmeliği’nin 1. maddesindeki, “Çeşitli sebeplerle henüz bir ilkokul açılmamış olup birbirine yakın birkaç köyün bulunduğu yerlerde veya evleri ve ev grupları dağınık olan köylerde gündüzlü, yatılı, pansiyonlu bölge okulları açılır” hükmü gereğince planlanarak hazırlandı. Milli Eğitim Bakanlığı Mevzuatı’nda, “Yatılı ilköğretim bölge okulları, nüfusun az ve dağınık olduğu yerleşim yerlerinde köy, mezra, kom, oba zorunlu eğitim çağına gelmiş çocukların sekiz yıllık eğitim ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulmuştur” ifadeleriyle bu tür okulların açılma gerekçesi belirtildi.    Görüldüğü üzere ilgili mevzuatta YİBO’ların açılma nedeni; coğrafyadan kaynaklı dağınık yerleşme olarak gösterildi. Ancak 1962 ila 1973 yılları arasında açılan 59 YİBO’nun 55’i sadece Kürt illerinde bulunuyor.  Oysa dağlık ve dağınık yerleşikliğiyle bilinen Karadeniz bölgesinde ilk 15 yıl, tek bir YİBO bile açılmadı.   Temel Eğitim Genel Müdürlüğü, 2016 yılında yayınladığı pansiyonlu okulların dağılımını göstererek, YİBO’ların her geçen gün azaldığını belirtti. Buna göre; 2012-2013 yılında 454 YİBO bulunurken, bu sayı 2014'te 425, 2015'te 343 ve 2016 yılında ise 325'e düştü. Yine 2012-2013 yılında YİBO'larda toplam 114 bin 205 öğrenci bulunurken, 2016-2017 eğitim ve öğretim döneminde ise bu sayı 53 bine düştü.   YİBO’LARIN ÜÇ AMACI   YİBO’ların üç temel amacı şöyle sıralanabilir: “Öğrencilere Türklük bilincini aşılamak; onları devlete, millete yararlı birer vatandaş olmalarını sağlamak; çocuklar yoluyla aileleri devlet denetimine almak.” Bu gözetim ve kontrol mekanizması da YİBO’ya kayıt yaptıracak öğrencilerin tespiti için oluşturulan Kayıt Tespit Komisyonu ve köy muhtarları aracılığıyla yapılıyor.    KAYIT TESPİT KOMİSYONU    Yeni kayıt yaptıracak olan öğrencilerin tespiti için Kayıt Tespit Komisyonu, genelde okul müdürü ve ilçe milli eğitimdeki kişilerden oluşuyor. Komisyon her yıl Mayıs ayında YİBO kapsamındaki köylere ziyarete gidiyor, sonraki öğretim döneminde okula başlayacak olan öğrencilerin tespitini yapıyor. Bu aşamada ailelerin çocuklarını okula göndermesi için ikna süreçleri başlıyor. İkna sürecinde aileler üzerinde ekonomik, hukuki ya da askeri yöntemlerle baskı kuruluyor.    YİBO'LARDA AYRIMCILIK    YİBO’lar kültürel asimilasyonun gerçekleştirilmesinde birer araç olarak kullanılmanın yanı sıra, toplumsal sınıfların ve statünün de yeniden üretildiği mekanlar olarak biliniyor. YİBO’lar üzerine yapılan çalışmalarda ekonomik açıdan durumu daha iyi olan ailelerin çocukları, okul idaresi tarafından korunuyor ve bu öğrenciler nispeten daha konforlu odalara yerleştiriliyor. Çoğu zaman da diğer öğrencilere yaptırılan temizlik ve yemekhane nöbetçiliğinde de bu öğrenciler muaf tutuluyor.    YİBO’LARDA İŞLEYİŞ   YİBO’ların dikkat çekici özelliklerinden biri de yerleşim bölgelerinin dışına kurulmuş olmaları. Böylece tatil gibi kısıtlı zamanların dışında öğrencilerin toplumsal hayata katılımları minimize edilerek, sosyalleşmeleri ve kültürlenme süreçleri sadece okul mekanlarına hapsediliyor. Bununla birlikte özellikle Kürt kentlerinde kurulan YİBO’ların çoğu ya aktif karakolların içinde ya da boşaltılmış askeri alanlarda veya eski cezaevlerinden bozma mekanlarda bulunuyor. Örneğin; Dersim Pülümür’deki Kızılköprü YİBO, Diyarbakır Kulp’taki YİBO aktif karakollarla aynı bahçeyi paylaşırken, Muş Kümbet’teki yarı açık cezaevi Adalet Bakanlığı’ndan Milli Eğitim Bakanlığı’na devredilerek, hiçbir değişiklik yapılmadan YİBO’ya dönüştürülen yapılar arasında.     YİBO’LARIN DİĞER OKULLARDAN FARKI!   YİBO’ların diğer ilköğretim okullarından ayıran yapısal özellikleri ve öğrenci profilleri göz önüne alındığında, okulların askeri kurumlarla bir arada bulunması önemli sonuçlar doğuruyor. Büstler, heykeller, portreler, posterler, bayraklar, marşlar, yarışma ve gösteri gibi “ulusal değer” simgeleri, bütün okullarda standart bir şekilde bulunuyor. YİBO’larda sözlü iletişim ve aktarımdan çok, özellikle ilk yıllarda, görsel iletişim ön plana çıkıyor. Diğer ilköğretim okullarındaki görsel argümanlar, YİBO’larda farklı bir işlev ve anlam kazanıyor.    YİBO’ları diğer okullardan ayıran ikinci özellik de, zaman faktörü yani öğrencilerin tüm zamanlarını okulda geçirmeleri. Böylece diğer öğrencilerin gün içinde kısa süreliğine karşılaştığı “milli değerleri” temsil eden bu imajlarla, YİBO öğrencileri uzun süre ve her gün yüz yüze kalıyor. Birçok okul karakollarla içi içe. Yine öğrenciler askerlerle aynı bahçeyi kullanıyor. Çocuklar hemen hemen her gün askerlerin atış talimlerine ve eğitimlerine tanıklık ediyor. Askerlerle aynı mekanı paylaşmaları, YİBO’larda kaba dayak gibi cezalandırma yollarına da bir öğretme biçimi olarak sıkça başvurulduğu gerek medyaya yansıyan haberlerle gerekse sivil toplum örgütlerinin yaptığı bazı incelemelerle ortaya çıkıyor. Dolayısıyla YİBO’lar, militarist birer kurum gibi çalışıyor. “Tanrımıza hamdolsun, milletimiz sağ olsun, afiyet olsun” şeklindeki askerin yemek duası günde üç kez YİBO’larda da okutuluyor.    YİBO’LARDA SOSYAL YAŞAM   YİBO’larda sosyal yaşam ve ders dışı etkinlikleri, asimilasyon politikasının bir aracı olarak kullanılıyor. Örneğin, öğrenciler, zaten içinde oldukları askeri alanlardan “gezi” adı altında daha büyük ve farklı askeri alanlara götürülüyor. Bu tarz gezilerde, öğrencilerin taşınması için askeri araçlar kullanılıyor, öğrencilere “düzen” içinde yürümeleri de gösteriliyor. Beden eğitimi derslerinde sistematik olarak yaptırılan bu yürüyüşlerde, yürüyüş ritmine uygun olarak atılan bazı sloganlar, askeriyede atılanlarla hemen hemen aynı.   Okulun bulunduğu yerin tarihini, eski eserlerini, kültür değerlerini, folklorunu ve coğrafyasını çeşitli yönleriyle tanıtan resim, fotoğraf, karikatür, şiir, bilimsel ve edebi yazılarla proje çalışmaları bunların başında geliyor. YİBO’lardaki gazete ve dergiler yoluyla öğrenci; okul ve ev, anadil ve egemen dil ya da asimile edilmek istenen kendi kültürü ve egemen kültür arasındaki gerilime hapsedilerek, asimilasyonun gerçekleştirilmesinde etkili araç olarak kullanılıyor.   YİBO’LARA ÖĞRENCİLERİN TEPKİSİ    YİBO’larda her ne kadar sistematik bir gözetim ve denetim mekanizması oluşturulmak ve bu yolla Türkiye’deki farklı etnik ve kültürel topluluklar asimile edilmek istenmişse de bunun devletin arzuladığı düzeyde olmadığı da bir gerçek. YİBO’larda başat olan asimilasyon politikalarına karşı öğrenciler de kendi yöntemleriyle direniyor. Örneğin; milliyetçilik temalı şiirlerin ezberletilmesi ya da metinlerin okutulmasına karşı öğrenciler; bu şiirleri ve metinleri değiştirip dönüştürerek farklı bir içeriğe büründürüyor. Kontrol altına almanın bir yolu olarak uygulanan fiziksel şiddete karşı öğrenciler okuldan kaçıyor, okul camlarını kırıyor ya da daha farklı taktikler geliştirerek oluşturulmak istenen kontrolü parçalıyor.   YİBO’LARIN BAŞKA BİÇİMİ!   İçinde sayısız istismar, şiddet ve asimilasyon politikaları barındıran YİBO’larda “ajanlık” dayatması da vazgeçilmez bir yöntem olarak kullanılıyor. Özellikle bu dayatma eğitimcilerin “güvendiği” çocuklar aracılığıyla yapılıyor. Bu okullar, 2013 yılında alınan bir kararla kapatılmak istense de “Baba Beni Okula Gönder”, “Haydi Kızlar Okula” ve “Kardelenler” gibi kampanyalarla varlığını sürdürüyor.    Yarın: YİBO'larda okuyanlar anlatıyor…   MA / Nimet Ölmez